4

1.2K 160 69
                                    

Hyunjin yatağından çıktı. Saat sabahın yedisi olmalıydı. Bugün bir haftalık tatilinin başlangıcı idi. Elini yüzünü yıkayıp ayıldıktan sonra kendine sıcak bir kahve yapıp balkona çıktı.

Günün ilk saatlerinin geceden kalma serinliği vücudunu sarmaladı. Soğukluğa rağmen oturup güneşin ışıklarını yüksek binaların arasından salıvermesini izledi.

Mutfağına ilerleyip her mevsim buzdalabinda bulunan çileklerden ağzına attıktan sonra telefonunu eline aldı.

Aklına hala felixle bir fotoğrafı olmadığı aklına geldi. Ancak beraber olduklarında akıllarına fotoğraf çekmek gelmiyordu ki. Ya sürekli konuşuyorlar ya da susup düşüncelere dalıyorlardı.

Hyunjin bu sessizliğin de onu çok rahatlattığını düşündü.

Farklı arkadaşlarının yanında uzunca sustuğunda "Acaba şu an sıkılıyor mu?" diye düşünmekten alıkoyamıyordu kendini lakin Felix varken 20 yıllık dostuymuşcasına rahattı.

Daha kalkmasının üzerinden 1 saat geçmesine rağmen 1500. defa Felix'i düşündüğünü fark edince onu özlemiş olabileceğine kanaat getirdi.

Hyunjin:
Hey Felix!
Seninle kahve içesim var
ancak dışarı çıkmak istemiyorum

Felix:
Pekala jwjskkxkdkskzkdk
Eğer evinde kahve makinesi varsa
seve seve gelirim

Hyunjin:
*Konum*
bekliyorum~

•••

Felix elinde kendi elleriyle yaptığı kurabiyelerle, kızarmış burnu ve ağzını zar zor gösteren kocaman atkısıyla Hyunjin'in kapısında dikildiğinde öyle tatlıydı ki Hyunjin onu göğsüne çekmek ve sarılmak istedi.

Ancak düşüncelerinden utanmış ve dostça bir selamlamayla içeri almıştı.

"Beni bu kadar çabuk mu özledin Hwang Hyunjin?" diye sordu Felix şakayla karışık.

Hyunjin yutkundu.

'Şaka yapıyor. Şaka yapıyor.' diye rahatlattı kendini.

"Elbette. Senin gibi ufak birini kim özlemez." diye yanıtladı. Pekala, Hyunjin şaka yapmıyordu.

Felix gülümsedi. Kurabiyelerini gösterdi.

"Kurabiye yaptım dün. Kahvelerde yeriz diye. Hani kahveler?"

Hyunjin mutfakta hazırladığı kupaları getirdi. Dumanı tüten koyu kahvelerin kokusunu Felix'in burnuna kadar gelmişti bile.

Pencerenin önünde koltuğa kurulup sıcak kahvenin ve kurabiyelerin tadını çıkardılar.

"Kitap okuyalım." dedi Felix.

Hyunjin dünden hazırdı.

"Yanında kitap getirdin mi?" diye sordu.

"Çantamda olmalı. Çantamı nere-"

cümlesini devam ettirmeyen Felix'in suratına şapşal bir ifade yerleşmişti.

"Çantanı getirmedin öyle değil mi?"diye sordu Hyunjin.

Felix kafasını sallamış ve somurtmuştu.

"Gel benimkilerden seç bir tane."dedi ve Felix'in küçük elinden tutup çekiştirdi Hyunjin.

Felix, Hyunjin'in büyük ve yumuşacık ellerini ellerinde hissettiğinde içine o sıcacık duygunun tekrar yayıldığını hissetti.

Hyunjin onu yatak odasındaki büyük kütüphanesinin önüne getirmişti. Kendisi Felix'in hemem ardında duruyor ve sarışının gözlerini takip ediyordu.

"Çok güzelmiş kitaplığın," dedi Felix. "Bütün gün oturup izleyebilirim."

Hyunjin kıkırdadı.

"Doğru söyle, evdeyken odandan dışarı çıkmıyorsun öyle değil mi?"dedi Felix Hyunjin'in odasında duran masaya bakarak.

Bir masa lambası, birkaç defter, termos ve büyük bir kahve kutusu vardı.

"Pekala, karşımdaki beyefendi dedektiflik bölümünde falan mı okuyor?" diye sordu Hyunjin.

Felix çok mutluydu. Aklına Hyunjin ile beraber beraber yaşamanın nasıl olabileceği sorusu geldi. Kitap okurlardı, hiç odadan çıkmaz süre-

'Harika.' dedi Felix kendi kendine. 'Şimdi de kafayı sıyırıyorsun.'

Hızlıca gözüne kestirdiği kitabı aldı eline.

" Ben tamamım."

"Felix! Sakın hareket etme! Bekle!" diye heyecanla atıldı Hyunjin. Ardından cebinden telefonunu çıkarıp hızlıca birkaç resmini çekti Felix'in.

"Aptal, korkuttun beni!" dedi Felix sahte bir kızgınlıkla.

"Işığı kaçıramazdım. Üzgünüm."

" Umarım şaşkın bir maymun gibi çıkmamışımdır." diye yakındı Felix.

Ardından Hyunjin'in maymun duyarı eşliğinde salona döndüler.

Saatlerini sıcak kahve ve akıp giden satırlar eşliğinde geçirdiler. Arada kitabı bırakıp birbirlerini kontrol ediyor, ardından kaldıkları yere geri dönüyorlardı.

Öğlen saatleri olduğunda Felix Hyunjin'in evinden ayrıldı. Saat henüz iki idi ve Felix yalniz takılmaya bayılırdı. Seyyar satıcıları, sahafları ve boş sokakları turlayıp evine döndü.

Yorgun ayaklarını kanepeye uzatıp ellerini başının altına aldığında aklına Hyunjin geliyordu. Aralarında sadece birkaç haftada oluşan dostluğu çok sevmişti. Gelen bildirim sesiyle düşüncelerden sıyrıldı.

Hyunjin:
B12 eksiğin var sanırım
Başladığın kitabı unuttun
Üzgünüm yakında tekrardan görüşmek zorundayız😇

Felix:
Aklımı başımdan almasaydın
hatırlayabilirdim Bayım😠 lol

Hyunjin:
Benimle flört mü ediyorsunuz beyefendi
Çünkü sizi ihbar etmeye hazırım✌🏻

Felix:
Kafayı yemeden kafeini bırakmalısın 🤝🏻

••••
Sakın mesajlarda emoji kullananları yadırgamaya kalkmayın. Dalga geçerken kullanmaya başladım:(
"🤣" bu hariç her emojiyi kullanabilirim.

Photographer • HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin