yetimhane

6.5K 515 83
                                    

bugün sade bir giriş yapalım
iyi okumalar
💜
-

[WhatsApp]
[Jungkook // Taehyung]

Jungkook:
Taehyung..
bakmıcak mısın telefonlarıma
cevap vermicek misin mesajlarıma
şirkete gelmedin bile
ama neden
neden böyle yapıyorsun ki
seni görmemi neden engelliyorsun
ben..
biliyorum söylemediğim için kızgınsın
ama anlatmam için fırsat tanımadın
(görüldü)

Lütfen artık bir şeyler de
2 hafta oldu
Taehyung ben acı çekiyorum
yapma lütfen
yapma Küçük Kaplan'ım

Taehyung:
Sakın Jungkook
sakın bir daha bana Küçük kaplan deme
ben senin kaplanın değilim
ben o kaplan değilim
çünkü sen gittin
sen gittin ve
beni yalnız bıraktın
tek istediğim beni ziyaret etmendi
siktir!
beni ziyaret etmen?!
haftanın bir günü de olsa gelmendi
ama sen vazgeçtin
3 yıl geçti ve
sen bir daha asla gelmedin
halbuki ne kadar bağış yapsanız da
beni sadece para için değil
bana önem verdiğiniz için
ziyaret diyorsunuz sanmıştım
en azından Bayan Jeon için

Jungkook:
Taehyung bilmediğin şeyler var
kahretsin
çok şey var
(yazıyor..)

Taehyung:
Anlat o zaman ne duruyorsun!
Tanrım
hatırlıyor musun
o fotoğrafları sırf ben
seviyorum ve istiyorum diye çekilirdik
ziyarete geldiğinde
Bayan Jeon beni hep manzara resimleri çizerken
görürdü
Hatırlasana Jungkook!
hatırla..
bunları devam ettirebilirdik
fotoğraflarla büyütebilirdik,
birlikte büyüyebilirdik..
bana verdiğin kamera o değil mi?

Jungkook:
evet..

Taehyung:
Peki neden Jungkook
neden hala Eunwoo ile birliktesin
ilk zamanlar tanımadığının farkındayım
gözün hep üstümdeydi
ya sonra?
sonra niye gelmedin
neden gelmedin
neden..

Jungkook:
Tawhyunf
bwn
bwn hep swni dğşğndüm
hep

Taehyung:
Jungkook
ağlıyor musun?
(görüldü)
Jungkook nerdesin sen
(görüldü)
delirtme beni nerdesin!

Jungkook:
bwhçede
swninle ilk görüstipümğz bawöede

Taehyung:
Sakın Jungkook sakın bir yere ayrılma

. . .

Hızlı adımlarım, eski yetimhane binasının karşısındaki bahçeye doğru ilerliyordu. Parkın da yanında bulunduğu bir bahçeydi burası. Yetimhaneye en yakın yer olarak bizim buraya gitmemize izin veriliyordu, sınırların dışına çıkamıyorduk, en azından belli bir yaşa kadar böyle devam etti.
. . .
Ben 8 yaşlarımda kaybetmiştim ailemi ve istenmeyen bir çocuk olduğumdan direkt yetimhaneye sevkedildim. Başlarda hiç yemez, içmez hatta konuşmazdım, gıkım çıkmazdı. Yetimhanenin giriş kapısının önünde dizili piknik masalarına giderdim hep, dışarıyı gözetlerdim. Biri beni alsın ya da evlat edinsin isterdim çünkü sevgiye muhtaçtım. O masalarda günlerce oturarak resim çizmeye başladım, aklımda resmettiğim güzel manzaralar çiziyordum ve bir çocuğa göre çok iyi çiziyordum.

Bir zaman sonra Vakfın büyük bağışçılarından olan Bayan Jeon ziyaret etmeye başladı. Yetimhaneye girip çıkarken, köşedeki masada sakince resim çizmemi gözetlerdi. Öyle ki çok geçmeden benimle konuşmaya da başladı, diğer çocuklardan çok farklı iletişim kuruyordu benimle. Ben de o zamana kadar konuşmayan çocuk Bayan Jeon'un ilgisiyle çözülüvermiştim. Bir kaç ay sonra birbirimizin en yakın arkadaşı olmuştuk ve beni biriyle tanıştıracağını söylemişti, tanıştırdı da. Yanında torununu getirmeye başladı ve ziyaretleri oldukça artmıştı. Henüz onunla kaynaşmadığımdan tavşan çocuk diyordum, tavşan çocuk çok tatlı değil mi?

Onunla tanışmamız, Bayan Jeon'un bizim fotoğraflarımızı çekmek isteyişiyle olmuştu. Ben kamerayı görür görmez resimleri alıp gitmiştim yanlarına. Çünkü amacımız benim resimlerimdeki manzaraya tabir tutularak çekilmekti. Farkettik ki bu fotoğraflarda Tavşan çocukla hep yan yanayız diğer çocuklardan uzak duruyoruz, bizde tam olarak tanışmaya karar verdik. Yaklaşık 2 yıl böyle geçti ve ben yetimhanedeki yıllarımı dolduruyordum. Sürekli yan yana olduğum Tavşan çocuk alıştırmıştı kendini bana. Benim için o Tavşansa bende onun için Kaplan olmuştum. Ne zaman gelse ben sanki o an yetimhanede değil kır bahçelerinde geziniyordum. Garip alışkanlıklarımız vardı yürürken el ele gezerdik. İsimlerimizin birleşiminden kendimize yeni kelimeler bulurduk, en sevdiğimiz taekook olmuştu her zaman. Ayrılırken mutlaka bir yanağımızdan öper öyle ayrılırdık ve her ben gidişinde çok ağlardım. Bir gün, bir gün gerçekten gitti.

Gitti ve gelmedi.

Bekledim, ilk önce haftalar geçti sonrasında aylar ve bir bakmışım 3 yıl yapayalnız kalmışım. Eski Taehyung olmaya başlamışım, büyümüşüm etrafımdan soyutlanmışım ve başka bir arkadaşım olmamış. Reşit olup da yetimhaneden ayrılmak istediğimde Bogumla karşılaşmıştım o da aynı binadan fakat farklı yatakhanedendi. Birbirimize destek çıkmaya başladığımızda bana ondan sonra güven veren tek kişiydi ve öylede devam etti.

. . .

Park'ın bahçesine vardığımda, masalardan birinde yüzünü elleriyle kapatmış ve deli gibi hıçkıran Jungkook'u görmüştüm. Beklemedim, beklemedim ve direkt yanına koştum

"Jungkook!"

"Geldin, Küçük Kaplanım sen geldin." Çok ağlıyordu. Öyle yıpratmış ki kendini, gözleri kıpkırmızı ve beni göremeyecek kadar şişlerdi.

"Geldim Küçük Tavşanım..Geldim." Dedim. Jungkook'un ayağa kalkmasıyla başını göğüsüme gömdüm ve ağlamasına izin verdim. Sinirliydim çok sinirliydim ama şu an vakti değildi, şu an onu böyle görüpte bağırmanın hıncını çıkarmanın hiç vakti değildi.

"Taehyung b-ben seni bulduğuma o kadar sevindimki." Hıçkırarak konuşmasına devam ederken onu daha da sıkı sarıyordum, dudaklarımı saçlarında gezdiriyordum. Ben onun yanında güçsüz kalıyordum.

"Şşt Jungkook, hepsini konuşucaz ama şimdi değil."

"Seni bir daha kaybetmek istemiyorum...Taekook sözü." Demişti, taekook sözü. Bunu duyunca canım o kadar yanmıştı kı, bana sarılışının ve onu kollarımın arasına alışımın her bi saniyesi sırtımdaki bıçak izlerini derinleştiriyordu adeta. Kollarımın arasında benden daha yapılı olmasına rağmen küçücük kalmıştı. Özlem gideriyordu, 12 yılın özlemini gideriyordu neredeyse.

Yavaşça başını göğüsümden kaldırdığında yüzündeki acı tebessüm beni yıkıp geçmişti. Ben de onun elinden tutup yavaşça banklara oturttuğumda konuşmaya başladı, vakit kaybetmeden her şeyi anlatmaya başladı.

-bölüm sonu-

diğer bölüme uçun şimdi
hadi hadiiii<3

Per Job // taeggukHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin