Bölüm 3 - Sana nasıl güvenebilirim?

272 20 4
                                    

Luhan yatağında oturmuş yarım saatten fazla bir süredir yerdeki halının desenlerini inceliyordu.  Acaba Minseok ona gel diyerek gözdağı mı vermişti? Ama niye böyle bir şey yapsınki dedi kendi kendine... İçindeki yine her zamanki gibi düşüncelerinin tam tersini ona yaptırmaya çalışsa da Luhan bu çocuğa güvenemeyeceğini biliyordu. Yakın ama uzak, ulaşılabilir ama imkansız. Minseoku tanımlayabileceği kelimeler bunlardan ibaretti. Onun yanında hissettiği o tanıdık sıcak duygu bile onun için bir şeylerin ters gitmesi demekti.
Hem niye gitmem gerekiyor ki dedi yine boşluğa bakarak, Ortada onu ilgilendiren bir durum bile yoktu. Luhan yalnızca minseok için Koca merakını içinde tutamayan bebek yüzlü aptalın tekiydi belki de..
Luhan kendi kendine konuşmalarını arttırarak -- yani benim hakkımda böyle düşünmüyordur değil mİ? Immm yok beni bu kadar tanıdığını düşünmüyorum dedi. Ama içindeki lanet ses minseok'un onu luhan'ın kendisinden bile daha iyi tanıdığını biliyordu. Hem o karanlıkta parlayan gümüşsü saçlarla, her sözüne gülerken görünen çarpık dişleri görmek için sabırsızlanıyordu. Minseoktan hoşlanması başına gelebilecek en kötü şeydi heralde. Üstelikte tüm zamanını ortalıkta ben erkeğim diye dolaşarak geçirirken...
Ne zaman dışarı çıktığını bilmiyordu. Soğuk bütün bedenini ele geçirince anladı ancak dışarıda olduğunu... Hızlı adımlarla yıkık eve gidiyordu. Hatta varmıştı bile yine büyük bir gayretle kapının kolunu döndürdü.  Hakikaten Minseok'un da dediği gibi nasıl bu kadar korkusuz olabiliyordu? Merdivenleri üçer beşer çıkıp arka bahçeye adımını atınca Minseok'u gördü. Minseok'un yüzü bir anda karardı. Büyük gözleri yine kısılarak görünmez bir hal aldı. **Y/N: Bu kısımdan itibaren medyayı açmanız şiddetle tavsiye edilir.
  ***

Sonunda kalkıp ona doğru bir adım atarak ''demek geldin'' dedi.  Luhan bütün hücreleriyle birlikte kasıldığını hissedebiliyordu. Karşısındaki bu mükemmel varlığın insan olması mümkün değildi.
Minseok'un Luhan'ı bir şeylere teşvik eden sözü yine kulaklarını doldurdu.
''Hadi otur ben de yine kestane pişiriyordum''
Luhan kesik adımlarla Minseok'un arkasından dolanıp değişik şekilli taşlardan birine oturdu.  Çok soğukkanlı diye geçirdi içinden ... Minseok onu çağırdığı gibi konuşmaya da pek hevesli görünmüyordu. Onun yerine gözlerini ateşe sabitlemiş bir şekilde ''Cesaretine gerçekten hayranım'' dedi. Luhan ona meydan okurcasına baktı ve '' seni dinliyorum'' dedi. Böyle konuştuğuna kendi bile şaşrımıştı.
''Gerçekten beni neden takip ettiğini, beni buraya neden çağırdığını öğrenmek istiyorum'' diye devam etti.
''Demek sadece öğrenmek istiyorsun'' diye tekrarladı ''seni sıcacık yatağından kaldırıp buraya getiren şeyin bu olduğuna ikimizde hemfikirsek tabii'' ... Luhan bakışlarını yerden kaldıramıyordu. Az önceki cesaretini toplamış halinin kaybolmasına izin veremezdi. Ama karşısındakine fazla diklenmek yapısında olmayan bir şeydi ve bu yabancıyla olan sınırını çoktan aşmış gibi hissediyordu.  Yüzünün yakınında bir sıcaklık hissedince kafasını kaldırdı aniden  ve Minseok'un yüzünün sadece 1cm uzağında olduğunu gördü. İrkilerek geri çekilince Minseok sinsice gülerek
''Anlaşılan gelmenin sebebi yalnıca merak değil'' dedi. 
Luhan kaskatı kesilmişti. bunu belli etmeden yerden bir kestane alıp soymaya başladı. 
''Benim nasıl biri olduğumu düşünüyorsun?'' dedi Minseok bunu uzun bir süre düşünmüş gibi
Luhan oldukça soğukkanlı görünmeye çalışarak ''kendini beğenmiş, garip ve küstah'' dedi. Aklını kaybetmiş olmalıydı ama yine de devam etti. ''Yalnızca kendini beğenmiş kişiler nasıl biriyim diye sorar'' 
Minseok'un tiz kahkahası boşlukta yankılandı. 
''Biliyor musun?'' dedi. ''göründüğünden daha sert birisin. Seni bebek yüzlü olarak nitelendirdiğim için affet beni'' 
Luhan yine onunla dalga geçtiğini biliyordu.  Ama hoşuna gidiyordu. Bunları düşünmemek için çok uğraşmıştı ama başaramamıştı. Onun yanında olması, sıcaklığı ona huzur ve güven veriyordu. Aynı anda tam tersi duyguları hissetmesine rağmen durum böyleydi. Minseok elini Luhan'ın elinin üzerine koydu birdenbire ... Luhan o an hissettiği şeyleri kesinlikle tanımlayamazdı. Bir insanın elleri nasıl bu kadar soğuk olabilirdi?  Sıcacık gözlere sahip ama buz gibi hissettiren bir adam ..Luhan elini çekince Minseok ;
''Hava çok soğuk değil mi?'' dedi
Luhan sadece bir an için Minseok'un gözlerinde kırmızı bir ışık gördüğüne yemin edebilirdi.

***Yine size en başta bahsettiğim gibi  pek fazla uzun olamadı bu bölüm de.. ama yine de yorumlarınızı çok merak ediyorum. Çünkü önceden yazdığım kısımın bitmesine çok az kaldı. Ve araya yeni coupleler girmeden minseok'un kişiliğini ve olay örgüsünü şekillendirmek istiyorum..

ENDLESS LOVEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin