00.03

922 135 29
                                    

❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄

18 Mayıs

Bugün Kadir'in babasını gördüm çarşıda. Bana tuhaf tuhaf baktı. Babamla ara ara selamlaşıyor. Ama bugün selamını almadan gitti. Ne olduğunu anlamadım.

25 Mayıs

Babası her şeyi öğrenmiş. Kadir gece evimin önüne geldi. Yüzü gözü morarmıştı. Kendimi çok kötü hissettim. Ona bir şey olduğunda benim canım yanıyor. Ne ara bu kadar içime işledi...

Babası şimdilik bir şey dememiş. Bu kadar dayaktan sonra daha ne diyecekse... Bunu Kadir'e de söyledim. Çok üzüldü.

28 Mayıs

Okul çıkışı Kadir'in babası geldi. İlk onun için geldiğini sandım ancak benimle konuşacağını söyledi. Korktum. Hem de çok...  Ama mecburen kabul ettim. Okulun çıkışında sessiz bir yere geçtik.

Bir şeyler olacağını biliyordum. Ki yüzüme çarpan tokat ile bunu onaylamıştı. Sesimi çıkarmadım. Kadir'e daha kötü bir şey olur diye korktum.

''Oğlumdan uzak dur onun aklını çelme'' dedi bana. Bu aklını çelebileceğim bir şey miydi? Hayır. Ancak hayatı bu küçük köyde geçen, kendi doğrularından çıkmayan birine anlatılabilir miydi?

''Onu seviyorum'' dedim. Bir tokat daha çarptı yüzüme. Babam bunları görse ne derdi acaba? Belki de o da bu adam gibi bir tokat çapardı yüzüme. Belki de ölüm olurdu sonum. Bilmiyorum....

O bana ayrıl, bırak peşini dedikçe kafamı iki yana salladım. Bu da sorun olacaktı Kadir için. Biliyordum. Ama o zaman saçma bir cesaret gelmişti işte. Savaşmam gerektiğini düşündüm. Buna savaşmak denirse...

"Orospu çocuğu adam. Pezevenk piç!" Nasıl kıyardı o melek çocuğa... Cahil pislik..!

Dananın kuyruğunun koptuğu yerdi burası... Babası öğrenmişti. Bundan sonra ne olmuştu? Şu an bile bırak Doğuyu burada bile rahatça hareket edemiyordun. 10 yıl öncesinde biri sağ kalmış olabilir miydi?

Berken'in dediği gibi; kendi doğru bildiklerinden başka bir şeyi kabul etmeyen bu adama ne denilebilirdi ki...

Bölümlerin hepsini birlikte paylaştım. Çünkü kısaydılar. Okuyucuları bekletmek istememiştim.

User1: Üç bölüm atmışsın ama kısacık! Dalga mı geçiyorsun bizimle!

''Yolarım kız seni!''

Turuncgillerdenportakal: Allah Allah. Bana uzun gibi geldi. :)

User1: Çok kabasın!

''Defol git be.... Sanki zorla okutuyorlar.'' Oflayıp ayağa kalktım. Biraz gerinip pencereye ilerledim. Bir sigara yakmak iyi gelebilirdi. Aşırı içmezdim ama arada sinirlerimi alıyordu.

Sigaranın ucunu yakıp bir nefes çektim. Başım inanılmaz derecede ağrıyordu. Çok normal biriymiş gibi şu bloga devam edip beynimin her zerresini siktiriyorum...

Gözlerimi kapatıp kafamı hafifçe kaldırdım. ''Bir gün bende mutlu olabilecek miyim Allah'ım. Karşıma güzel bir kız- yada her neyse işte. Belki erkek te çıkar...'' dedim tek gözümü açıp bulutlara baktım. Dudaklarımı  büküp kafamı iki yana salladım. ''Yani sen görüyorsundur şimdi. Acaba karşıma kim çıkacak? Uzun zamandır kadınlara kalkmıyor acaba-''

''Kimle konuşuyorsun sen evladım?'' Yanda ki balkondan Nefise teyze çıktı. ''Niye diyaloğumuzu bozuyorsun teyze! Bak tam odaklandım konuşuyorum araya giriyorsun!'' cık cıklayıp kafamı iki yana salladım. ''Aa manyak bu ayol...'' deyip içeriye girdi. Oflayıp kafamı tekrar yukarıya kaldırdım. ''Şimdi şöyle ki- ne oluyor lan...'' Yüzüme döküle şeylerle gözlerimi açtım. Üst kat komşu yine bir şeyler silkeliyordu. ''Abla ne yapıyorsun Allah aşkına ya!''

''Aa sen  mi vardın?'' Sinirle tepinip, bitmeye yüz tutmuş sigarayı küllüğe bastırıp içeriye girdim. ''Apartman komple embesil! Ulan hayatımda bir tane düzgün insan olmaz mı be!''

Kütüphaneme ilerleyip, günlükle beraber aldığım kitaplardan birini aldım.

"Dorian Gray'in portresi..." Koltuğa kurulup okumaya başladım. Ancak kafam çok dolu olduğu için odaklanmakta zorlanıyordum.

Kafama birkaç defa vurdum. "Odaklan biraz." Bazen öyle geceler geliyordu ki hiçbir şeye odaklanamıyordum. Kafamda çok farklı düşünceler dönüyordu.

Sürekli çalışır vaziyetteydi. Şu anda da bir ton senaryo dönüyordu.

Kafamı iki yana sallayıp kitaba odaklanmaya başladım. Tam her şey iyi gidiyor, 5 sayfa okumaya başladım derken bir şey fark ettim. Bu olanlar son zamanda çıkmaya başlamıştı.

Bunda Berken'in etkisi olup olmadığını sorgulamaya başladım.

Uzun zamandır gerçek hikaye bulamıyordum. Bu nedenle uydurmaya başlamıştım. O zaman odaklanmam gereken bir şeyler vardı. Yazmam gerekiyordu. Bu nedenle aklımda doluşan fikirler rahatsız etmiyordu. Şimdi ise önümde bir hikaye vardı ve benim kafamı yormam gereken başka hikayeler yazmama gerek kalmıyordu. En azından kısa süre için...

Üstüne, Berken'in hayatı hakkında olan merakım vardı. Ekstra olarak aklımı kemiren bir şeydi bu.

Ben hayatımda kimin için bu kadar yormuştum ki beynimi? Etrafında ki insanlar açıktı. Ve maalesef ki Berken gibi derin düşünen insanlar değillerdi. Onları anlamak için çaba sarf etmezdim. Kitap gibi okurdum.

"Off..." Kitabı kenara atıp, ayağımı uzattığım puftan çektim. Kafamı ellerim arasına aldım. Başım çatlıyordu. "Anasını satayım ne oluyor bana..."

Bu çocuk bir şeylerin daha farkına varmamı sağlamıştı. En önemlisi, ruhunu keşfetmek, onu anlama istediğimi kamçıladı. "Hikayenin sonunu merak ediyorum Berken. Hem de çok..."

❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄

Tunç'u biraz kendime benzetiyorum. Bu kadar ileri seviye olmasa da benimde beynimin durmadığı sürekli bir şeyler kurguladığı zamanlar oluyor. Bazen aklımdan kendimin de içinde bulunduğu bir çok hikaye uyduruyorum. Çok fazla düşünüyorum. Beynimi çok yorduğum zamanlar oluyor. Bu gibi durumlarda müzik dinliyorum. Ama o zamanda şarkıya göre bir şeyler aklıma geliyor. Kitap okuyorum bıraktığımda hikayeyi kendi kafamda kurguluyorum. Sürekli bir hikaye hikaye... Yaşamadığım şeyleri düşünme... Hatta onlara üzülme, sinirlenme, gülme....

Ve yine Tunç gibi 5, 15 ve 25 yaşında...

Benim gibi olan biri var mı diyeceğim ama sanırım var. Neyse küçük bir bilgilendirme-not kısmıydı burası. Hadi bakalım sıkılmadıysan diğer sayfaya 😁

SEVGİLİ GÜNLÜK... | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin