bekledim,
bütün gece aptal gibi yine eve gelmeni bekledim hyunjin.
eve geldin, geldin gelmesine de,
çoktan özenle yaptığım yemekler soğumuştu,
şarap kadehlerine tozlar inmişti.
hyunjin,
beni öpüyorsun ama, öpücüğünün tadı aynı değil.
çünkü beni her öptüğünde dudaklarında onun rujunun tadını alabiliyorum.
bugün de aynı şey oldu. geldin öptün dudaklarımdan.
önceden öpmeye doyamadığım dudaklarını,
şimdi dudaklarımda hissettiğimde itmek istiyorum seni,
saatlerce dudaklarımı yıkamak istiyorum.
onun rujunun tadını alabiliyorum ve bunu istemiyorum.
bu her şeyden daha çok canımı yakıyor.
sanki seni öperken, onu da öpüyormuşum gibi hissettiriyor.
eminim, çok aşık olan bizi -bana aşık mıydın ondan bile emin değilim gerçi artık-
bu hale getirdiyse o,
mükemmeldir.eminim ki seni baştan çıkaran dokunuşlara sahiptir.
ve yine eminim ki
güzelidir, senin gibi.ben sana dokundugumda ve sen
onun parmak uçlarını her hatırladığında,aramızdaki soğukluğu hissedebiliyorum.
sanki aramızda okyanuslar varmış gibi hissettiriyor.
ve bu gece ne oldu biliyor musun?
sen benim odamda, benim yatağımda uyurken,
uykunda onun hakkında konuştun.evet, o mükemmel.
ve sanırım daha fazla onun gibi olmalıyım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
perfect | hyunlix
Randomonun rujunun tadını alabiliyorum, sanki onu da öpüyormuşum gibi. hwang hyunjin & lee felix, düzyazı