1

5.7K 359 568
                                    

Hyunjin'e görünmemek adına hızlıca çıkmıştım kampüsten. Ne zaman konuşsak aramızın açıldığını hissediyordum ve bunun gerçekleşme düşüncesi beni kötü etkiliyordu.

Bu şekilde düşünüp kendimi üzmektense bazı şeyleri konuşarak halletmek istiyordum ama ne zaman Hyunjin'e bu konuyu açsam "Saçmalama bebeğim yok öyle bir şey" tarzında şeyler söyleyerek geçiştiriyor ve birden nasıl olduğunu benim bile bilmediğim bir şekilde bizi yatağa sürüklüyordu. Her tartışmanın sonu beni yatağa atmasıyla bitiyordu ve bu yaptığıyla beni sadece bedenim için kullandığı düşüncesi zinhime doluyordu.

Ilk başlarda beni elde etmek için ne kadar uğraştığını aklıma getirip saçmaladığımı düşünmüştüm. Ama artık sevgisini hissedemiyordum.

Ahh.. Tabii ki öyle aptal sevgi pıtırcığı kişiler gibi bana yapışması isteklerim içerisinde değildi.

Eskiden moralim bozuk olduğunda bunu anlar beni eğlendirmek için elinden geleni yapardı. Sadece bir çikolata veya bir çilekli sütle bile mutlu olacağımı bildiği için alır bana sürpriz yapardı. Beni düşünmesi ve duygularımı fark etmesinden bile beni ne kadar sevdiğini belli ederdi. Ya da sadece bakışları bile beni sevdiğini gösteriyordu. Gözlerinde kendi sebebiyet olduğum yıldızları görürdüm. Şimdi ise baktığımda gözlerinin duygu barındırmadığının farkındaydım.

Öpme sekli bile değişmişti. Sanki kırılacak narin bir cammışım gibi sert davranmaktan kaçınan, yumuşakça öpen dolgun pembelikleri şimdi sadece zevk için öpen ve işin içine dişlerini katıp dudaklarımı kanatana kadar durmuyan biri olmuştu.

Onu çok seviyordum. Gereğinden fazla... Bu aralar "Acaba ayrılmalı mıyız?" gibi aklıma dolan düşünceler ile bunu düşünmem gerektiğini fark etmiştim. Ama beni kendine çok fazla bağlamıştı ve bu düşüncenin gerçekleşmiş olması canımı fazlaca yakacaktı. Yine de hayatın birine fazla bağlanılmaması gerektiğini küçük yaşta babamdan öğrenmiştim. Annem onca şeyin üstesinden gelmişken ben de bunu atlatabilirdim. Değil mi?

Düşüncelerimi bir kenara bırakıp kafa dağıtmaya karar verdiğim için Felix 'i aradım.

Felix benim en yakın arkadaşımdı. Küçük bir çocukken anaokulunda tanışmıştık. Okula başladığımız ilk günden kim düşüp kendini rezil edebilirdi ki zaten. Ben. Düştüğüm zaman çoğu çocuk bana gülerken Felix bana yardım etmiş, kanayan dizime su döküp üstünde çilek desenleri olan bir yara bandı takmıştı. Bana yardım ettiği için mi yoksa verdiği yara bandında çilek olduğu için mi bilmiyorum ama onu çok sevmiştim. Bu şekilde konuşmaya devam ettik ve şimdi üniversitedeydik. Aynı üniversiteyi kazanabilmek ve ev arkadaşı olabilmek için verdiğimiz çabalar aklıma geldiğinde birden kahkaha atmaya başladım. Evet yolun ortasında.. Bu birkaç kişinin dönüp bana bakmasına sebep oldu ama umrumda değildi. Sanırım Felix benim kaçık olduğumu söylediğinde dalga geçmiyordu.

Sonunda Felix ile her zaman geldiğimiz kafeye varabilmiştim. Felix'i gördüğümde karşı sandalyeye geçip ona baktım. Gerildiği için terlediğine yemin edebilirdim. Bunun nedeni ise-... "Hoş geldiniz çocuklar" diyerek yanımıza oturan Seo'ydu. Geldiğimiz kafe Changbin 'in annesinin yeriydi. Bir türlü anlayamadığım şey ise Felix'in Bayan Seo'nun Felix ile Changbin 'in 5 yıldır olan ilişkilerini bilmesine rağmen her seferinde çekinmesiydi.

Changbin evinin tek çocuğuydu ve ailesi oğullarına biraz fazla düşkündü. Bilirsiniz her ebeveyn oğlunun güzel bir kızla evlenip onlara harika torunlar vermesini ister. Felix'te bunu biliyordu ve her zaman ailesinin gözüne girmek için daha çok çabalıyordu. Changbin Felix'le birlikte Bay ve Bayan Seo'ya "Biz Felix ile çıkıyoruz özür dilerim ama sizden bir şey saklamadığımı biliyorsunuz." dediğinde önce şaşırsalar da Changbin'i desteklemişlerdi ve o zamandan beri birliktelerdi. Yine de Felix her seferinde heyecan yapıyordu ve şu an mal gibi göründüğünden haberi yoktu.

"Eee neden Changbin'de sizinle birlikte gelmedi. Yoksa.. seni üzmedi değil mi oğlum. Öyle ise söyle konuşurum ben onunla ne demek benim damadıma kötü davran-" Bayan Seo'nun sözünü kesmişti Felix. "Hayır hayır Bayan Seo onun iki dersi daha vardı. Yorgun olacağı için direkt eve geçecek o."

Changbin tıp okuyordu ve bu yıl son senesi olduğu için fazla çalışıyordu. Tıp aşkı Felix'i de etkilemişti. Meslek olarak nasılsa buluruz bir şeyler diyen Felix Changbin tıp kazanınca onunla olabilmek için çok çalışmıştı. Hala nasıl oldu bilmiyorum ama o da tıp kazandı ve beni de kendi ile sürükleyerek aynı üniversiteye düşmemizi sağlamıştı. Felix'in tek derdinin iş yerinde hastane fantazisi olduğuna emin olsam da bunu fazla sorgulamamıştım.

Sonuç olarak Changbin Felix ve ben ev arkadaşıydık. Sevgili bir çiftle birlikte yaşamak bazen kötü oluyordu. Bazı sıralar beni evden kovarlardı ve bu sırada Hyunjin'de kalırdım.

Birden Bayan Seo Felix'in kafasına vurdu."Sana bana anne demeni söylememiş miydim ben." Başka zaman olsa bu duruma hayvan gibi gülerdim ama kafenin camından Hyunjin'i bir erkekle sarılırken gördüğümde aniden gözlerimin dolmasını engelleyemedim. Sadece sarılıyorlardı oysaki arkadaş olabilirlerdi. Kıskançlık yapmama kendim bile şaşırıyordum. Normalde beni ne kadar sevdiğini bildiğim için takmazdım bile. Bana her zaman bana ait olduğunu söyler dururdu. Artık bunu hissedemediğim içindi sanırım bu kıskançlığım.

"Seungmin" Felix'in bana seslenmesi ile ona döndüm. Aniden ayağa kalkıp "Bayan Se- anne Seungmin 'in ödevi kampüste kaldı bana vermişti ama unuttum onu almaya gidelim biz. Hem binnie ay şey yani Changbin'in dersi bitmek üzeredir onu alıp birlikte eve döneriz" dediğinde ona gerizekalı gibi baktığımdan emindim çünkü benim ödevim yoktu.

"Tamam oğlum biraz bekleyin bir şeyler paketleyim evde yersiniz. " diyen Bayan Seo gidince Felix'e döndüm ve "Neden öyle dedin ki" dedim. "Üzgünüm sen kafa dağıtmak için beni aradın ama ben seni buraya getirdim. Tam bir aptalım yine buluşmak istediğin için bahane bulduğunu sandım ama senin cidden kafa dağıtmaya ihtiyacın var. Biraz abur cubur alalım özellikle de çilekli süt sonra eve gidelim." dediğinde onunla arkadaş olduğum için yeniden ne kadar şanslı olduğumu fark ettim. Hiçbir şey demeden masadaki elini elim arasına alarak ellerimizi kenetledim.

Hiçbir zaman duygularımı dile getirebilen bir insan olamadım. Bu yüzden beni yakından tanımayan insanlara göre soğuk biriydim. Ama Felix için sözcüklere gerek yoktu. O anlıyordu. Bunu bildiği için ne zaman ellerimizi kenetlesem ben ayırana kadar elini çekmezdi. Bu benim bir çeşit sevgimi gösterme şeklimdi. Bayan Seo elinde tam üç koca poşetle geldiğinde ellerimizi ayırıp gülümsedim.

"Bir dahakine bu kadar erken bırakmam hem binnieyi-" binnie kısmını özellikle vurgulayıp Felix'e bakmıştı. Bu hareketi Felix'in kıpkırmızı olup başına eğmesine sebep olmuştu. "- de getirin. Onu da çok özledim." dediğinde poşetleri alıp vedalaşarak kafeden ayrıldık.

Bu benim ilk ficim ve nasıl olduğuna dair en ufak fikrim yokDJSKSJUSAOWJOWWKSA her an utanıp silebilirim :(
Bir de şey tıp normalde 6 yıl sanırım ama siz 4 alın👉👈

Umarım seversiniz~♡

Umarım seversiniz~♡

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
I miss you | hyunminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin