Medya: Taylor Swift- Safe & Sound
❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄❄
''Sayın yolcularımız... Uçağımız inişe geçecektir. Lütfen kemerlerinizin bağlı olmasına dikkat edin.'' Duyduğum anonsla kafamı pencereden çevirdim. Niyeyse bilmem ama hiçbir zaman kalkış bitene kadar -tuvalete gitmediğim süre, ki hiçbir zaman uçağın tuvaletini kullanmamıştım- kemerimi çıkarmazdım.
Böyle olunca arkama yaslanıp inişin gerçekleşmesini bekledim.
Az sonra uçak piste inmiş, sonrasında yolcular çıkmaya başlamıştı. Küçük bir el çantası almıştım yanıma. Üst kısımdan onu alıp kapıya ilerledim.
Uçaktan çıkıp havalimanının içine girdiğimde etrafı incelemeye başladım. Çok büyük sayılmazdı ancak iyiydi.
Çıkışa ilerleyip, dışarıda bulunan taksilerden birinin yanına gittim. ''Merhaba. Halfeti'ye gitmem gerekiyor.''
''Buyurun.'' Çantam küçük olduğu için direkt arkaya geçtim. Şoför sürmeye başlamışken ben de etrafı inceliyordum.
''Ne kadar sürer yol?''
''1 saatten fazla.'' Adamın dedikleriyle yutkundum. Pekala kesinlikle tüm servetimi verecektim buraya. Ancak yolu hiç bilmezken otobüs-minibüs ile uğraşamayacaktım. Mecburen giren çıkanın hesabı olmaz diyerek arkama yaslandım.
O sırada, muhtemelen yeni yeni kendine gelen arkadaşlarımdan mesajlar gelmeye başlamıştı. Hepsine tek tek cevap vermektense -ki hepimiz dün birlikteydik ne diye tek tek attıklarını anlamamıştım- gruba girip kısa bir açıklama yaptım.
Anında neden oraya gittiğim sorgulamışlardı. Şu an onları çekemeyeceğim için, telefonu uçak moduna aldım.
Yolda giderken etrafı inceledim ancak çoğunlukla -en azından merkeze yakınlaştığımız zaman dışında- genelde toprak yollar, dağlar ve boş arazileri görüyordum.
Sonunda Halfeti'ye yaklaştığımızda bedenimi büyük bir heyecan duygusu kaplamıştı. Taksici adama, gelen mesajdaki dükkanın adını verdim. Kısa bir süre düşündü ve mahalleyi bildiğini söyledi. Gerisini bulurum dediğimde kafa sallamıştı.
Kısa süre sonra mahalleye ulaştığımızda taksimetreye bakmam ve boğazıma bir yumru takılması bir olmuştu. El mahkum, parayı uzatıp teşekkür ettim.
Taksiden çıkıp kaldırıma geldiğimde araba uzaklaşmaya başlamıştı bile. Etrafımı bakıp dükkan tabelalarını incelemeye başladım.
Böyle bulamayacağımı düşünüp birine sormaya karar verdim. Bina numaraları da karışık gelmişti çünkü... Hatta çoğu yoktu.
Eski bir yerleşke burası.
Yoldan geçen bir amca topluluğuna doğru ilerledim. ''Selamünaleyküm.''
''Ve aleykümselam.'' dediler hep bir ağızdan. ''Ben Ramiz amcanın dükkanını arıyorum. Deri işlemecisi olan Ramiz amca. Bu mahalledeymiş.''
Sözümü bitirdiğimde amcalar birbirine baktılar. ''Neden arıyorsun?'' Güzel... Ne diyecektim şimdi.
''Şey... Deri işlemecisi ya, bir şey yaptıracaktım...'' Ne yapılırdı ki? Ayakkabı filan mı deseydim? Ne yaptığını da tam olarak bilmiyordum ki.
Amcalardan biri kısa bir süre düşünüp bedenin hafifçe arkasına çevirdi. ''Şuradaki bakkal var ya... Onun sağından gir. 3. dükkan.''
''Teşekkür ederim.'' deyip hızlı hızlı yürümeye başladım. Giyinişimden olsa gerek birkaç kafa bana dönmüştü. Umursamayıp ilerlemeye devam ettim. Bakkalın oraya gelip sağ taraftaki sokağa girdim. Dedikleri gibi 3. dükkanın tabelasını görmüştüm. Hızla önüne geldiğimde kapının hafif aralık olduğunu gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SEVGİLİ GÜNLÜK... | bxb
القصة القصيرة[TAMAMLANDI] ''Sevgili günlük... Bugün yine umutla başladım güne. Umarım tüm günüm öyle geçer...'' Başlangıç-Bitiş: 12.03.2021