Felix: Binnie ne yapıyorsun?
Changbin: Söz yazıyordum canım sen?
Felix: evde misin Binnie?
Changbin: evet lix nerede olacağım başka??
Felix: Tamam
Changbin: Ne ?? (görüldü)
Changbin: lix??
Changbin: Cevap versene
Felix: Telefonu düşürdüm
Changbin: Bir şey oldu mu?
Felix: Hayır hihi
Hava çok soğuk değil mi ya
Changbin: Evet orası sıcaktır ama
Felix: Hayır çok soğuk kar atıştırıyor
Changbin: Nasıl ya?
Bir dakika annem sesleniyor lixie geleceğim
Felix: Gelme ben geldim :))
Telefonu aceleyle cebime koyup bayan Seo ile sarılmaya devam ettim, bir yandan bana gülümsüyor ve Changbin'e sesleniyordu.
Evet gelmiştim. Ama nasıl geldiğimi bilseniz çok şaşırırsınız çünkü çok büyük uğraşlar sonucu gelebilmiştim. Annemi ikna etmem biraz uzun sürmüştü ama hem doğum günüm için bir hediye olmuş oldu hem de okul için ikna edebilmiştim. Aslında edemedim de, etmişim gibi düşünelim. Bay Seo valizlerimi kenarı çekiyordu. O sırada Changbin kapıya doğru geldi ve saçlarını karıştırarak yüzünü bana çevirdi. Öylece kaldı, bir süre boş boş yüzüme baktı. Ben de kocaman gülümseyip kollarımı açtım. Annesi Binnie'ye yürüdü ve sırtından itip bana doğru çekti. Anın şokunun geçmesiyle Changbin son hızla bana savruldu ve sımsıkı sarılmaya başladı. Ağlamaya başlamıştım bile.
''Geldin mi gerçekten? GERÇEK MİSİN SEN?!'' dedi sımsıkı sararken bedenimi. Ben de gülümsedim ''Evet benim gerçekten geldim'' dedim. Bayan Seo gülerek mutfağa gittiğinde biz de sarılmayı kesip birbirimize bakmaya başladık.
''Nasıl geldin? ne zaman geldin? ne kadarlığına geldin? anlat hemen!'' gülerek elimi yanağına götürüp sıktım. ''Merak etme her şeyi anlatacağım hadi gel eşyalarımı odana götürelim''.
Beraber odasına çıktığımız gibi kapıyı kapattım ve dudaklarına yapıştım. O kadar çok özlemiştim ki, yanaklarımdan akan göz yaşlarını göz ardı ettim. Narince minik öpücüklerime devam ederken öpüşlerimizi biraz hızlandırdı ve adım adım geriye gitmeye başladım. Yatağa düştüğüm an üstüme konumlanmıştı bile. Heyecandan kalbim delicesine çarpıyordu. Her yerim alev almıştı sanki, yanıyordum.
Vücudumuzun alt taraflarında bir hareketlilik hissettiğim an içeriden annesinin bize seslenmesini işitip anında birbirimizden ayrıldık. ''Tamam geliyoruz anne!!''. Tekrar bana döndü ve gülmeye başladık. ''Seni çok özledim Changbin.'' elini yanağıma koydu ve hafifçe okşamaya başladı. Burnunu burnuma dayadı ve gülümsedi. ''Ben de seni çok özledim Felix''.
........................
Saatlerce süren yemek ve konuşma bittikten sonra güzelce giyinip dışarı çıktık. Changbin gruba esrarengiz bir mesaj atıp herkesi bir araya toplamıştı. Kimse bilmediği için heyecanla buluşma yerimize doğru yürüyorduk. Elimi kavrayışı o kadar sertti ki, süzülüp gideceğimden korkuyor sanırım diye düşünmeden edemedim.
Bizimkiler her zaman buluştuğumuz yerde yine bağırış içerisinde bir şeyler konuşuyorlardı. Beni ilk fark eden Jisung oldu. Gülüşürlerken gözü bana kaydı ve anın şokuyla bağırmaya başladı.