Şaşkın bir sesle:
- F-finn ? Ama s-sen uyuyordun ve... derken sinirli bakışlarıyla bakınca susmuştum.Bağırarak:
- Sen ne halt yediğini zannediyorsun ! Ya ben gelmeseydim! Amacın neydi ha? Derken yüzüne bakamamıştım. Aniden arabayı durdu. Yerinden hafif oynayarak bana döndüğünde gözlerim dolmuşu. Ah ne yapıyordumki ? Ağlamamak için gözlerimi kırpmıyordum. Saçlarımı önüme eğerek yüzümü görmemesini istiyordum. Sonra bir süre durup arabayı tekrar çalıştırdı. Nedensiz bir şekilde ağlıyordum. Yol boyunca hiç konuşmadık. Eve geldiğimizde arabadan indi. Bende kapıyı açıp bacağımı kolumla dışarı attım. Dişlerimi sıkarak ayağa kalkmamla yere yapışmam bir olmuştu. Montumu ısırarak ses çıkarmamaya çalışırken Finn gelip kucağına aldığında utanmıştım.
Eve geldiğimizde beni koltuğa nazikçe koyup ceketini bir hışımla çıkardı. Üzerinde beyaz bir tişört vardı. Televizyonun altındaki çekmeceden ilk yardım çantasını çıkarıp bacağımı masanın üzerine koydu. Pantolonumu çıkaramayacağım için makasla keserken içim yanmıştı. Çok severek almıştım. Of ne diyorum ben ?
Bacağımı görünce şaşırdım. Resmen bacağımda kocaman bir morluk oluşmuştu. Finn yüzünü buruşturup telefonunu çıkarıp birini aradı. Ben de o sırada bacağımı inceliyordum. Nasıl becermiştimki bunu ? Adam beni iterken bükülüp masama çarpmıştım. O an o acıya nasıl dayandîm hiç bilmiyorum. O hala telefonla konuşurken ceketimi çıkarıp, gömleğimin kolunu çevirip kolumu inceledim. Şişmemişti fakat elimi yukarı doğru kaldıramıyordum.
Telefonu kapatıp yanıma geldiğinde:
- Kolun az önce mi böyle oldu ? Diyince kafamı onaylarcasına hafif salladım. Kolumu alıp bir kaç hareket yaptığında resmen inliyordum. Kolum kopuyordu sanki. Bana acı gözlerle bakıp:
- Üzgünüm bu biraz acıyabilir. Hazır mısın? 3 diyince. Derken ben:
-Hey dur... dememe kalmadan kolumu çevirdiğinde başımı koltuğa uzatıp bağırmamaya çalışıyordum. Bu nasıl bir acıdır Tanrım!
Kolumun ağrısı geçtikten sonra bandaj getirip sarmaya başladı. Sararken aniden zil çalmıştı. Doğrusu kısa bir itmeyle nasıl olduda bu kadar yaralandım anlamamıştım. O anın yarısını hatırlıyordum. Ilk önce odaya girip kilitlemiştim sonra kaçmak için tekrar açtım fakat adam kolumu tutmuştu ya da çevirmişti. Ahh hiçbir şey hatırlıyamıyorum. Içeri birkaç adam girmişti. Ellerinde büyükçe çantalar vardı. Çanta bile denmezdi.Adam önce :
- Sadece kemiğinin küçük bir kısmı kırılmış. Alçıya almaya gerek yok fakat 1 hafta ayağının üzerinde durmamalısın. Sana vereceğim haplar iyileşmeni hızlandırır, diyip gittiler.Bir an sabahtan beri birşey yemediğimi farkettim. Finn onları kapıdan gönderdikten sonra yanıma oturdu. Kumandayı alıp kanalları değiştiriken:
- Cidden orda ne işin vardı, bu kadar aptal olamazsın, dediğinde kafamı aşağı eğip tırnaklarımla oynamaya başladım. Cevap vermedim. Sonra televizyonu kapatıp ayağa kalktı:
- Ben açım yiyecek bişeyler ister misin? Dediğinde
-Olur, dedim. Mutfaktan sesler gelirken olanları gözden geçiriyordum. Bir an onu arabada maskesini çıkartırken gördüğüm kişi farklı gelmişti. Kalbim hızlı atmaya başlamıştı. Zaten resmi de alamamıştım. Orada öylece durduğunu görmüştüm. Ama almamıştım.
Finn elinde tepsi ile gelip yanıma oturmuştu. Tepside bir bardak su ve yeni yapılmış omlet vardı. Suyu alıp yanımdaki poşetten adamın verdiği hapları elime alıp 4 ünü birden atacakken Finn kolumu tutup:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
WORTH
FanfictionBenim hikayem tamamen hayatı gittikçe kötüye giden bir kızın yaşamı. Adı Christina. Annesi 2 sene önce bir trafik kazasına kurban gitti. Babası ile hayata tutunuyor. Ancak işler daha da kötüye gidiyor. Babası bazı sorunlar yüzünden gitmek zorunda ka...