⁰⁸ - Final

94 11 13
                                    

Kapılar açıldığında çıktık. Her tarafta iğrenç bir koku ve yerde büyük küreler vardı. Birinin yanına gidip ne olduğuna bakmak istediğimde Junmyeon engelledi.

"Her an her şey olabilir. Yaklaşmasak daha iyi olur."

"Peki."

Oraya gitmekten vazgeçip Junmyeon'a döndüm.

"Şimdi nereye gideceğiz?"

"Hypnos'u bulmalıyız."

"Biri adımı mı söyledi?"

Aniden gelen sesle şaşırmıştık. Arkamızı dönünce birini gördük. Junmyeon bir adım öne gitti.

"Evet Hypnos, senin adını söyledik. Bize yardım etmen gerekiyor."

"Kehanetle mi ilgili?"

"Evet."

"Benim yapacağım tek bir şey var. O da o çocuğun ölüm anını sana izletmek. Hazır mısın?"

"Hazırım."

Hypnos parmaklarını şıklattığında Junmyeon dizlerinin üzerine çöktü. Görüntülerde ne vardı bilmiyordum ama kötü olduğuna emindim. Acı çekiyordu. Yanına çöktüm.

"Konuşmayı düşünüyorsan nefesini boşa harcama. Seni duyamaz."

Söyledikleriyle konuşmaktan vazgeçip sadece sarıldım. Bir süre sonra kısık çıkan sesini duyup biraz uzaklaştım.

"Bitti mi?"

"Bitti."

"Yardım istediğimde sevdiğimin yardım edeceğini söylüyordu."

"Sarılmasaydı görüntüler seni delirtecekti. Onun yardımı buydu. Şimdi kalk. Hades fark etmeden önce her şeyi halletmen gerekiyor."

"Haklısın."

Ayağa kalkıp beni de kaldırdı.

"Şimdi ne yapacağız?"

"Acı veya unutuş. Birini seçmen gerekiyordu. Styx ve Lethe arasında seçim yapman gerekiyor. Onları bulmalıyız."

"O zaman Tartarus'un kalbine gitmeniz gerekiyor. Hızlı olun."

Hypnos son sözlerini söyleyip ortadan kayboldu. Biz de yürümeye başladık. Junmyeon beni yönlendiriyordu. Bir yükseltiye geldiğimizde durdu.

"Dikkatli ol. Patlamasını istemeyiz. Şu an son istediğim şey ikorla uğraşmak."

"İkor mu? Junmyeon alt tarafı bir yükselti."

"Git ve yakından bak. Anlayacaksın."

Dediğini yapıp yakına gittim. Sonra şaşkınlıkla ona döndüm.

"Bu bir damar!"

"Evet. Tartarus hem bu yerin adı hem de buraya hükmedenin. Tartarus canlı bir varlık Yixing. Üzerinde yürüyoruz. Hadi, daha hızlı olmalıyız."

Şaşkınlığımı üzerimden atıp onu takip etmeye devam ettim. Üzerinden geçtikten sonra hızla yürüdük. İleride iki suyun yansımasını görünce adımlarımızı hızlandırdık. Tam yanlarına varacakken yine o sesi duyduk.

"NE YAPTIĞINIZI SANIYORSUNUZ?!"

Arkamıza bakınca Hades'i gördük. Daha da hızlanıp iki nehrin yanında durduk. Junmyeon ikisine de sırayla baktı. O seçim yapmaya çalışırken Hades tekrar bağırdı.

"Fruialar! Yakalayın şunları!"

"Junmyeon hızlı ol."

Som kez iki nehre bakıp bana döndü. Sanırım karar vermişti.

"Styx'e giriyorum."

"Emin misin?"

"Onun istediği intikam almak, yani bize acı çektirmek değil mi? Bundan daha acı verici bir şey yok."

Sonra kendini Styx'in siyah sularına bıraktı. Bu sırada Hades ve Furialar da gelmişlerdi.

"HAYIR!"

Bakışlarını nehirden çekip bana döndü.

"Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz?!"

"İstediğin bu değil miydi zaten? Onun acı çekmesi işine gelmiyor mu?"

"Su bedeni kabul etmezse, Junmyeon'un iradesi yeterince güçlü değilse Styx onu yok edecek! Benim istediğim Pluton'un da benzer şeyler hissetmesiydi. Çocuğun yok olmasını istemedim!"

Söyledikleriyle nehrin içindeki bedene baktım. Tanrım... Lütfen öyle bir şey olmasın. Çaresizce izliyordum. Teni kırmızılaşıyordu. Birden bedeni sudan çıktığı zaman afalladım. Nefes almaya çalışırken yanına gittim. Düzeldiğinde sarıldım.

"Nasıl çıktın oradan?"

"Hayata tutunmak için bir neden buldum ve o neden beni dünyaya bağladı."

"O neden neydi?"

Gözlerimin içine bakarak konuştu.

"Sendin."

Sonra bakışlarını Hades'e çevirdi.

"Lanet kalktı mı?"

"Kaldıracağım ama kehanette söylediği gibi onun sana yardım etmesi gerekiyor."

"Nasıl bir yardım bu?"

Soruyu sorarken beni kendine biraz daha çekti.

"Göreceksin."

Elini bana doğru uzatıp yumruk haline getirdi. Sonra hafifçe çevirdiğinde bir acı hissettim. Elim kalbimin üstüne gitti. Hissettiğim sıcaklıkla elimi çekip baktım. Kırmızı olmuştu. Junmyeon gördüğünde öfkeyle ayağa kalktı.

"Bunu neden yaptın aptal varlık?"

"Laneti kaldırabilmek için buna ihtiyacım vardı. Artık özgürsün. Lanet kalktı."

Hades ortadan kaybolduğunda Junmyeon ayağa kalkmama yardım etti. Hâlâ bir elim kalbimin üstünde duruyordu. Yürümeye çalıştım. Başaramayınca Junmyeon kucağına alıp yürümeye başladı.

"Bunu neden yaptı anlamıyorum."

"Sen söylemiştin. Gerçek sevgi... laneti kaldıracaktı. Kaldırdı."

"Kendini yorma."

Ölümün Kapısı'nı aramaya başlamıştı bakışlarıyla. Bulunca hızlı ama dikkatli bir şekilde oraya gidip kapıyı açtı. İçeri girdiğinde bilincim kapanmak üzereydi.

"Yixing! Yixing bırakma beni!"

Sonrası sonsuz gibi hissettiren uzun süreli bir karanlık. Gözlerimi tekrar açtığımda bir yataktaydım ve Junmyeon da hemen yanımda duruyordu. Gözlerimi açtığımı fark edince heyecanla elimi tuttu.

"Beni bırakacaksın diye çok korktum Yixing. 1 aydır buradasın."

Hafifçe gülümsedim.

"Bırakmadım."

Aynı şekilde gülümsedi.

"Bırakmadın."

Sonra dudaklarını yavaşça benimkilerin üzerine kapattı ve nazikçe öpmeye başladı. Bir süre öpüştükten sonra nefes almak için dudaklarımızı ayırdı ve alnını alnıma yasladı. Dudaklarımız birbirine değerken konuştu.

"Seni seviyorum."

"Seni seviyorum."

       
         
        
      
      
       
Mutlu son. Nasıldı?

🎉 𝑯𝒂𝒅𝒆𝒔 ✎ 𝑺𝒖𝒍𝒂𝒚 ✓ hikayesini okumayı bitirdin 🎉
𝑯𝒂𝒅𝒆𝒔 ✎ 𝑺𝒖𝒍𝒂𝒚 ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin