Genç kız gözlerini zorlukla araladığında, burnuna dolan küf ve barut kokusuyla şok geçirmek üzereydi. Kurumuş boğazı ve aynı halde olan dudakları ile telaş ve korku dolu gözlerini etrafta dolandırdı. Vardığı sonuç, bir hiçti.Elleri bağlanmış halde, harabe odanın ortasında oturuyordu. Genç kız, soğuktan dolayı titreyen ellerini, halatın kalın yüzeyine sürtmüştü, biraz da olsa ısınabilmek adına...
"Yardım edin!Kimse yok mu!" Ses tellerini zorlayarak elinden geldiğince kendini duyurmak adına haykırmaya başlamıştı.
Daha sonra,"Lütfen, benim hiçbir suçum yok!" kendinin bile zor duyacağı fısıltısı, olmayan sinirlerini daha da bozmuştu.
Kız daha fazla bu şekilde durmanın büyük aptallık olduğunu farkedip, buradan kurtulmak adına karanlık odada gözlerini bir şey bulabilme umuduyla dolaştırıyor, karanlıktan önünün dahi görülmediği odaya küfürlerini içinden sayıklıyordu. Ne yapmıştı da bu odaya canice bağlanmış bir halde bulmuştu kendisini?
Kızın gözyaşları birer birer yanağını ıslatmaya başlamıştı. Kız soğuğun yanında getirdiği titremeyle beraber hıçkırıklarını artık saklama gereği duymadı. Sessizliğe inat hıçkırıkları odada kol gezindi.
Burada öylece öleceğim diye düşündü içinden, bu düşünce onu daha da ağlamaya itmişti. Cansel çok narin ve her şeyden ürken bir kızdı bu yaşadığı durum onun için çok fazla ve korkutucuydu.
"Derdiniz ne! Allahın cezaları beni buradan çıkartın! Hiçbir şey yapmadım! Yemin ederim." Gözlerinden düşen inciler, susuzluktan kurumuş dudaklarında can buldu. Cansel dudağını çaresizlikle yalayıp, kurumuş ağzının içine küçük damlacığı kabul etmişti.
Ağlamaktan hali kalmamış, küçük bir umuda bel bağlamıştı. Hayatının hiçbir saniyesi ilgilerin üzerinden çekilmediği, genç kızın üzerine titrenildiği pembe Dünya'sından, böyle bir Harabe içinde bit başına terk edilmiş olmak, gerçekçi gelmiyor, kabullenmek istemiyordu genç kız.
Cansel, karanlıkta gözlerinin açık olmasına gerek olmadığını düşünüp gözlerini yumdu. Tam bu sırada duyduğu adım sesleriyle, kalbi tekledi.
"Buradayım, yardım et bana!" Gücünün son kırıntılarını harcamıştı. Ya gelen onu buraya hapsedenlerdense? Bunu düşünemediği için kendisine kızdı. Aptallık yapmanın sırası değildi.
Adım seslerini daha yakından işitmesiyle, korkuyla yutkundu. Lütfen iyi biri olsun diye düşündü ve içinden ettiği duaları ile Allah'a sığındı.
Aralanan kapının gıcırtısı, kızın tüylerinin havaya dikelmesini sağladı. İzlediği korku flimlerindeki o sahnenin içersinde hissediyor, filmin sonunun, kızın ölmesiyle sonlanıcağını biliyordu.
Gözlerini gelen kişiyi görebilmek adına daha da açıp, yuvarlarından çıkıcak halde gelen kişiyi görmeye çabalıyordu.
"Bana zarar verme, lütfen benim bir suçum yok. Gözlerimi açtığımda burada kendimi buldum. Nerede olduğumu, neden buraya getirildiğimi bilmiyorum." Titreyen sesiyle bir umut onu buradan kurtaracak kişiye seslenmişti.
Onu izleyen adam ise zifiri karanlık dahi olsa kızı çok net görebiliyor, kızın korkudan dudaklarını parçalayıp, zangır zangır titrediğini biliyordu.
Adam alayla güldü. Elinde tuttuğu HK Mp5 silahı kıza doğrulttu.
Kız duyduğu silah sesiyle, "hayır! Lütfen, amaç uğruna öldürüldüğümü bilmeden zavallıca ölmek istemiyorum. Neden öldürmek istiyorsunuz beni! Neden!" Kız sandalyede debelenmeye başlayıp, yardım çığlıkları atmaya başlamıştı.
Adam, gözlerini kısmış kızı izliyordu. Normalde hiçbir kadına silah kaldırmaz, onların işlerini kadın subayların görmesini sağlardı. Lakin son yaşadığı olaylardan dolayı sinirli ve doluydu. Bu siniri atması lazımdı. Karşısındaki kurban onun için idealdi.
"Mahmudi Dumlu'nun adamısın değil mi? Aklı sıra buraya beni çekip, senin gibi yeni yetme bir kızla bana tuzak kuracaktı, piç kurusu!" Adam, korkusundan titreyen kıza yakınlaşıp, ellerini oturduğu kırık sandalyenin baş kısmına koyup sertçe sıktı.
"Ulan bizi kandırmak kolay mı sanıyorsunuz, orospu çocukları!" Gür sesiyle bağırıp, sandalyeye güçlü tekmesini geçirmişti. Yere savrulan, kırık sandalye, tamamen dağılıp kızın narin bedenine batmıştı. Cansel yerdeki bedeni ile hıçkırık krizine girmiş, panik atak geçiriyormuşcasına titremeye ve sarsılmaya başlamıştı bedeni... Adam, kızın içli ağlayışlarına kulak asmadan, kızın boğazına botunun ucuyla bastırmaya başladı. "Teröristlere çalıştığını söyle ki bizde kolaylıkla işimizi halledelim ve seni ömür boyu çürüyeceğin hapishaneye tıkayalım." Cansel, boğazına dayanmış botun korkusuyla, hayatında ilk defa ölüceğini iliklerine kadar hissetmişti. Cansel'in kulağına ulaşan telsiz sesi ile polis mi yoksa asker mi olduğuna karar vermesi güçleniyordu.
adam telsizinden duyduğu cızırtılanma ile, kamufulaj pantolonunun kenarında asılı duran telsizi nasırlı elleri arasına aldı. Karşı taraftan cızırtılı duyulan, 'karargaha olan uzaklığınızı bildirin.' Yarbayın duyulan sesiyle telsizi ağızına yakınlaştırdı. 'otuz altı yirmi beşe, kırk bir yetmiş beş komutanım.' Adam net sesiyle olduğu yerin konumunu bildirmiş göz ucuyla yerde çırpınan kıza göz gezdirmişti. Boğazına bastırdığı bota ağırlığını daha fazla verip, kızın acıyla inleyişini duymak istemişti. Belki de yalvarmasını istiyordu. Adam hâlâ kendisinine yalvarılmadığı için sinirlenmişti.
Bu sırada Cansel'in duydukları, akan bütün kanının donmasını sağlamıştı. Terörist mi? Cansel miydi terörist? "B-ben anlamıyorum. Sen kimsin? Polis misin? Asker misin? Neden bana terörist diyorsunuz? hiçbir şey anlayamıyorum." Kız sorularını kekeleyerek peş peşe sormuştu. Korkusundan adamın ne olduğunu ayırt bile edemeyecek kadar çok korkuyordu. Dönüşü olmayan bir yola girdiğini hissediyordu.
"Cansel Karay, Mahmudi Dumlu'nun sağ kolu olmasıyla bilenen, senelerdir kırmızı listede aranan terörist kaçağı... Sonunda seni bulduk."
Yeni bir sayfa, tertemiz bir başlangıç. Heyecan ve tüm isteğim ile yürüdüğüm bu yolda umuyorum ki daima benimle birlikte olursunuz.
Kurgu yetişkin içeriktir Bilgilendirmiş olayım.
Ne yazık ki üniversite sınavına hazırlandığım için giriş bölümüne ne kadar ilgi ve yorum alırsam, Canhıraş'ı yazmaya o şekilde devam etmeyi düşünüyorum. Umarım beni anlarsınız. Hem üniversiteye hazırlanıp, kitap yazmak zorlayıcı ve zaman alıcı olucaktır. Bu yüzden sizden tüm ilgi ve yorumlarınızı bekliyorum.
Başladığınız tarihi bu satıra bırakır mısınız:)
Giriş bölümünü nasıl buldunuz?
Kendinize iyi bakın. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANHIRAŞ
Teen FictionKadın, "Öleceksin." Diye fısıldadı. Karşısında onu ifadesiz gözlerle izleyen adamdan nefret ediyordu. Hayır karşısındaki adamdan ölesiye nefret edecek kadar çok seviyordu. "Biz yaşamak için doğmadık, vatan uğruna ölmekten korkalım." ••• Yetişkin i...