+ "Mark?"
- "Mark kim? Ne işi var burda?"
+ "Merak etme Mark benim çocukluk arkadaşım. Sanırım sabahki telaşımdan ve habersiz okuldan çıktığım için beni merak etti."
Onaylarcasına başını salladıktan sonra ona bodruma saklanmasını ve ben demeden çıkmamasını söyleyerek çıkış kapısına doğru yürümeye başladım. Bir yandan derin derin nefesler alıyor bir yandan da Mark'ı burdan nasıl gönderebileceğimi düşünüyordum.
Son kez derin bir nefes alarak kapıyı çekerek açtım.
Kapıyı açmamla gözlerimi de kocaman açmam bir olmuştu. Karşımda sadece Mark'ı beklerken cümbür cemaat geldiklerini görünce bir an affaladım.
"Helloğhh bebek!"
Clarck öne atılarak direk içeri girince mecburen öbürlerini de içeri almak zorunda kalmıştım.
"İçeri girmek ister misiniz?"
"İyi olur!"
Ses tonuna bakılacak olursa Alex baya sinirliydi. Hepsi içeri girince kapıyı kapatarak yanlarına geçtim. Oturacak yer kalmadığı için Brandon'un oturduğu tekli koltuğun kenarına yaslanarak konuşmaya başladım.
"Neden geldiniz?"
"Seni merak ettik. Sence yeterince açıklayıcı oldu mu?"
"Alex sakin ol."
Alex'in neden bu kadar sinirli olduğunu anlayamıyordum. Mark onu uyardıktan sonra bana bakarak devam etti.
"Sabah okuldan öyle telaş içinde çıkınca seni merak ettik. Telefonlarımızı da açmıyordun. Üstelik abin de arayıp seni sorunca daha bir merak ettik."
"O kan neydi?"
Alex'ten gelen soruyla bakışlarımı ona çevirdim.
"Ne kanı?"
"Sana ulaşamayınca evine gittik tatlım. Orda olduğunu umuyorduk ama yoktun. Salonda bulunan kan lekelerini görünce telaşlandık."
Sandra geldiğinden beri ilk kez konuşmuştu.Dün Newt'tin yarasından sızan kan olmalıydı.
" Ha o kan lekesi şey önemli bir şey değil ya. Ufak bir kaza."
"Ufak bir kaza ha?"
"Alex senin derdin ne? Geldiğinden beri bana sinirli sinirli cevap veriyorsun. "
Sinirli olduğunun farkına yeni varmış gibi gözlerime baktı. Sonra hiçbir şey demeden sustu.
Ortam baya gerilmişti .
"Sen neden buraya geldin Lisa?"
Al işte sıçtık. Işin içinden çık çıkabilirsen Lisa hanım.
"Geçen geldiğimizde saatimi burda unutmuştum da onu almaya gelmiştim. "
Mark inanmışa benzemiyordu. Tek kaşını kaldırarak bana baktı.
"Yani saatini almak için buraya geldin. Aldıktan sonra dönecektin öyle mi?"
"Evet öyle. "
"Peki neden şömineyi yaktın?"
Soruyla birlikte aniden arkamda duran şömineyi baktım. Hay aksi! Yalan söylemeyi bile beceremiyordum.
"Ha bu arada kolundaki saatte o saat olmalı."
Bu sefer de bakışları koluma indi. Yanaklarımın kızardığını hissedebiliyordum.
"Evet o saat."
Kendimi bir an sorguda hissetim. Onları burdan göndermem gerekiyordu ama beni almadan burdan gitmeyeceklerini de iyi biliyordum. Onlarla birlikte burdan çıkıp tekrar buraya dönebilirdim aksi takdirde bir şeyden şüphe duymaları kaçınılmaz olurdu. Ayağa kalkarak gülümsedim.
"Buraya kadar beni merak edip geldiğiniz için çok sağolun. Saatimi de aldığıma göre burda daha fazla kalmamızın bir anlamı yok değil mi ? Hadi gidelim."
Herkes tam ayaklanacakken Mark'ın sesi endişelenememe sebep oldu.
"Bence buraya kadar gelmişken bu gece burda kalalım. Hem uzun zamandır uğramıyorduk."
"Bence de. Beraber vakit geçiririz biraz."
"Süper fikir ben varım."
"Bende. "
Erkeklerin hepsi Mark'ı destekleyince ne yapacağımı bilemeden Olmaz diye konuştum.
Herkes şaşkın bir şekilde bana bakarken ne söyleyeceğimi düşünüyordum.
"Neden Lisa? "
Ağhh yaptığım aptallıktı. Böyle yaparak daha çok şüphe uyandırıyordum.
"Ben biliyorum. Lisa İsabella kediciğim yok diye kalmak istemiyor. "
"Evet. Aa..hayır ne? Hayır."
Ahhh kıvırcık! İsabella olmaz.
"Lisa sen iyi misin?"
"Iyim Dora. Sadece biraz yorgunum."
"Ben Isabella'yı arıyorum o zaman."
" Sandra dur kediciğimi benim aramam daha uygun olur."
"Iyi peki Clarck sen ara ama açacağını sanmam."
Clarck Sandra' ya kötümcül bir o kadar da tatlı bakışlar atarak telefonu kulağına götürdü.
Kısa bir sessizlikten sonra telefonu geri cebine koydu.
"Aa Clarck bebeğim ne oldu? Yoksa kediciğin açmadı mı? Yajıkk."
Hep birlikte Sandra'nın sözlerine gülerken içimden oh be diyordum.
"Ne alakası var ya? Şarjı yoktur yoksa açardı. "
"Yaa yaa. Dur bi de ben arayayım."
......
"Ha alo? Naber Iza?"
O an Clarck'ın yüzündeki ifadeyi görmeniz gerekirdi. O kadar komik bir durumdaydı ki. Sinirle Sandra'ya bakıyordu.
"Biz şu an Göl Evi'ndeyiz. Sen de gelsene."
.....
"Peki tatlım. Öptüm görüşürüz. "
Telefonu kapattıktan sonra Clarck'a hitaben konuştu.
"Kediciğin geliyor bebeğim. "
Işler iyice çığrından çıkmadan bir şeyler yapmalıydım.
Tam o anda kapının sert bir şekilde vurulmasıyla bütün bakışlar kapıya döndü.
Olamaz! Bu sefer kesinlikle onlardı. Yerimizi bulmuşlardı işte.
"Bu kim ya şimdi. "
Ah Brandon keşke şu an ben de tıpkı sizin gibi gelenin kim olduğunu normal bir şekilde merak etseydim.
Kapının öbür tarafında katiller vardı ve bunu bilen tek bendim.
"Ben açarım. "
Alex'in ayağa kalkmasıyla başımdan aşağı kaynar sular döküldü. Bir şeyler yapmalıydım hem de hemen!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vampirin Gözleri ( ASKIYA ALINDI )
VampireGizli anahtarın peşinde olan liseli gençlerin serüveni sizi de kendine çekecek.Sakarlıkları ile sizi gülmekten kırdıracak bi Clark ve her zaman ağır başlılığını koruyan Lisa... Siz de bu amansız arayışta var mısınız ?