8.Sonunda...

132 8 2
                                    

Multimedia'da Jack var.

İçeri uzun boylu,sarışın,güler yüzlü, zarif bir bayan girdi.Bize:

"Merhaba çocuklar.Ben Madison.Evinize hoşgeldiniz."

dedi.Hepimiz birbirimize baktık.Başkan bu zarif bayan mıydı?Tyler dayanamayıp sordu:

"Niçin burdayız?"

dedi.Madison cevap vermedi.Zarif vücuduyla narin bir şekilde koltuğa oturdu.

Madison:

"Çocuklar otursanıza.İlk önce rahatlatın ve telaşlanmayın."

Lydia:

"Ama biz burada neden olduğumuzu öğrenmek istiyoruz.Lütfeen."

dedi.Madison hafif bir gülümsemeyle ayağa kalktı.

"Tehlikedeydiniz de o yüzden burdasınız."

dayanamadım ve Madison'a:

"Hayır yanlış düşünüyorsunuz. Ben çevreyi merak ettiğim için buraya geldim.Arkadaşlarım da beni merak ettikleri için beni aramaya çıkmışlar ve buraya gelmişler."

Madison:

"Emma seni telepati yoluyla buraya çağırdı."

"Nasıl yani?"

Madison:

"Sen bu yeteneğinin farkında olmadığın için bunu farklı olarak algıladın ve telaşlanmanla arkadaşlarına yolladığın sinyallerle onları buraya çağırdın.Anladın mı tatlım."

dedi.Madison kapıya doğru yanaştı ve Alex,Emma,Emily ve Christopher'ı çağırdı.Hepsi bir asker gibi hemen Madison'un karşısında dikildi.Madison:

"Alex,Adam'ı çağır ve çocukları çift olarak eğitim alanına götür."

dedi.Alex'i takip ederek eğitim alanına doğru yola koyulduk.

***

Alan neredeyse bir futbol sahası kadar genişti.Ama bir o kadar da etkileyiciydi.Etrafı incelerken yanımıza doğru uzun boylu biri yaklaştı.Sanırım bu Adam'dı.Adam:

"Merhaba çocuklar.Ben Adam. Sizde yeniler olmalısınız."

dedi.Artık sinirlerim gerilmeye başladığından Adam' a biraz sert çıktım.

"Hey dostum.İlk önce o koca çeneni kapat ve ne öğreteceksen onu göster."

dedim.Bu halim karşısında herkes şaşırmıştı.Daha önce hiç bu kadar kaba olmamıştım.Lydia yanıma geldi ve kulağıma:

"Sakin olmalısın canım."

dedi.Her ne kadar dediyse de sakin olamazdım.Adam:

"Demek ki aramızda oyunbozanlarda olacak."

dedi.Öfke kontrolünü sağlıyamıyordum.Adam'a doğru yaklaştım ve:

"Sen ilk önce ayağını denk alırsan her şey yoluna girer.Benimle sakın uğraşma.Kabusun olur çıkarım yoksa."

dedim.Gülerek yanımdan uzaklaştı.Hiçbir şey söylemeden arka taraftaki kulübeden bizi izleyen ve fark edilmediğini zanneden Madison'un yanına gitti.Kısa bir süre sonra hepsi birden başımda toplandı.Emma:

"Pardon ama amacın ne?"

"Hiçbir şey. Sadece ne saklanılıyorsa onu öğrenmek istiyorum."

"Ama bu kadar kaba olmana gerek yoktu."

"Bu benim elimde olmayan bir şey.Nedense kafamı toplayamıyorum ve her şeyi öğrenmek istiyorum."

"Adam da zaten bu yüzden burada."

Christopher:

"Eminim ki Madison bunu normal karşılamayacak."

"İster normal bulsun isterse bulmasın.Yeterki bu saçmalığı öğreneyim."

dedim ve oturduğum yerden kalkıp ormana doğru koşmaya başladım.Hepsi arkamdan bağırıyordu ama umrumda değildi.

***

Hızla kendimi ormana attım.Kendi benliğimle başbaşa kalmak istiyordum.Hayatım film şeridi gibi gözümün önünden akıyordu.Daha birkaç hafta önce evimdeydim.Sonra merak ettiğim mezarlığa girince farklı kişilerin yanına geldim.Hayatımın aşkıyla tanıştım.Hayatım boyunca geçiremediğim harika günler geçirdim.Daha sonra kayboldum ve yeni kapılar araladım.Ve şimdi de burdayım.Ani öfke patlamamla birlikteyim. Sanki insanların kalplerini kırmak için varım.Bütün olumsuzluklar beni mi buluyor acaba?Tüm olanları düşünürken karşıma bir tünel çıktı.Kimsenin beni bulmasını istemiyordum. Bu yüzden tünele doğru ilerledim. İçerde iğrenç bir koku vardı.Sanki çürümüş yosunla kaplı bir zeminde yürüyordum.Kaymamak için derin yarık izleriyle kaplı duvara tutuna tutuna ilerledim. İleledikçe çeşitli sesler duymaya başladım.Merakıım giderek arttı.Çığlık sesleri,müzik sesi,su sesi sanki birbirine karışmış, kulak zarını zedeleyen bir ses ortaya çıkmıştı.Sesten başım ağrıyordu.Ellerimle kulaklarımı kapatmama rağmem o iğrenç sesi duyabiliyordum.Geri dönmeye karar verdim fakat buna gücüm yetmiyordu.Tek çare vardı o da ilerlemek.Giderek artan ses kaynağına yaklaşıyordum sanırım.Önümde kocaman bir oyuğun içinde kanlar içinde dans ederek şarkı söyleyen cesetler vardı.Nereye gelmiştim ben.Cesetler beni görünce şarkılarını kestiler.Birbirlerine keskin bakışlar attılar.İlgiç sesler çıkararak derin oyuğun içinden yavaşça çıktılar .Bana doğru geliyorlardı.Açıkçası başıma gelenlerden dolayı artık korkmuyordum.İçlerinden biri diğerlerinden önce bana yaklaştı.Çevremde bir tur attı.Neler olacağını çok merak ediyordum.Cesetle göz göze geldim.Bana dolu gözlerle bakıyordu.Elini bana doğru uzattı.Elimi elinin üzerine koydum.Cildi buz gibiydi. Elimi sıkıca kavradı ve yavaşça diğer cesetlerin arasından geçerek oyuğa doğru ilerledik.Sanırım oyuğun içine girecektik.Ama öyle olmadı.Derin çukur kapandı ve bir yol oluştu.Birlikte yürümeye devam ettik.Bir süre sonra cesedin kalp atışlarını duymaya başladım.Bana baktı.Ona gülümsedim.Bir şey söylemeye çalışıyordu.Ama anlıyamıyordum.Elimi kaldırıp kalbine doğru yaklaştırdı.Sanki farklı olduğunu açıklamaya çalışıyordu.Elimi bıraktı.Yüzündeki kan damlalarını yüzüme sürdü.Acaba kafasında neyi planlıyordu.Bunu öğrenmemim tek yolu vardı aslında:ONU TAKİP ETMEK.

Arkadaşlar yorumlarınızı bekliyorum :D

FARKLILIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin