Multi: Fırat Demircioğlu
Hayat mı çok acımasızdı yoksa insanlar mı? .Bana göre hayatı acımasız kılan içinde yaşayan insanlardı.Annemde benim için bu dünyada vücut bulmuş acımasızlardan biriydi.Sütünü bile esirgeyip bir kere evladının başını okşamamış,tek vasfı doğurmak olan bir kadına anne demek çocuğu olup yada olmayan bütün analara haksızlıktı.
Gözgöze geldiğim beden perdenin arkasında durduğu için net görünmüyordu.Ancak benimle aynı olan mavi hareleri öylesine durgun ve boştuki bir an tüylerim ürperdi.Aramızdaki mesafelere rağmen içimi bir soğukluk kapladı.Kalbimde amansız bir savaş vardı.Ellerim titriyordu.İçimdeki acı gitgide büyüyor soluk borumu tıkıyordu.Neden diye haykırmak geldi içimden ancak lal olmuş gibiydi.
Nedensizce ağlamadım belki de ağlayamadım desem daha doğru olurdu.Sadece annemin o olduğunu biliyor,hafızamdan tamamen silinmiş çehresini yıllar sonra ilk kez net olmamakla birlikte görüyordum.İçimde garip bir his belirdi ne olduğunu bilmediğim bir his.
Daha fazla bakamayacağımı anladığımda başımı amcamın boyun girintisine sakladım.Sanki bütün kötülüklerden ,bütün düşüncelerimden saklanabilecekmişim gibi.
Bu saklambaç nereye kadar sürerdi hiç bir fikrim yoktu.Ancak çok uzun sürmeyeceğide bilininen bir gerçekti.Zaten aynı çatı altında yaşayacaktık .Bazen aynı bahçede nefes alacak,bazen aynı sofrada iki suskun olacaktık.
Amcamdan ayrılıp ,bu kez kollarımı güzeller güzeli yengeme sardım."Canım kızım hoşgeldin" içim yana yana sarılmaya devam ettim.Buram buram merhamet kokuyordu.Elleri saçlarıma tırmandı.Benimse içimde fırtılar koptu.Saçlarım anne şefkatine öyle muhtaçtıki adeta saç uçlarıma kadar titredim. Ama başımı okşamasına izin vermeden hemen geri çekildim.
Saçlarımı okşasaydı dayanamazdım.Oysa ağlamayacağıma dair sözler vermiştim kendime.Yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirip"hoş buldum" dedim.
Sahi hoş mu gelmiştim?,buna zaman karar verecekti .Yengemle amcam İsra'ylada sarıldıktan sonra yengem,kocaman gülümsemesiyle"Hadi içeri geçelim.Ayakta kaldınız, yol yorgunusunuzdur biraz dinlenin." Dedi Utku elimden tutup beni içeri yönlendirirken İsra'da, önden yengemle konuşarak içeri girdi.
Gözlerim evin her köşesinde gezindi.Belki bir anım vardır diye ,ancak zihnimde hiçbir şey canlanmıyor aksine evin kasvetli havası yüzünden boğuluyormuşum gibi hissetmeme sebep oluyordu.Koltuğa oturmadan önce ellerimi koltukta gezdirdim . Acaba annem kaç kez oturmuştu bu koltuğa yada abim.Hiç sıcaklıkları sinmiş miydi?
Amcamın sözleriyle dikkatim dağıldı"kızlar üniversite işini hallettik" .Amcama minnetle baktım.Onun halletmesi iyi olmuştu.Türkiye'deki eğitim sistemini az çok kuzenlerim sayesinde öğrenmiştim ve uğraşmak bizim vakit kaybetmemize neden olcaktı .Ben Gemi İnşaatları Ve Gemi Mühendisliği 3.sınıf öğrencisiydim. İsra ise Halkla ilişkiler Ve Tanıtım 3.sınıf öğrencisiydi.
"Teşekkür ederiz amcacım.Bizi büyük bir dertten kurtardın. " kahkaha atarak "rica ederim canlarım. " dedi.Bu sırada Utku da tekli koltuktan kalkıp İsra ile aramıza oturmuş, başımı omzuna yaslamıştı.
Abimin yapmadığı abiliği kuzenimden görmek, bir nebzede olsa kardeşlik hissiyatını yaşatıyordu. "Sinem yenge Gece ne zaman gelir?"İsra'nın sorusuyla gözlerim yengemi buldu. Gece'nin geleceğimizden haberi vardı, lakin temelli kalıcağımızı bilmiyordu.Bizde İsra ile sürpriz olsun diye söylememiş ve evdekileri de söylemesinler diye tembihlemiştik.
"Biraz önce konuştuk.Dersi erken bitecekti normalde ama hocası bir hafta önceki derse gelmediği için dersi uzatmaya karar vermiş "Anlayışla başımız salladık.Gece tıp fakültesi son sınıf öğrencisiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SANRI
ChickLitSanatçının çaldığı o eşsiz besteydik.Bazense bir annenin acı dolu çığlıkları, ama çoğu zaman uçurumun dibindeki o çaresiz çocuklardık . Hiç birimiz anlayamıyorduk,kader hep mi acımasızdı, yoksa bu acımasızlık sadece bize miydi? Vazgeçtik zamanla...