seni ilk kez kütüphanede görmüştüm.
üniversite sınavına hazırlanıyorduk o zamanlar.
hyunjin sen, sen çok güzeldin.
siyah hafif uzun saçların vardı.
içimden bir ses sürekli seni çizmemi söylüyordu.
hemen kalem ve kağıdımı çıkardım.
önünde laptop oldugu için görmüyordun seni çizdiğimi.
seni çizmeyi tam bitirdiğimde laptop'u kapattın.
gördün diye ödüm patlamıştı.
hemen toparlanıp işim varmışcasına kalktım oradan.
çıkışa dogru yürüken senin arkamdan geldiğini bilmiyordum.
resim birden elimden kayıverdi.
arkamı döndüğümde, resim
senin ayaklarının dibindeydi.
resme bakıyordun.
ben de nasıl açıklama yapacağımı düşünüyordum.
resmi eline alıp yanıma geldin.
selam hyunjin ben.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
perfect | hyunlix
Diversosonun rujunun tadını alabiliyorum, sanki onu da öpüyormuşum gibi. hwang hyunjin & lee felix, düzyazı