5. Bölüm klişeler ve atlas

22 1 0
                                    

Aşağıdan gelen bir kaç bağırma sesleriyle gözlerimi yavaş yavaş araladım. Bir uyutmadınız lan. Hava hafiften kararmaya başlamıştı. Aslında bilmeden planıma uymuşum. Çok klişe ama gece kaçacaktım şu an en mantıklısı buydu çünkü. Sırf klişe olmasın diye de ayı gibi korumalar varken şimdi kaçmaya çalışmak mallık olur. 

Aşağıdan gelen sesler artınca kapının yanına gittim. Sesler hala boğuk geldiği için kapıyı hafifçe araladım. Şu kapıyı yağlamayan hizmetçilerin zeki kafasını seveyim. Fazla ses çıkmamıştı ama yine de duyabilirlerdi.

 Kafamı kapının aralık kalan yerinden uzatarak baktım. Cuss zengin ama manyak insanlar. Aşağıda lalenin abisi olan garip sey ve karşısında siyah takım elbiseli yaşlı bir adam oturuyordu. Seslere odaklandım. Yaşlı adam "Yine başımıza bela olacaklar." dedi ve ofladı. Hala adını bilmediğim o sahis

 "Düğün iptal o zaman" dedi. Sevinçten çığlık atacakken "Yarına kadar bir nikah memuru bulsak iyi olur. Kendi aramızda bir nikah yapıp gideriz." demesiyle yüzümdeki maymuna benzeyen gülümsemenin yerini büyük bir hayal kırıklığı aldı. Tam kafamı geri içeri sokacakken yanındaki korumaya dönüp

 "Abdürrezzak uçak biletlerini bir an önce al." dedi. Nasıl yani bir yere mi gidiyorlardı. Daha doğrusu gidiyor muyduk? 

Ayaklanmasıyla birden kafamı içeri sokmaya çalıştım. Sonuç büyük bir gürültü eşliğinde yere yapıştım. Kapı sonuna kadar açılmıştı ve bu tarafa geliyordu. Ve şu an tam olarak yerden kalkmaya üşeniyordum. Zaten neredeyse gelmişti bile kalksam ne olacaktı sanki. En iyisi ölü taklidi yapayım.

Adım sesleri kesilince bir sırıtma sesi duydum. Komik bir şeye gülüyormuş gibi değil de daha çok alay vardı gülmesinde. Parfüm ve sigaranın karışmış kokusunu alınca yüzümü istemsizce buruşturdum. Lale ve abisi gibi sevmediğim ikili bir aradaydı. Hayvan gibi sarsılınca refleks olarak gözlerimi açtım. 

Tam da tahmin ettiğim gibi karşımda alaycı bir sırıtışla bana bakıyordu.

"Cidden yerde ne işin vardı?"

"Biraz sıkıldım ve yuvarlanayım dedim gel sen de yuvarlan." dedim ben de masum gözüktüğümü sandığım bir gülümsemeyle.

"Arkandaki dolaptan beğendiklerini al. Beğenmediklerini de al ve bir şeye koy. Tabi yerde yuvarlanmaya devam etmek istiyorum dersen kıyafetsiz kalır ve çuval giyersin seçim senin. Ayrıca sana çuval yakışmaz." dedi ve kapıyı sertçe kapatıp gitti. Kır babanın malı zaten.

Hem belki çuval yakışacak denemeden bilemeyiz yani değil mi?

Odanın duvarlarına tripli tripli bakarak kalktım. Etrafa bakmaya başladım ve buldum galiba. Yanına yavaş yavaş yürüyerek gittim. Kapağını açmamla ağzım da sonuna kadar açıldı. Bunlar ne lan bana rahat şeyler verin olum bunlar ne demedim tabi ki de günlük rahat şeyler ve bir kaç elbise vardı. 

Hepsini tek elimle alıp elimde kalanları aşağısında bulduğum valize koydum. Düşenlere de kızı ondan habersiz evlenmiş annenin bakışlarından atıp onları da valize koydum. 

Hazırıım. Koşarak kendimi yatağa attım. Oha ilk defa sağlam olarak yatakta duruyorum. Bir dakika lan lann ben kaçıcaktım niye valiz hazırladım. Aslında zekiye biri olarak bunları kaçarken yanımda götürsem iyi olur. Beleş kıyafet işte miss.

O an aklıma gelen şeyle kafamın üstünde bir ampul yanmışçasına yavaş yavaş arkama döndüm.

"Aynı şeyi mi düşünüyoruz şaziye? He evet sen de geliyorsun." diyerek kafama bağladığımda aramızda bir bağ oluşan çarşaf şaziyenin yanına gittim. Hemen valize tıkıştırıp fermuarı kapattım.

𝑬𝒍𝒑𝒊𝒅𝒂Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin