07; the end

669 103 137
                                    

Bu bölüm final.

Not: Kitaba özel bölümler gelmeye devam edecektir.

~

"Nasıl, güzel mi?" Diye sordu Roseanne, yüzünde kocaman bir gülümseme eşliğinde, peşinde Jungkook'u sürükleyerek. Jungkook'un kahverengi gözleri, ahşaptan yapılma duran evin duvarlarında gezindi.

Eski tarz süslenmişti, bazı yerlerde kilimler, kaba olmayan, sevimli koltuklar, en kenarda duran, kitaplarla dolu bir raf... Jungkook, yüzündeki gülümsemeye engel olamadı. Roseanne ile zevklerinin aynı olduğunu düşündü.

Kıyıdan uzaklaşıp bir yere gitmişlerdi, ormanlık alan kesinlikle değildi ama oldukça ıssız bir araziydi. Sarı saçları omuzlarından dökülmüş bir kadın ve gri saçları alnında perçem perçem ayrılmış bir adam. Lalisa ve Yoongi. Arkadaşlıkları uzun yıllar sürmüş, Roseanne öyle söylemişti.

"Roseanne, burası güzel değil," dedi Jungkook. "Harika." Kendisini koltuklardan birine bıraktı. Derin bir nefes aldı, açık pencereden içeriye giren temiz havayı ciğerlerine doldurdu.

"Beğenmene sevindim." Dedi Roseanne, yüzündeki gülümsemeyi silmeden onun yanına oturdu. Jungkook esnedi, Roseanne kahkaha attı. "Uykun gelmiş sanırım. Uyumak ister misin?" Jungkook ona baktı. "Aslında evet, nereye gitmeliyim?"

"Üst kata." Dedi Roseanne. Jungkook ona hala aptal aptal bakarken Roseanne güldü, Jungkook'un kolundan tuttu ve minik merdivenlere gitti. Basamakları tırmandılar, zaten oraya giden iki oda vardı.

"Soldakine." Dedi Roseanne.

"Tamam, ben biraz uyuyayım. Sen de şey et." Dedi Jungkook. "Ne yaparsan yap."

***

"Jungkook, hadi uyan!" Dedi Roseanne, dudaklarını bükerek. Jungkook ağzını bir karış ayırmış, kollarını iki yana açmış, horul horul uyuyordu. Sırt üstü yatağa uzanmış, hırıltılar çıkarıyordu.

"Beni rahat bırak Rosié!" Dedi Jungkook ağzını yaya yaya. Roseanne kahkaha atmamak için kendini zor tuttu, derin bir nefes aldı ve kendi içinden üçe kadar sayıp Jungkook'un üzerine atladı! Jungkook, üzerinde bir beden hissetmesiyle gözlerini araladı.

"Roseanne ne yapıyorsun!" Dedi, kadın hala üzerinden kalkmamıştı. Roseanne dil çıkardı. "Beni istemediğini mi söylemeye çalışıyo'sun? Seni uyandırmaya geldim!" Jungkook ona ters ters baktı.

"Onu anladım zaten. Ama neden-?"

"Çünkü yemek saati." Dedi Roseanne. "Yemek yemek istemiyor musun?"

"Hayır."

"O halde on dakikaya aşağıda ol, tabaklara o kadar güzel sunumlae yaptım ki bayılacaksın emin ol."

"Tamam geliyorum."

***

Roseanne, en sonunda Jungkook'u bekleyemeyip çatalını eline almış, yemeğine gömülmüştü. Jungkook ise, on dakika sonra aşağıda, saçları dağınık bir şekilde duruyordu. "Roseeanne, ne zaman dışarı çıkabileceğiz?"

Roseanne, tam bu sırada masaya oturan adama baktı. "Hayatımız çok kısa bir süre için belirsiz olacak, ihtiyaçlarımızı Lalisa ve Yoongi halledecek. Ama sonra, normal bir şekilde yaşayabileceğiz Jungkook."

"Sabret diyorsun yani, sadece sabret." Dedi Jungkook. "Hapishanede sabrettiğim yetmedi, özgür olmama rağmen sabretmeye devam diyorsun yani."

"Jungkook sen bana trip falan mı atıyorsun?" Diye sordu Roseanne. "Belki farkında değilsin ama, şu an burada benim sayemde varsın, hayatının son demlerini bile yaşıyor olabileceğin bu hayatta, sadece isyan etmek neden?"

"Çünkü sıkıldım." Dedi Jungkook. "Bunaldım. Artık ciddi anlamda özgür olmak istiyorum. Şu an burada bulunmam önemli bir şey evet, ama normal değil Roseanne."

"Onlarca insanı öldürmek de hiç normal değil Jungkook." Dedi Roseanne, sinirle. Jungkook kaşlarını çattı.

"Sen, pişman olduğunu falan mı söylüyorsun yani?"

"Evet." Dedi Roseanne. "Yaşadığın onca şeyden sonra, hala insanların hayatını ellerinden aldığından dolayı gurur mu duyuyorsun?"

"Roseanne, yanlış anladın." Dedi Jungkook. Telaşlanmıştı. "Yanlış anladın, çok yanlış anladın. Ben insanları öldürmekten memnun değilim, evet pişman oldum ama sana sadece bunu yakıştıramamıştım."

"Tabii, ne de olsa berbat biriyim." Dedi Roseanne. Neden konuyu değiştirmişti ki şimdi!

"Hayır, Roseanne." Dedi Jungkook. "Sen dünyada tanıdığım en harika insansın."

"İnanmalı mıyım?" Dedi Roseanne, gülümsemeye başlamıştı. Jungkook başını salladı. "Tabii."

"Kanıtla." Dedi Roseanne, dudaklarını büzerek.

Jungkook, Roseanne'i kendine çekti ve dudaklarını dudaklarına bastırdı.

alcatraz's award ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin