Merdivenden aşağı inen çocuk, bana arabayla çarpan çocuk mu? Nasıl yani? Kafam karışmıştı. O da en az benim kadar şaşırmış duruyordu. Bayan Jenna:
-Finn. Hadi yeni ev arkadaşına merhaba de. diyince gözleri faltaşı gibi açılmıştı çocuğun.Ben ne yapacağımı bilemeden hemen ayağa kalkıp:
- Bana Jenna acaba kalacağım odayı bana gösterir misiniz? diyip lafı değiştirmiştim. Jenna ile birlikte merdivenden çıkıp beni geniş, ferah bir odaya götürmüştü. Kocaman bir balkonu vardı. Tam hayalimdeki odaydı resmen. Gülümseyerek:
-Çok teşekkür ederim. Bayan Jenna. dediğimde kadının gözleri parlıyordu resmen.Bana bakarak:
-Ha bu arada kendine kıyafet falan getiremedin.Durda rahat birşeyler getireyim.diyip odadan çıktı.
Yatağın üzerine oturup odayı inceliyordum.Odaya aniden Finn denen çocuk girmişti. Ayağa kalkıp ne oluyor dercesine bakış atmıştım.Aniden kolumdan tutup duvara yapıştırmıştı. Karşı gelmedim çünkü amacını merak ediyordum.
-Babama veya anneme sana çarpmak üzere olduğumu eğer söylersen seni mahvederim.dediğinde sırıtarak:
-Senden korkan kim? diyerek güldüm.Kolumu daha çok sıktığında dişleri sinirden birleşmiş haldeydi resmen.Tam konuşacakken içeri Bayan Jenna girdiğinde:
-Sen burda ne yapıyorsun ? dediğinde Finn:
-Sadece eve hoşgeldin demeye gelmiştim.diyip odadan bir hışımla çıkmıştı. Jenna bana kendi eşofmanlarından vererek odadan çıktı. Hemen düşünmeye başladım. Acaba babam ne yapıyordu? Kimdi o adamlar? Ne istiyorlardı? Babam büyük bir ihtimalle Italyadaki evimize gitmişti.Yarın okula gitmek yerine alışverişe gitmeliydim.Evden gidip kıyafetlerimi alamazdım.
Sabah kalktığımda lavaboya girerken kapıdan Finn çıkmıştı.Yarı çıplak haldeydi. Altında banyo havlusu vardı sadece. Bana ters bir bakış atıp gitmişti.Bende lavaboda çantama koyduğum malzemelerle bakımımı yaptıktan sonra çıktım.Jenna bana bakıp:
-Uyandın mı tatlım? Bugün büyük bir ihtimalle alış verişe gidersin. Okula gitmen gerekiyor mu ?
-Bende öyle yapmayı planlıyordum. Diyip kahvaltıya indik. Yemek yerken ev çok sessizdi.Sessizliği Bay John bozarak:
-Hey Christina. Baban sana duyduğum kadarıyla bir kaç hareket öğretmiş. Fakat son olan olaylar nedeniyle seni güvende tutmak isterim. O yüzden bugün öğleden sonra Finn ile beraber spor salonunda çalışmanızı istiyorum.dediğinde Finn ile göz göze geldik ve Finn:
- Neden ben de gitmek zorundayım.diyerek masadan kalkarken Bay John:
-Eğer arabayı almamı istemiyorsan gitmek zorundasın. dediğinde Finn duraksadı ve:
-Tamam.diyerek bağırdı.Şimdi anlıyordum neden dememi istemedigini.
Alış veriş işlerimi hallettikten sonra Bayan Jenna beni spor salonuna bıraktı. Bir kaç eşofman almıştım. Altıma şort eşofmanımı giyinip üzerime siyah tişört giyinip çıktığımda Finn eline band sarıyordu. Acaba benden daha çok mu şey biliyordu? Bana yaklaşarak:
-Bugün senin öğretmenin olacağım.dediğinde şaşırmıştım. Biraz ana kuzusu bir tipi vardı ama sanırım iyi biliyordu. Asılmış kum torbasına vurduğunda gerçekten çok tatlı duruyordu. Ah ne diyorum ben.
Ben de kendi bandımı çıkarıp bir kenarda sararken bir yandan da onu izliyordum. Ayağa kalkıp yanına gittiğimde:
-Artık çalışacak mıyız? dedim. Kafasını öne doğru indirip tamam derken nefes nefese kalmıştı. Kollarımı nasıl tutacağımı ve yumruğumu nasıl vuracağımı eliyle destek vererek gösterirken aniden belimi tutup çevirdi ve ayaklarımda aynı hizada olmasını söylerken ona bakmıştım. Gözleri koyu kahverengiydi. Onu ilk defa bu kadar yakından görmüştüm. Önüme dönüp bir kaç yumruk attığımda annem aklıma geliyordu. Her anı daha sert bir yumruk atmama sebep oluyordu. Kendimden geçmiştim.Hiç durmadan atıyordum.Tükenmek üzereydim. Kollarım ağrımaya başlamıştı. Yavaşça durdum.Arkamı döndüğümde duvara yaslanıp bana baktığını fark ettiğimde gözlerimi başka yöne çevirip duşa gireceğimi söyledim.
Çıktığımda dışarıda arabanın içinde beni bekliyorlardı. Bindiğimde kafamı cama yasladım ve dışarıyı izlerken dalmıştım. Sonra biri beni dürtmüştü. Kalkıp arabadan indim.Sonra eve girdimde babamı orda otururken gördüğümde koşarak boynuna asılmıştım.Salonun ortasında ağlamak istemiyordum o yüzden dudaklarımı sıkarak sarılmaya devam ettim. Sonra ortam duygusallaşmıştı. Bende geri çekilip Bayan Jenna nın yanına mutfağa gittim. Biraz sonra da odama çıkıp oturdum. Telefonumu elime aldığımda şarjım bitmişti. Ah Tanrım hep böyle olmak zorunda mı? Neyseki Jenna teyze Finn de aynı telefonun olduğunu söylediğinde rahatlamıştım. Bi saniye nasıl alabilirdimki? Odasının kapısını tıklatıp içeri girdim ve gördüğüm şeyden sonra ondan nefret ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WORTH
FanfictionBenim hikayem tamamen hayatı gittikçe kötüye giden bir kızın yaşamı. Adı Christina. Annesi 2 sene önce bir trafik kazasına kurban gitti. Babası ile hayata tutunuyor. Ancak işler daha da kötüye gidiyor. Babası bazı sorunlar yüzünden gitmek zorunda ka...