İyi Okumalar!❤️
Elimdeki kahveyi küçük çekmecemin üstüne bırakıp gözlerime henüz dolan yaşları sildim.
Büyük babamın aşağıda kendi kendine söylediği şarkıyı şimdi bile duyabiliyordum.Bakışlarım yalnız oturduğum odamda gezindi.
Burası günler önce ayrıldığım kasabadan o kadar farklı ve sakindi ki...
Başımı geriye atıp saçlarımın pembe yatağa yayılışını hissettim.Aynı anda bir düzine anı her yanımı sardı.
Yaşadıklarımı bir psikoloğa asla anlatamazdım.Beni dinleyecek bir anne,babam ya da bir arkadaşım da yoktu.
Ve yaşayan tek seçeneğim büyük babam da bu tarz şeylere karşı çok eski moda yaklaşırdı.Ama bu kadar şeyi zihnine esir edemeyecek kadar da söz dinlemezdim.Bunları birilerinin mutlaka bilmesi gerekiyordu.
Ben de sadece yazdım.
Ayağa kalkıp düzenli çalışma masama oturdum ve elime bir kalem aldım.
İşte şimdi asla inanmayacağınızı bilmeme rağmen yaşadıklarımı okuyacaksınız...*
Sadece iki hafta önce...
Kaynağı belirsiz sayısız damlanın yeryüzüne düştüğü gökyüzüne bakmak için kafamı kaldırdım.
Kendi kendime "Sanki yağmur hiç durmayacak gibi" diye söylendiğimi hatırlıyorum.Önceleri bilmesem de o zaman bile anlamıştım.Meğer bu kasaba da yağmur asla durmazmış.Elimdeki bavullar kollarımı sızlatınca hemen yere indirip cebimden büyük babamın verdiği anahtarı çıkardım.Cebimdeki anahtar bile ıslanmıştı.
Bu gün yeni tanıştığım kasaba da ilk günümdü.
Yepyeni bir maceraya atılıp hayatı keşfetmeyi ve sınıfımda yurt dışına çıkan öğrencileri ilk defa büyük babama bahsettiğimde bana sadece gülüp kendimi o saatlerce okuduğum kitaplara tekrar hapsetmemi söylemişti.Ama inadımla asla baş edemeyeceğini sadece bir hafta da anladı.Ve beni bu garip köy gibi kasabaya gönderdi.
Ona göre evden sadece bu kadar uzaklaşabilirmişim.Ve ben de daha ismini bile bilmediğim bambaşka bir yere,cennet gözüyle bakıp daha gitmeden bağlandım.Aldığım onca kalp yarasına rağmen şimdi bile bu kasabaya geldiğim için asla pişman değilim.
İçeri girmeden duyduğum sesle hemen arkamı döndüm.
Islak saçlarım savrulurken adama bakakaldım.
Ağzında ki nargileyi üflerken beni baştan aşağı inceledi.Boyu benden kısa ve orta yaşlıydı.Üstünde eskimiş siyah bir palto ve aynı tonda bir gömleği vardı.Altında ki uzun,eski çizmeleri ve hardal sarısı pantalonuna baktım.
Büyük kahverengi kovboy şapkasının altından bazı kırlaşmış beyaz saçları serbest kalmıştı.
Kaşlarımı kaldırdım.Oldukça eski görünümlü ve garip bir adamdı.Konuşunca sesi kesik kesik ve perdeliydi.
"Merhaba siz bu kasabaya yeni taşınan kız olmalısınız.Ben Harpagon.Sizin ev sahibinizim."
Uzattığı eli heyecanla sıktım.
"Adım Mâi.Burada olduğum için çok mutluyum.Ne kadar garip ve güzel bir isminiz var!"
Adam bana sanki bilmediği bir dilden konuşuyormuşum gibi baktı.
"Pekala.Bilmen gereken bir şey var."dedi katı bir şekilde."Ben oldukça cimri bir adamımdır.Kirayı gün ve gün istiyorum.Hem de eksiksiz."
Ne diyeceğimi bilmeden başımı salladım.Konuşmaya böyle devam etmesi beni çok şaşırtmıştı.Tabi ki o zamanlar onun meşhur "Cimri" kitabının baş karakteri olduğunu bilmiyordum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SAYFALARA HAPİS KASABA #YGŞubat2021
Historia Corta●#YGŞubat2021 yarışması için yazıldı. ●Tümüyle bana özgüdür.Unutmayın taklitler aslını aratır. ●Mini,sıcacık bir öykü... ●Juliet öldü,Romeo değil! "Bizi hep kafanda yaşadın.Şimdi aramıza katılma vakti!" ~Mükemmel bir kitap kurdu olan Mâi, on yedi ya...