⁰²

156 16 25
                                    

"Neden bahsediyorsun sen? Kore falan olmak istemiyorum!"

"Orayı atlayalım o zaman ve direkt Persephone ol Yixing."

Bana doğru yaklaşırken gülümsemesi yüzüne daha çok yayılıyordu. Korkuyla yutkundum.

"Uzak dur benden Junmyeon!"

Bir adım geri gittiğimde bana doğru gelmeye devam ediyordu. Tekrar geri gittim, tekrar, tekrar... En sonunda sırtım soğuk taş duvara değdiğinde kaçacak yerimin olmadığını anladım. Gelip önümde durdu.

"Bırak gideyim Junmyeon, lütfen."

Kafasını olumsuz anlamda salladı.

"Olmaz Xing. Eğlence daha yeni başlıyor."

O biraz daha yaklaşırken bakışlarım eline kaydı. Elinde bıçak vardı.

"J-junmyeon o b-bıçakla ne y-yapacaksın?"

"Sadece sana beni hatırlatacak birkaç çizik Xing."

Bıçağın soğuk metalini tenimde hissettiğimde kaçacak yerim olmamasına rağmen çırpındım. Ama bu onu sinirlendirmekten başka işe yaramamıştı.

"Düzgün dur Yixing!"

Sesi korkutucuydu. Kıpırdanmayı bıraktığımda kolumu tuttu ve bıçağın metalini tekrar tenimde hissettim. Ama bu sefer acı da hissediyordum. Kafamı çevirip baktığımda bıçağın keskin tarafını tenimde gezdirdiğini ve bir şeyler yazdığını gördüm. İlk üç harfin kesiklerinden sonra acı katlanılmaz olmuştu.

"Junmyeon... dur..."

"Az kaldı Xing."

Bıçak son kez tenimde bir kesik açtığında geri çekildi ve yüzündeki memnun ifadeyle koluma bakmaya başladı. Sonra kolumu görebilmem için kenara çekildi.

"Güzel olmadı mı?"

Koluma baktığımda adını yazdığını gördüm. Aslında görmedim, tahmin ettim. Çünkü görüşüm gittikçe bulanıklaşıyordu. Gözlerim kapanmadan önce tek bir cümle döküldü dudaklarımdan.

"Senden nefret ediyorum Kim Junmyeon."

°°°°°°°°°°°°°°°

Gözlerimi açtığımda bir yatakta olduğumu fark ettim. Buraya nasıl geldiğim konusunda bir fikrim yoktu.

Kafamı sola doğru çevirip koluma baktığımda sargıları gördüm. Lanet olsun! Yaşananların kabus olmasını umuyordum ama gerçekti işte. Şu an gözümün önünde olan kanlı sargılar her şeyi kanıtlar nitelikteydi.

Kafamı diğer tarafa çevirdiğimde onu gördüm, Junmyeon'u.

"Günaydın Yixing."

"Ne istiyorsun?"

Buz gibi ses tonumu duyduğumda ben de şaşırmıştım.

"Anlatmama izin ver Yixing. Lütfen..."

Sinirle güldüm.

"Neyi anlatacaksın ya neyi? Nasıl bir şerefsiz olduğunu mu? Ne diyeceksin? Ben katil değilim gibisinden saçmalıklar. Gözlerimle gördüm Junmyeon. Sen o adamı öldürdün. Üstüne bir de kolumdaki bu izler var. Sadist manyağın tekisin."

"İstersen birkaç saniyede o yaraları iyileştirebilirsin."

"Ne saçmalıyorsun sen?"

"Dene ve gör. Ne demek istediğimi anlayacaksın."

Tekrar koluma baktığımda içimden bir ses denemem gerektiğini söylüyordu. O sese kulak verdim ve mırıldandım.

"Yaraların iyileşmesini istiyorum."

𝑯𝒂𝒅𝒆𝒔 ✎ 𝑺𝒖𝒍𝒂𝒚 ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin