keyifli okumalar <3
selamlar 17. bolum icin yaziyormusum ben bu fici, neyse ki bir bolum kaldi artik huzurlu ve mutlu bir bireyim hsuzjsjdjsihsj
-
"Yirmi beş, evet, hayır- son bir saatte de on dokuz, ah Tanrım!" dedim elim alnımda şakaklarımı ovuştururken, "kaç oluyor tüm bunlar?"
"Ne diyorsun be," dedi Jimin, eline aldığı yastığıma tüm hayatıymış gibi sarılırken. "Neye göre sayıp yapıştırıyorsun onları?"
Kafamda net bir sayıya ulaşamayışımın kahrı ile oflayıp yatağıma çökerken sırtımı duvara dayadım ve bakışlarımı ona çevirdim elimdeki bir dolu yıldız çıkartması ile. "Jimin ben sayı saymayı unuttum galiba." dedim dudaklarımı büzüp ağlak zırlak bir tona bürünürken. Dediklerimden zerre anlamazken kaşlarını çattı ve elimdekilere şöyle bir baktı.
"Taehyung ile ilgili bunlar, o kadarını biliyorum Jeongguk fakat neden bir şeyleri sayıp yaptığını bilmiyorum." dedi bakışları önce bana sonra sırtımı dayadığım duvardaki tüm o çıkartmalara çıkarken.
"Biliyor musun," dedim elimdekilere bakıp gülerek. "Taehyung bana güldükçe yapıştırıyorum."
"Ne?!" dedi şok olmuş bir şekilde, "Sana kaç kez güldüğünü mü sayıyorsun her seferinde?" Oturduğu yerden yastığı elinden bırakıp dikleşirken söylemişti.
"Evet," dedim basitçe omuz silkip. "Her birini sayıyorum."
"Delirmiş olma ihtimalini düşünüyorum şu anda." dedi dümdüz bir ifade ile.
"Dünyalar kadar çok aşık olursan anlarsın," dedim.
"Sahiden de delirmişsin. Ayrıca," dedi yerinden kalkıp yanıma gelirken. Yastığı öylece atıp kafasını oraya yaslamış ve minicik bedeni ile sığmaya çalışmıştı benim boş bıraktığım yere. "Yirmi beş on dokuz daha kırk dört eder seni dangalak herif."
"Aşk sarhoşu olmuşum, o yüzden kafam karıştı bir an," dedim sırıtarak. Birkaç gün evvelinde yaşadıklarımızı nihayet bugün anlatabilmiştim çünkü günlerdir düşündüğüm tek şey Taehyung'du.
Uyuyordum Taehyung'u görüyordum rüyamda, biriyle konuşacak gibi oluyordum; duyduğum tek ses sanki onunki gibiydi, film izliyordum ve o da ne; ekrandaki herif birden Taehyung oluveriyordu.
Sahiden, delirmiştim.
"Belli o zaten," dedi o da sırıtıp bana eşlik ederken. "Taehyung biliyor mu peki bunu?"
"Hayır," dedim hemen karşılık verip. "Taehyung odamda yıldız çıkartmaları olduğunu dahi bilmiyor. Ve bilmeyecek de."
"Odana girmek isterse?"
"Almayacağım."
"Oha," dedi gözlerini kocaman açıp, bir metre açtığı ağzıyla gülerken. "Olur da sevişmek isterse?"
"Hmm," dedim kalbim tekleyip gülümsemekten kendimi alamazken, "Zaman mekan ayrımı yapmayız Park Jimin."
"Şerefsiz herif ya, şu arsızlığa bakar mısın?" dedi ayıplar bir tonda, dalga geçercesine. Suratımdaki sırıtma yerini korurken bir süre daha garip garip bakışmış ardından ben önüme dönerken bakışmaya son vermiştik.
"Şimdi tüm bunlar ne demek Jeongguk, biliyor musun?" Yeniden konuşmasıyla bakışlarım ona döndü ve tek kaşımı kaldırdım sorgularcasına.
"Ne demek?"
"Bir çiçek bir yıldıza aşık olmuş ve demiş ki illa ki gökyüzüne çıkacağım," demişti her gece torunlarını dizlerinin dibine toplayan masalcı büyük baba havasında.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
reformic pains // taekook
Fanfiction"bizim gibilerin en sevdiği şarkıları olmaz jeongguk." -151220, pazartesi