🪐 ALTINCI BÖLÜM

84 2 0
                                    

🔥Herkese uzun bir aradan sonra merhaba... Ben artık saymayı bıraktım ama uzun bir zaman geçtiğini biliyorum. Her neyse, bundan sonra oldukça düzenli olmaya gayret edeceğim.

🔥İkinci kitapta altıncı bölüme geldik, kafadaki çoğu soru işaretleri gitse de, hala daha birkaç yere değinmedim. İlerleyen bölümler için kafamda çok güzel olay örgüleri var, yazmak için sabırsızlandığım. On birinci ve on ikinci bölüme kadar tüm her şeyi netliğe kavuşturup sonrasında bol bol aksiyon okutmak istiyorum. Umarım hepsi kafamdakine uygun olur.

🔥Şimdi gelelim bölüme... Yazarken ağladığım, hatta bu yüzden yazmaktan nefret ettiğim bir bölüm oldu. Çünkü ben kaldıramadım, 27 yaşındaki Azat Hanzade içimde bir yerlerde toparlanmaya çalışıyor. Azat'ın kardeşlerini korumak için yapmayacağı şey olmadığını artık anlamış olduk. Şimdiden okurken herkese başarılar. Umarım siz benden daha çabuk sürede toparlanırsınız.

🔥Bölüm şarkımız yok, çünkü en son bölümü yazarken Müslüm Gürses, Ahmet Kaya, Azer Bülbül üçlüsü ile direnmeye çalışıyordum... Bölümle ilgili merak ettiklerinizi, aklınızda kalanları ya da eleştirilerinizi bu satıra yazabilirsiniz.

🔥Kitap teyzem ve Lethe için yazılmaktadır. Herkese iyi okumalar 💫

Geçmiş / Yazar Anlatımı

Üşüyen bedenine kollarını sardı Atlas. Ayakları uyuşmuştu artık, ayakta duramıyordu. Kendisini yere bırakmıştı ama böyle daha çok üşüyordu. Her türlü donuyordu, bedeni bu kadar soğuğu kaldıramıyordu. Kafasını çevirip yanındaki bedene baktı, Azat'tı. En yakını, ağabeyi olarak, babası olarak saydığı çocukta yanındaydı. Atlas belli etmemeye çalıştığını anlamıştı ama görüyordu, Azat'ta en az onun kadar üşüyordu.

İki çocukta, öğrendikleri gerçek yüzünden bu haldeydi. İki çocukta, gerçeklerin cezasını çekiyordu. Kız kardeşlerini, azap çektiği hayattan kurtarmak istemişlerdi. Gerçeklerin peşine Ranya için düşmüşlerdi, bir şeyler yapıp onu o azabın içinden kurtarmak istemişlerdi ama olmamıştı. Gerçekleri öğrenmişlerdi ama Ranya'ya söyleyemeden buraya hapsedilmişlerdi. Öfkelerine yenik düşmüşlerdi.

Ranya'ya, Mehmet ve Nil'in öz kızı olmadığını söylemek için çıkmışlardı yola ama öfkeleri onları başka bir amaca itmişti ve Ranya'ya anlatamadan öfkenin getirdiği bedelle buraya hapsolmuşlardı.

Azat kafasını Atlas'a çevirdi. Çocuğun dişlerinin birbirine çarpma sesini duyuyordu. Üzerinde çok ince bir tişört vardı Atlas'ın. O an Azat kendi vücudunu ateş basmışçasına kalın kışlık tişörtünü çıkarttı üzerinden, zorla Atlas'a giydirdi. Atlas zorluk çıkartsa da, kuvveti Azat'ı engellemeye yetmemişti.

''Azat sen üşüyeceksin, al üzerimden ne olursun.''

Azat dişlerini sıkıp tebessüm etti. Atlas almayacağını bile bile yine de söylemişti. Azat alnını Atlas'ın alnına yasladı.

''Ben iyiyim, beni düşünme oğlum sen.''

Atlas minnetle bakıyordu Azat'a. Ama hepsinden öte, böyle bir ağabeye sahip olduğu için içi acıyordu. Kendini düşünmeyip onu düşündüğü için mahvoluyordu. Azat Atlas'ın dağılmış saçlarını düzeltip son bir kez daha gülümsedi.

''Azat çıkmak istiyorum, çok soğuk.''

Atlas'ın mavi gözlerinin yaşla dolmasıyla, Azat yutkundu. Gözlerini kapattı. Çünkü biraz daha baksa, o da kendini tutamayacak, ağlamaya başlayacaktı. Gözlerini açıp derin bir nefes aldı. Kendisi burada ölse bile, Atlas'ı buradan çıkartacaktı, ne pahasına olursa olsun.

ROYEM -LEZA ÇUKURU- 🕸Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin