-Düzenlendi-
Luna Holly'nin ağzından
"Yaptın." diye bir ses geldi ardımdan. Yanaklarımda ki yaşları umursamadan arkamı döndüm sesin kim olduğunu teyit etmek için.
Katran karası paltosunu gözlerine kadar çekmiş olmasına rağmen, okyanus mavisi gözleri kar kadar gri saçları arasında parıldıyordu.
"Merhaba Afeta." dedi ve ben ona bir adım attığım anda toza dönüşüp rüzgarla savruldu.
"Merhaba Apollon."
---
"Müdireyle konuşmalıyız." diyerek görevlilere sitem ederken kenarda bayık gözlerle onu izliyordum.
"ARES! Buraya gelir misin!" dedim artık bıkmışlıkla.
Hırsla dolmuş yeşil gözlerini benden yana çevirince sesli bir nefes verdi ve koşarak yanıma geldi.
"Anlamıyorum bizi neden içeri almıyorlar. Yukarıdan seni izledim Afeta. Sen gittikten sonra ağaç dalı dışında gövdesini de onardı. Ve benim bunu söylememe bile izin vermiyorlar."
Ellerini sinirle saçlarına daldırdığında ensesine şaplak attım.
"Kendine gel! İzin vermiyorlar diye pes mi edeceksin? Uç kaç bir şeyler yap ama şu güvenliği geç!"
Bu arada çok güzel gaz veririm.
Ve ben ne olduğunu anlamadan güvenlik yere yığıldı.
"MADEM BUNU YAPABİLİYORDUN NEDEN BEN SABAHTAN BERİ SANA GAZ VERMEKLE UĞRAŞIYORUM?!" diye tısladığımda yüzüne çarpık bir sırıtış kondurdu ve koşarak müdirenin olduğu odaya girdi.
Oturduğum merdivenden kalktığımda ise yine o katran karası paltoyu pencereden yansıyan ışığı engellerken gördüm.
Görmemiş gibi yaparak tam odaya giriyordum ki konuşmaya başladı.
"Kendinden daha ne kadar kaçacaksın Afeta?"
Kollarımı göğsümde birleştirdim.
"Diyene bak. Sana bir adım attığım anda ortadan kaybolan sendin Apollon."
Yüzümde alaycı bir tebessüm vardı.
"Doğru." dedi ve bir adım attı.
Bir tane daha.
Sonra bir tane daha.
Ve dibime geldi.
Paltosunu indirdiğinde yüzünü tam olarak gördüm.
Elini yanağıma değdirdi. Ben gözlerine bakmaya çalışırken ise bakışları dudaklarıma kaydı.
"Hala o bencil herifin tekisin." diyerek onu var gücümle ittirdim ve sırtı duvarla buluştuğunda tozu dönüşerek tekrardan savruldu.
"Bu 5 oldu."
"Ne 5 oldu."
Ares'e bakmadan birkaç şey hayıflandım ve beraber odaya girdik.
---
She's just a little girl not moreder.
(O sadece küçük bir kız fazlası değil.)
You can see her face brighter.
(Yüzünü daha parlak görebilirsin.)
When she cry.
(Ağladığında.)
She can die.
(O ölebilir.)
With just a rope and chair.
(Sadece bir ip ve sandalyeyle.)
Please give her a bit hope.
(Lütfen ona biraz umut ver.)
Cause they broke her heart.
(Çünkü onun kalbini kırdılar.)
Her hearts tears turn to blood.
(Kalbinin gözyaşları kana dönüşüyor.)
And nobody can't decide.
(Ve kimse karar veremiyor.)
Do or go.
(Yap ya da git.)
Just do or go.
(Sadece yap ya da git.)
Duyduğum ıslıkla arkama döndüm.
"Çok güzel söyledin ama bir daha olmasın." diyip pişmiş tavuk gibi sırıttı.
"Ya Ares ya!"
Ve kafasına kocaman bir taş attım.
Durdu.
Aksiyon filmlerindeki gibi yavaş yavaş döndü.
Sıçtın Luna sıçtın kaç!
Arkama bakmadan koşarken kahkahalarını duydum ama her an beni kapabileceği için geri dönmedim.
Nefes nefese kalmış bir şekilde okulun ana salonunda, yere çökmüş soluklanmaya çalışırken geri geldi.
"B-başımdan git Apollon!"
"Bu sefer bu hatayı yapmayacağım Luna."
Ve sırtımda hissettiğim eller bir devrin başlangıcı oldu. Yüzümü gıdıklayan gri saçların hissini tenim hiç unutmamış gibi sahiplendi.
Ve en önemlisi kalbimde her zaman yer edinmiş zambak kokusu kalbimi parçaladı.
"Üzgünüm."
Bilincim kapanmadan önce son duyduğum buydu.
Gözlerim ise mavilerin yanında hırsla bana bakan yeşilleri de gördü.
---
Düzenlemeye almadan önce de bu bölüm kısaydı düzenledim yine kısa adsradsfa.
Hikayenin temellerine birkaç ekleme yapmaya karar verdim.
Yeni bölümü düzenleyene kadar (Ki bu benim dilimde 1 ay demek hsgdstf) hoş ve düşlü kalın!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELEMENTLER OKULU: GÜÇ KEŞFİ/ Ara Verildi.
Fantasía#30 Element/21.05.2021 Ondan hiçbir şey beklenilmeyen Luna yaşadığı evin sığıntısı olarak yaşamına devam ederken bir gün beklenilen saf kanın üvey ablasının değil kendisi olduğunu öğrenir. Kendisini başarısız bulanların arasından ayrılır ve kendini...