Changbin'in attığı mesajlara cevap vermek istemiyordum. Bu yüzden görüldü atıp telefonumu masaya koydum. Çocuklarla çok eğlenmiştim aslında sadece kafamın bu kadar karışık olmasından dolayı biraz dalgındım, kendime gelmeliydim. Ellerimi yüzüme götürüp biraz yanaklarıma vurup silkelendim ve yatağımdan kalkıp penceremin önüne geçtim.
Pencerem Changbin'in odasıyla yakın sayılırdı, karşılıklı binalarda oturuyorduk zaten. Ufaktan kafamı öne çıkarıp odasına doğru baktım. Perdesi açıktı ve Changbin masasında oturup bilgisayarında bir şeyler yapıyordu. Ne saklıyor olabilirdi acaba? Yakın arkadaşlar olduğumuzu sanıyordum kendimce. Sonuçta senelerdir beraberdik ve aramızda bir şey olursa söyleyebileceğimizi düşünüyordum. Tam bunları düşünürken Changbin kafasını pencereye çevirdi direkt bana baktı. Önce şaşırıp geri adım attım ama ayağıma takılan çantamla yere düştüm.
Popomun üstüne düştüğüm için canım biraz acımıştı bu yüzden yerde kıvranıp söylenerek popomu tutuyordum. O sırada birinin bana seslendiğini duydum. Bu Changbin'di. Yavaşça yerimden kalktım ve pencereye doğru gittim. Changbin pencereye geçmiş bana bakıyordu ve telaşlı olduğu belliydi.
''Hey Lix iyi misin?''
''Geleyim mi ? Hey!''
Ona baktım ve bir hışımla perdemi çektim. Suratına kapı kapatmışım gibi düşünebilirsiniz evet, ona cevap vermek bile istemiyorum çünkü ona tavır almak daha kolay geliyordu bana. Ne de olsa Korece'm iyi değildi ve kendimi dile getirmem için düzgün kelimeleri araştırmam lazımdı.
Biraz perdenin arkasında durduktan sonra telefonumu alıp eşofmanımın cebine koyup odamdan çıktım. Chan hyung uyumuyorsa biraz onunla vakit geçirebilirdim.
Odasının kapısına gelince yavaşça çaldım ve gel dediğinde odaya girdim.
''Hey Aussie! uyumadın mı daha sen?''
Gülümseyerek yanına yatağa uzandım ve beline sarıldım.
''Hayır hyung.. bu gece yanında uyuyabilir miyim?''
Kollarını bana sardı ve saçlarıma çenesini dayadı.
''Elbette küçük kardeşim. Neyin var? Korktun mu yoksa yine?''
''Hayır hyung.. sadece.. Changbin ile tavırlıyım ve bu yüzden moralim bozuk.''
Bir yandan sırtımı sıvazlıyordu bir yandan uykumu getiriyordu.
''Ne oldu? Changbin ile kolay kolay tartışmazsınız siz?''
''Bugün onu biriyle sarılırken gördüm ve bunu bizden yani benden sakladı.''
''Lix.. üzgünüm. Peki açıklama yaptı mı ?''
''Hayır izin vermedim görüldü attım hyung.''
''Belki de onu dinlemelisin ayrıca neden bu kadar büyüttün ki sadece arkadaşın ve elbette hayatında birileri olacak Lix..''
O an bir şeyler ben de şimşek etkisi yaratmıştı. Evet sadece arkadaşımdı değil mi? Ondan etkilenseydim ya da hoşlansaydım evet bu tavırım normal olurdu ama sadece arkadaşımdı. Değil mi?
''Neyse hyung hadi dizi aç uyuyalım''
''Ne açalım bebek?''
''The Office izleyelim biraz güleriz hem''
''Oldu bakalım minik bebeğim''
Abim diziyi açtıktan kısa süre sonra uyumuştuk.
-------
Sabah kalktığımda abim hala uyuyordu. Onu uyandırmadan yataktan kalktım ve üstünü örtüp odama geçtim. Telefonuma baktığımda bir sürü bildirim gördüm.