1.8

482 65 11
                                    

Duyduğum bağrışma sesleri ile kaşlarımı çatarak bahçeye çıkmadan tam önceki koridora ilerledim.

"Hayır!" Koridorun ucunda durup tartışan Cedric ve Harry'e baktım. Yanlarında da Hermione onlara bakıyordu.

Zaten bir tek onların kavgası eksikti.

Biraz daha dikkatli dinledikten sonra "Ondan hoşlandığımı bile bile onunla çıktın!" Harry konuşurken Cedric omuz silkip "Beni seviyormuş demek ki, seni değil." Dedi. Hermione "Saçmalamayı kesin!" Diye bağırdı.

Fazla ses çıkarmadan yanlarına ilerledim. Üçünün de bakışı beni bulduktan sonra "Ne oluyor?" Dedim. Hermione gözlerini devirip "İkisi de aynı kızdan hoşlanıyor." Yutkunup ikisine bakınmaya başladım.

"Cho'dan yani," Dedim. Omuz silkerek "E iyi güzel de, Hogwarts'ta kız kalmadı da ikiniz de Chang'e mi aşık oldunuz?"

Hermione kafasını eğmiş gülerken Harry'e dönüp "Ginny'nin hala senin için daha iyi bir seçenek olduğunu düşünüyorum." Dedim. Harry bir bana bir Cedric'e bakarken gülümsedim ve başlamak üzere olan Muggle Bilimleri sınıfına ilerlemeye başladım.

***

"Bu akşam eşyalarını toplayıp gel, fazla vakit kaldığını düşünmüyorum." Mektubun son cümlesini de okuyup çekmeceme koydum, tam kapatacakken gözüme çarpan kutu ile duraksayıp elimi uzattım.

Üzeri az bir şey tozlanmıştı, elimi kutunun üzerinde gezdirip kapağını açtım.

Kenarında minik bir kağıt not ile "Yanımda olduğun için." yazıyordu. Tam ortada ise altın renkte, ucundaki minik kalp ile çok güzel bir kolye duruyordu.

Kaşlarımı çatıp kolyeyi yerinden kaldırdım. Çok güzeldi, kağıt nota daha dikkatli baktığımda herhangi bir isim yazmıyordu.

Hermione veya Ginny'nin göndermiş olabileceğini düşünerek kolyeyi boynuma taktım. Eğer takmadığımı görürlerse doğal olarak trip atarlardı çünkü. Gerçi kutu daha önceden konulmuş gibi gözüküyordu ama kimin verdiğini bir şekilde öğrenecektim.

Oturduğum yataktan biraz zorlanarak kalktım. Uyuşmuş bacaklarım yüzünden zor yürüsem de bir kaç saniye içerisinde o lanet karıncalanma hissi gitmişti. Bacaklarımı hafifçe sallayıp askılıktaki montumu üstüme geçirdim.

Ayakkabılarımı da giyip kapıyı açtıktan sonra kapatıp koridorlarda ilerlemeye başladım.

Ortak salonda Susan'ın şöminenin önünde oturduğunu görünce yanına geçip oturdum.

"Korktum," Dedi. "Sanırım bu durumda korkutan ben oluyorum." Gülerek kafasını salladı. Önüne döndüğünde gülüşü yine soldu ve iç çekti.

"Neyin var senin?" Kafasını hafifçe iki yana salladı. "Hiç bir şey." Kaşlarımı çatıp "İyi bir yalancı değilsin Susan." Dedim.

"Ernie ile tartıştık." Omuz silkti, "Son günlerde çok durgun davranıyordu. Ona ne olduğunu sorunca da bana patladı, tartıştık işte." Elimi omzuna koydum, "Gereğinden fazla ilgi gösterdiğin herkeste aynı sonucu yaşarsın, Susan."

Biraz daha konuştuktan sonra arkamızdan duyduğumuz adım sesleri ile arkamızı döndük.

Cedric, Cho'nun omzuna kolunu atmış; yanımıza geliyordu.

Beni fark etmesi ile duraksadı. Ayağa kalkıp Susan'a "Odada görüşürüz," Dedikten sonra Cedric'in yüzüne bile bakmadan yanından geçip ortak salondan çıktım.

Adımlarımı bahçeye doğru atarken boş koridorda hızlı bir şekilde yürüyordum.

Cedric gelip beni durduk yere öpüp ona karşı hislerim olup olmadığını sorgulamama sebep olmuştu. Bir yandan annemle uğraşırken neden gelip beni öpüp, sonra da sevgilisi ile aptal gibi barışırdı ki?

𝐉𝐔𝐒𝐓 𝐅𝐑𝐈𝐄𝐍𝐃𝐒, cedric diggoryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin