Here We Go

843 51 3
                                    

Yanındaki sürücü koltuğunda oturan babasına görüşürüz dedikten sonra arabadan indi Jisung. Diğer öğrenciler yanından geçip okulun bahçesine girerken terlemiş ellerini pantolununa sildi gergince. Serin sonbahar havasını içine çekti sanki ciğerlerindeki ona yetmiyormuş gibi. Babasının arabası yoluna doğru ilerlerken okulun bahçesine bir adım attı o da. Bir yandan da kendine göğsündeki ağrının gerçek olmadığını telkin edip duruyordu. Arkadaşlarını gördüğünde geçecekti tüm gerginliği zaten.

Büyük okul bahçesinde gözlerini dolaştırdı Jisung. Aradığı arkadaşları mıydı yoksa gerginliğini fark edip de ona yargılayıcı bakışlar atan birisi mi emin değildi o da.

Okulun bahçesinin kenarlarına sıralanmış büyük meşe ağaçlarından birisinin gölgesinde gülüşürken gördü arkadaşlarını ve o yöne çevirdi yolunu. Çoktan bir araya gelmiş arkadaşlarının yanına yaklaştıkça terler döküldü sırtından, çembere en son giren kişi olduğu için de kendine lanet okuyordu içinden. Daha erken kalkıp okula önceden gelebilir, arkadaşlarıyla oluşturduğu çembere son katılan kişi olmayabilirdi. Bir yanı onu geç kaldığı için paylarken diğer yanı da arkadaşlarının yanına giderken bile gerildiği için paylıyordu onu.

Jisung'un onlara doğru geldiğini fark eden arkadaşı ona el sallayıp günaydın, diye seslendi. Arkadaşlarının oluşturduğu çembere vardığında günaydın diye karşılık verdi Jisung da herkese.

"Biraz daha geç kalsaydın bugün gelmeyeceğini düşünecektim."

"Evet, hergün okula ilk gelen kişi olan Jisung'un bu kadar geç kalacağını asla düşünmezdim."

Hyunjin ve Changbin, Jisung ile eğlenirken arkadaşının gerildiğini fark eden Chan "Çocuğun üstüne gitmesenize," diye tersledi onları.

O sırada arkadaşlarının çantalarının sırtlarında olmadığını fark eden Jisung, "Sınıflar açıklanmış mı?" diye sordu bir yandan da konuyu üstünden çekmek isteyerek.

"Evet. Bu yıl dördümüz de aynı sınıftayız. Hadi gidelim sen de eşyalarını bırak," diyerek yanıtladı onu Chan.

Üç yakın arkadaşı ile de aynı sınıfta olduğu için şanslı hissetmişti Jisung. Lisenin ilk yılından beri dördü çok yakın arkadaşlardı ama hiçbiri birlikte aynı sınıfta olamamıştı hiç. İlk yıl, Jisung ve Chan aynı sınıftaydı. O zamanlar sosyal fobisi bu kadar fazla değildi Jisung'un, hayat pek çok açıdan daha kolaydı; sınıfta söz hakkı almak, arkadaş edinmek ve tanımadığı insanlarla konuşmak...

Chan ve Hyunjin ise ortaokuldan arkadaştı ve Changbin'i de diğer ikisiyle Hyunjin tanıştırmıştı. Aslında ilk yıl Changbin ve Hyunjin aynı sınıfta bile değildi, kantinde son kalan çikolatalı gofret için kavga ederken tanışmışlardı ve kantin görevlisi abla, uğruna kavga ettikleri çikolatalı gofreti onlar birbiriyle tartışmakla meşgulken başkasına satınca yaşadıkları ortak hayal kırıklığı onları yakınlaştırmıştı.

Lisenin ikinci yılındaysa Jisung ve Hyunjin bir sınıfta, Chan ve Changbin diğer sınıftaydı. O yaz ödü kopmuştu oysaki Jisung'un arkadaşlarından birisiyle aynı sınıfta olamaz da onlar kendisini unutur diye. Oysaki arkadaşlarının böyle bir şey yapmayacağını da çok iyi biliyordu Jisung.

İkinci yıllarında aralarındaki arkadaşlık bağı daha da güçlenmişti. Üçüncü yıllarındaysa Jisung, yavaşça çevresindeki herkesten uzaklaşmıştı bu üç arkadaşı dışında. Üçüncü yıl da Chan ve ikinci sınıftan birkaç arkadaşıyla aynı sınıftaydı. Chan, Jisung'un diğer arkadaşlarıyla ne kadar eğlendiğini biliyordu ve üçüncü sınıfta onlarla arasına mesafe koymasına anlam verememişti bir türlü. Ancak Jisung'un sosyal fobisi olduğunu lisenin ilk yılından beri biliyordu ve durumunun her yıl bir öncekinden daha kötüye gittiğini de fark ediyordu. Bu yüzden bu konuda bir şey demek istememişti.

rocketeer | minsung ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin