﹝texting+düzyazı﹞
Park Jimin en yakın arkadaşı Kim Taehyung'a karşı arkadaşlık duygusunun yanında aşk tohumlarını büyütmeye başlar. Ama ona açılamadan, Taehyung bir gece gelip ona aşık olduğunu ve bu kişinin Jeon Jeongguk olduğunu söyler.
Jimin bu...
Selam, güzel sabırlı hâlâ burada olan ve yeni gelen tatlı okuyucularım🥺💜Biraz uzun bir bölüm oldu, özlemle sarılarak yazdığım için sanırım. Çok özledim inanın çok fazla...
Bu bölümde sevgi pıtırcığı vmin ve aşkları ihanete uğramış yoonkook okuyacağız. Bir konuda yazıp yazmamak konusunda çok kararsız kaldım ama kısacık yazayım dedim yine de. Bu bölüm yoonkook sex, drugs, etc. gibi bir şey oldu. Vmin ikilisi için ise disfruto diyebiliriz. Umarıım beğenirsiniz😭💗
Lütfen bol bol yapın çok özledim yorumlarınızı🙏🏻💗
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Son birkaç ay zorlu geçmişti, hem kendim için hem de önüne yıldızları sermemi isteyen güzel Ay'ım için. Aşkın soğuk rüzgarlarına kapılıp kendimizden ayrı düşüp başka fırtınalara direnmeye çalışmıştık. Ben kendimce yaralar almazken, derin yaralar işlenmişti onun güzel tenine. Bazı izlerin sebebi olmak utandırıyordu beni. Ama Tanrı şahidim olsun ki; teninde yuva yapan yaraları öpücüklerimle iyileştirip yerine çiçek bahçeleri döşeyeceğim.
Jimin'i oyalaması için Hoseok'u ikna etmiş, onu gezintiye çıkarmasını söylemiştim. Onlar şu an alışveriş merkezlerini gezerken ben ise ikimize ait olan evimizi güzel aşkım için süslüyordum. Aramıza karlı dağların girdiği zamanda armağan verememiştim ona, güzel sözler bahşedip papatyalar yetiştirdiği gözlerinden bakışlar çalamamıştım. Ama hiçbir şey için geç değildi. O yanımdaydı, geç kalmış anları yaşamak için çokça vaktimiz vardı.
Masaya yerleştirdiğim son tabağa da baktıktan sonra aniden çalan zil ile yerimde sıçramıştım. Gözlerim kolumdaki saate dönerken zamanın ne kadar çabuk geçtiğinden habersizdim. Kapıyı açmadan önce cebimden çıkarttığım kibrit ile mumları yakıp kutuyu bir köşeye attım. Bu süreçte kapının arkasından homurdanan tatlı sesler duymaya başlamıştım bile. Kapıyı açtığımda dudaklarını öne büzmüş bir şekilde bakan Jimin elindeki poşetleri yere atıp kollarını boynuma doladı.
"Jimin, iyi misin? Bir şey mi oldu güzelim?"
"Taehyung ben evden yokken gittin sandım." Kollarımı beline sarıp onu içer doğru çektim.
