catorce ¹⁴

1K 110 98
                                    

Akan suyu izliyordum. Kumun içinde bir yüz gördüm. Ama ona ellerimi uzattığım zaman gözden kayboldu. Yüzünde buruk bir tebessüm taşıyordu. Benim yansımamı...

Henüz yedi yaşındayken, evimin yolunun üstündeki ağaca tırmanıyordum. Bir gün orada yer edinen cennetten bir parça gördüm.Bekliyordu, sabırsızca, benim için...güzelliği benim ona aşık olmamı bekliyordu.

Her güzelliğin sonunda hüzün vardı ve ben uzaklara koşuyordum. Ama o beni yakaladı ve ondan gidemedim.Bir gün onun büyülü dünyasından kaçıp gidebilecek miydim? Bilmiyordum. Onunla yağmurun altında dans ediyorken yaşadığımı hissettim ve şikayet edemem. Onunla vakit geçirmeye aşıktım. Ama şimdi o karşımda telefonda sevgilisiyle konuşurken eve gitmek istiyordum. Benim ait olduğum; yalnızlık dolu evime.

Daha fazla dayanamıyordum. İkimizin mutlu olduğu, benim hayallerimin gerçekleştiği bir tablonun içinde yaşıyordum ve bir anlığına burada olduğunu düşündüm. Tüm gerçekliğiyle benim olduğunu düşündüm. Üstelik, bu doğru değildi ve tüm bu süre boyunca yalan söylüyordum. Kendime yalan söylüyordum, onun bir gün Jungkook'a baktığı gibi bana bakmasını diliyordum. İçimde uzak bir yerde duran rafıma üzüntü dolu hayallerime yenisini ekleyip ayağa kalktım.

"Taehyung ben duşa giriyorum." Başını bana sallayıp eliyle tamam işareti yaparak konuşmasına geri döndü. Soğuk su ve sıcak su arasında gidip gelirken kendime gelmek için soğuk suyu açıp altına girdim.

Bir gün beni seveceğini düşünmek saçmalıktı.

Vücudum soğuğa karşı titrerken dudaklarımın arasında bir hıçkırık kaçmıştı. Hayır. Şu an bu olmamalıydı. Bir hıçkırık daha istem dışı çıkarken elimle ağzımı kapatmıştım. Ağlamamalıydım. Ağlama krizini burada yaşamamalıydım. Gücüm tükenmiş duş kabinin küçük alanında yere çökerek sırtımı duvara yasladım. Hıçkırıklarıma engel olamıyordum, her seferinde daha fazla artıyordu. Kapının tıklatılması ile yerimde telaşla sıçramıştım.

"Jimin, iyi misin?" Daha çok ağlamaya başladığımda kapıya daha sert vurmuştu. "Jimin! Korkuyorum, gireceğim içeri."

Kapının kitli olması için içimden dua ederken kapı açılmıştı. Lanet olsun kitlememişim.

Kapının eşiğindeki bedeni dikkatle beni süzmüş sonrasında yanıma gelmişti. Kollarını etrafıma sararken söylenmeyi unutmuyordu.

"Buz gibi suyun altında ne yaptığını sanıyorsun? Benden bir şeyleri gizlemenden ve böyle ağlamandan nefret ediyorum."

Suyu kapatıp bedenimi banyodan çıkartıp havluyu etrafıma sardığında odaya geçmiştik. Islak olan her yerimi kurutmaya çalışır gibi aceleciydi.

"Üzerini değiştirelim. Bünyen çok zayıf hasta olacaksın." Daha çok ağladığımda sinirle konuşmuştu. "Jimin ağlama! Lanet olsun ağlama. Ne yapacağımı bilmiyorum. Lütfen ağlama."

"Özür dilerim."

"Özür dileme hadi üzerini değiştirelim."

"Ben kendim giyinirim." Eşyalarımı elime tutuşturup arkasını dönüp oturmuştu. Hızlıca üzerimi giyinip yatakta yanına oturmuştum. İçimi çekerken bana dönmüştü.

"Hadi bana ne olduğunu söyle. Seni bu kadar üzen şey ne?" Söyleyemezdim ki, canımı bu kadar acıtan şeyin o olduğunu söyleyemezdim.

"Söyleyemem Taehyung."

"Neden?"

"Olmaz işte." Sıkıntıyla eliyle saçını tararken sakin olmaya çalışıyordu.

"Jimin biz seninle yıllardır arkadaşız ve aramızda saklı hiçbir şey olmadı. Tüm sorunlarımızı birlikte hallederiz. Sana yardım edemiyorum ve bu çok kötü hissettiriyor."

"Taehyung," diye fısıldamam ile umutla bakışları beni bulmuştu. "Yapamam, söyleyemem. Lütfen sorma, lütfen söyleyemem."

"Neden söyleyemezsin? Anlamıyorum gerçekten bu kadar bilemeyeceğim ne olabilir?"

"Eğer öğrenirsen her şey bitecek. Anlıyor musun, öğrenirsen her şey bitecek. Ben biteceğim, biz biteceğiz, dostluğumuz bitecek." Dumura uğrayan yüzü anlamazca yüzümde geziniyordu. Susmalıydım, hemen tam şu an sesimi kesmeliydim.

"Bu ne demek oluyor?"

"Jungkook'u seviyor musun?"

"Evet ama bunun konumuzla ilgisi ne?"

"Onu gerçekten ama gerçekten seviyor musun? Aşık mısın ona?" Duyacağım cevaptan korkarcasına kaçırmıştım gözlerimi.

"Jimin bunu neden soruyorsun? Anlamıyorum."

"Sana ona aşık mısın dedim!" Aniden yükselişim ile şaşkın bakışlarına bende aynı şekilde karşılık veriyordum. Kendimde değildim. Kendimi kaybetmiştim.

"Evet, onu seviyorum ve ona aşığım. Duymak istediğin buysa evet öyle." Kalbime saplanan acı ile yüzümü buruşturmuştum. Duyduğumda bu kadar acı vereceğini bilseydim o banyoda konuşmamak için dilimi keserdim.

"Özür dilerim Taehyung, çok özür dilerim."

"Neden özür diliyorsun ki-"

Yasak elmanın tadına bakmıştım. Beni mahvedecek olan o iki kırmızı et parçasına dokunmuştu dudaklarım. Ateşe değmişçesine yanıyordum, kavruluyordum. Ateşimi azaltmak için yanaklarımdan süzelen yaşlar dudaklarımızın arasına karışırken daha çok harlanıyordum. Kendi ölümümü kendim gerçekleştirmiştim. Hem onu hem kendimi mahvetmiştim.

Şiddetle başlayan hazlar, şiddetle son bulurlar. Ölümleri olur zaferleri , öpüşürken yok olan ateşle barut gibi...

Yok etmiştim bizi, bir daha var olmamak üzere.

:
:
Ne ara 14. Bölüme geldik bilmiyorum, bölüm notum olmayacak. Son bölüme olan ilgisizlik üzmüş olabilir:(
Kimse bölüm de sormadı

#126 vmin
:
:

#126 vmin::

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
sweet night | vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin