2. Bölüm Yeni Bir Hayat

50 5 0
                                    

Bu kavganın başıma ne kadar büyük bir iş açacağını bilsem de yine de durmadım. Eğer evdekilerin kulağına giderse bu olay zaten gitmiştir bile akşama karnımı dayakla doyuracağım.

Tahminimce onları 5 dakikada halletmiştim. Ellerime sağlık valla.
Umarım akıllanmışlardır diyecem ama Lale bu dövülmeyi mi seviyor yoksa kaybetmeyi mi sevmiyor çözebilmiş değilim.

Yerde ağzı yüzü kan içinde yatan Lalenin yanından geçerken biraz eğilip
"Asıl sürtük sensin ezik" diye fısıldadım.

Sanırım içime bir şeyler kaçmıştı çünkü normal bir zamanda böyle kelimeler kullanmayan ben şimdi neler diyorum. Bu kavgadan sonra bana iyice musallat olacak Laleye böyle kelimeler diyerek başıma daha da çok bela almış oluyorum. Ama o dediklerim ağzımdan istemsizce çıkmış olsa bile yine de iyi ki demişim nasıl olsa bundan sonra onu görmeyeceğim.

Tam arkamı dönüp gidiyordum ki "senin işin bitti" diye bağırdı. Ben de Laleye dönüp "her zaman öyle diyorsun bak hala sağlamım" dedim fakat  şu anda parmaklarımdan bir tanesini hissetmiyordum. Ama ciddi bir sorun yoktu sonuçta.

Lale "Bu kavganın nasıl sonuçlanacağını bildiğim için abimi aradım. Ben senin işini bitiremeyecek olsam da o bitirecek ve şu an tam arkanda" deyince ani bir hareketle arkamı  döndüm. Evet gerçekten de arkamdaymış. Bu manyak tipli şahıs  buraya ne ara gelmişti? Daha 5 saniye önce arkamda bomboş bir sokak vardı.

Aslında az çok yakışıklı çocuktu. Lalenin mavi gözlerinin aksine kahvenin en koyu tonunda gözleriyle aynı renkte saçları vardı.

Acaba Lale gibi kötü müydü? Bence öyledir çünkü ne kadar kardeşini korumaya çalışsa da kadına el kalkmazdı.

Bir de sadece o değil arkasında bir 15 kişi daha vardı işte şimdi s*çtım. Aklıma bir an o şarkı gelse de 16 kişi olduklarını fark ettim ve kafamın içindeki bana gaz veren şarkıyı silip işin ciddiyetini kavramaya çalıştım. Oha yani evde yiyeceğim dayak yetmiyormuş gibi burada 16 tane iri yarı erkek tarafından dayak yiyeceğim. Şu an tam olarak kaçmalıyım.

Ama şimdi bu imkansız gibi bir şey çünkü kolumu çok sıkı bir şekilde tutmuştu. Ama benim için imkansız diye bir şey yoktur diyerek kendimi gaza getirdim ve gözümü kapatıp Allah ne verdiyse çok sıkı bir tekme attım. Tabi neresine geldiğini bilmeden. Beni tutan el aniden kolumu bırakınca biraz da olsa neresine geldiğini tahmin edebilmiştim. Ve acı dolu bir bağırma evet evet kesinlike orasına vurmuşum.

----

Orada tekmeyi attıktan sonra kaçmıştım. Ama peşimi hiç bırakırlar mı? Arkamda 15 kişi koşturuyordu hem de benim koşma hızımın 3 katı falan. İzimi kaybettirmek  için bir ara sokağa girmiştim. Hemen arkamdan onlar da girmişti.

Çıkmaz sokak gibi gözükse sokağın sonu duvarla değil çalılarla yapılmıştı ve ben sürekli oradaki aralıktan geçip arkasındaki parka gittiğim için biliyordum. Çalılıkları geçtiğimde arkama bile bakmadan parktaki kaydıraklara koşmuştum. Ve şuan da bir boru kaydırağın içindeyim.

Bir yerlerden bağırma sesleri gelince buraya geldiklerini anlayabilmiştim. Adım sesleri yaklaşınca birisi kaydırağın aşağısından başını uzatınca ani bir hareketle yüzüne sert bir tekme geçirdim. Bu sefer gözümü kapatmadan hedefimin belli olduğu bir tekmeydi. Buradan gitmem gerektiğini anlayıp kaydıraktan kaydım ve yanda yerde bir yandan yuvarlanıp diğer yandan da burnunu tutan az önce tekme attığım kişiye acı dolu bir bakışımı attıktan sonra son hızımla eve koştum.

---

Evin önüne gelince kapı zilini art arda çaldım. Kapıyı üvey annem annem açınca
"Kız ne çalıyon kapıyı alacaklı gibi. Ayrıca sen niye geç geldin bakıyım? Tam evleneceğin zamanda elaleme fingirdeşmiyon dimi? Hele öyle bir şey yap seni gebertirim anladın mı beni?" Dedi ve ben de sadece başımı sallayınca içeri gitti.

İçeri girdiğimde kapıyı kapatıp bir süre düşündüm. Gerçekten de kaçmalıydım bu yaşımda evlenmek nedir ya? Ya evleneceğim kişi benden yaşça büyük olup bir alkolikse ya da insanlara işkence etmekten zevk alan bir katilse?

Bu ihtimalleri daha sonra düşünmek üzere bir kenara koyup yıkık dökük dolabıma yavaş yavaş ilerledim. Ne kadar yavaş açsam da eski olduğu için odada büyük bir gıcırdama sesi yankılandı ve aynı anda da yere alacağım çanta düştü. O da zaten yetimhaneden gelirken kıyafetlerimi koyduğum çantaydı. Sadece yılda bir bana yardım için verilen parayla bir kaç kıyafet haricinde başka bir şey almadıklarından hala bu çantayı kullanıyorum. Her neyse şu an düşünmem gereken çantanın tarihi değil geldiklerinde ne diyeceğim?

Evlenmek istemediğim için kaçıcaktım mı?

Bir anda kapı açılınca yerimde sıçradım. Tabi sesi duyunca saniyesinde damlamışlardı. Aysel abla yani üvey annem Kadir abiye

"Bak Kadir ben sana demiştim bu kaçar gözümüz üstünde olsun diye." diyince Kadir abi de

"Ne kaçması gideceği yer için eşyalarını topluyordur." dedi ve bana baktı benden bir cevap beklediğini anlayınca

"Evet... gideceğim yer için eşyalarını sonradan sıkıntı olmasın diye topluyordum." Aslında benim aklımın ucundan bile geçmemişti böyle bir yalan. Bilmeden yardım etmişti.

"O zaman yarın saat dokuzda hazır ol seni almaya gelecekler. Güzel bir şeyler giy ve yüzün gülsün. Bir de bana yarın baba diyeceksin anladın mı?"

"Anladım."

"İyi" dedikten sonra gittiler. Ben de zaman kaybetmeden çantamı hazırladım.

Şimdi yapmam gereken sakin olup sağ salim camdan atlamak. Çantamı elime alıp cama doğru ilerledim.

Yavaşça çantayı yere bıraktım. Tam cama çıkacaktım ki aklıma gelen şeyle kendimi durdurdum.

Ya kapı deliğinden bakıyorlarsa diye düşünerek küçük adımlarla kapıya ilerledim. Kapıya vardığımda delikten baktım ve kimsenin olmadığını görünce tekrar cama gittim.

Elime çantamı aldım fazla ses çıkarmaması için yalvarırken camdan çantayı attım tam istediğim gibi fazla ses çıkarmamıştı.

Ardından başıma ne geleceğini bilmeden yeni bir hayata adımımı attım. Anında kendimi aşağıda bulunca birinci katta eski püskü olan odamın camına son kez baktım ve bahçeden çıktım.

𝑬𝒍𝒑𝒊𝒅𝒂Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin