SEKİZİNCİ BÖLÜM

32 0 0
                                    

☄️ Tekrardan selamlar herkese! Çok uzun bir aradan sonra, uzun git geller sonucu yayımladığım bir bölüm oldu. Çok kez silmek istediğim, tekrar yazarım dediğim bu kitap, aslında sildiğimde bütünlüğünü, özgünlüğünü kaybedecekti, bu yüzden yapamadım. Tek nedeni bu da değildi, her silmek istediğimde, yapamayacağımı düşündüğümde, sanki bir işaretmişcesine kitabı okuma listesine ekleyen okuyucular çıktı karşıma... İnanılmaz bir işaretti benim için.

☄️ Royem'in son kitabında, son düzlüğündeyim, önümde belki on belki de on beş bölüm kaldı ve bunu yapmak istediğime karar verdim. Royem benim ilk kitabımdı, içerisinde koca koca acılar biriktirdiğim, her acının sonunda bir mutluluğun çıkacağına inandığım kitabımdı. Yarım bırakmak istemedim, Ranya'nın yaşamaya tutunduğu kadar, Azat'ın asla pes etmeyişi gibi ben de çabalamak istedim. Bu yüzden kaldığım yerden, istediğim şekilde devam ediyorum.

☄️ Bölümleri olabildiğince hızlı yazmaya, bu yolda oldukça güzel ilerlemeye çalışacağım. En azından kafamdakilere bunu borçluyum. Her neyse, eski olan, yeni başlamış olan herkese tekrardan selam, artık yeni bölümle baş başa kalma zamanı.

☄️Bana ulaşmak, soru sormak için, ya da merak edenler için, melisa.ulusoy1 sosyal medya hesabımda aktifim, beklerim.

☄️Keyifli okumalar, okurken dinlediğiniz, tam bu bölüme uyuyor dediğiniz şarkıları bu satıra ekleyebilir, hepimizin zihnine ışık olmalarını sağlayabilirsiniz, şimdiden teşekkürler.

🕷

Ranya Katre.

  Doğardık, büyürdük ve ölürdük. Bu üç yol arasında, yaşamımızı şekillendiren çocukluğumuz olurdu. Büyüme şeklimiz olurdu. Ben koca bir sevgisizlik ile büyümüş, yaşama tutunmaya çalışmıştım. Bu yüzden bir çocuk olmak ne demek bilmiyordum.

Şimdiye kadar.

Bir çocuk nasıl olur Arden ile öğrenmiştim. Bir çocuk nasıl tüm yaraları hiç varolmamış gibi sarar, bunu Arden'den öğrenmiştim. Çünkü çocukların saflığı, kalbi, bu dünyadaki tüm kötülüğü yok edebilecek kadar güçlüydü. Farkında değillerdi belki ama gülümsemeleri bile en büyük yarayı kapatabilirdi.

Çünkü çocuklar, safi iyilikten oluşuyordu benim gözümde. Bir çocuktan iyiliği ancak ona verecek olan alırdı, ailesi alabilirdi. Benim içimdeki iyiliği ailem sandığım insan alırken, hiç tanımadığım bir çocuk bana geri vermişti.

Arden herkese yaşamı geri vermişti. Değişmeyi öğretmişti. Azat ağabeyim evin içerisinde daha sessiz konuşuyordu, Atlas patavatsızlığını Arden için törpülemeye çalışıyordu, Tuğrul yemek seçmemeye başlamıştı, Ezel Arden'in sürekli onu taklit ettiğini bildiğinden, ona faydalı olacak oyunlarla, kitaplarla ilgileniyor onun dikkatini çekiyordu. İz kişisel gelişimi için ufak tefek sorumluluklar veriyor ve ardından bir anne gibi onunla gurur duyuyordu.

O bize bir aile olmayı öğretmişti. Herkes onun hayatı için çabalarken, farkında olmadan kendi yaralarını sarıyordu.

''Sevgili sevgilim,'' duyduğum ses ile elimdeki kalemi bırakıp kafamı çizim kağıdından kaldırmıştım. Ses, huzurun sesiydi.

''Sevgilin sana kurban olsun desem çok mu kıro olur?''

Sırıtıp söylediğim şeyle birlikte o da gülümsemişti. Gülüşünü görmeyi seviyordum. Belki de bu hayatta görmeyi sevdiğim nadir şeylerden birisiydi onun gülüşü.

''Biraz garip oldu. Hem, sen bana değil ben sana kurban olayım.''

Yaslandığı kirişten doğrulup arkama doğru geçmiş, üzerime doğru eğilerek bana sarılmıştı. Kokusu ciğerlerime dolduğunda gözlerimi kapattım. Saatlerdir çizim yapmaktan dolayı omuriliğini hissetmeyen ben değilmişim gibi enerji dolmuştum.

ROYEM -LEZA ÇUKURU- 🕸Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin