Fakat bu anda, verdiği sözlerin üçünden de hiç düşünmeden geri adım attı, sözünü tamamen aklından çıkarıp dilinden o geceye inat 'Af..ettim' kelimesi çıktı.....
Koşar adımlarla sokağı geçip başka sokağa girdi, öylesine hızlıydı ki önünde çıkan genç bir adama sertçe çarptı. Adamın kaşları çatıldı, kolundan sertçe tuttu.
"Önüne bak!" diye uyarıda bulundu, onun yaşlarında fakat daha cılız yapıda biriydi. Savaş kolunu geriye çekmeye çalıştı, genç adam bırakmamak da direndi. Yumruk yaptığı elini yüzüne geçirdi, Savaş sarsılarak yere düştü. Burnundan kanlar damladığını hissetti, elinin tersiyle silip ayağa kalktı.
Adamın önüne dikilip yumruğunu aynı şekilde sertçe yüzüne geçirdi, yere düştüğünden emin olduktan sonra arkasını dönüp hızlı adımlarla uzaklaştı fakat yumruğun bedelinin ağır olacağını hiç düşünemedi.
...
Dairesinin önünde durdu genç kız, elini çantasının içinde gezdirdi, defalarca anahtars temas eden parmaklarını hissedemiyordu. Ayakta durmak bile oldukça zordu, yavaşça yere çöktü. Hızlı olmaya gayret ederek çantayı hızla ters çevirip içindeki her şeyi yere döktü.
Gözleri sadece anahtara yoğunlaştı, titreyen elleriyle alıp kapıyı açtı. Yerdeki eşyaları gelişigüzel çantaya yerleştirip eve girdi. Kapıyı geriden örttüğü gibi ufak salonda bulunan ufak koltuğa oturdu.
Önünde yanyana iki ayrı kapı vardı, ikisi de sonuna kadar açıktı. Gözleri arkadaşınkine kaydı, daha şimdiden yokluğunu en derinden hissediyordu. Gözleri dolu doluydu, tam bu anda onu rahatlatacak, kafasını dağıtmasına yardımcı olacak birine ihtiyaç duyuyordu.
Telefonunu çıkardı, 'Ayla' ismini buldu, arayıp aramamak arasında ufak bir kararsızlık yaşayıp vazgeçti. Uzun zaman sonra ailesine kavuşmuştu, rahatsızlık vereceğini düşündü. Yurt dışına gitmeden önce onlarla biraz zaman geçirecekti.
Rüya'nın ismini açtı, anında aramaktan vazgeçti. Sorumlulukları vardı, karnında minik bir can taşıdığı gibi bir de ilgilenmesi gereken küçük bir çocuk ve kocası vardı.
Derin bir nefes verip ayağa kalktı, tıpkı önceden olduğu gibi kimseye umut bağlamadan çaresine bakmalıydı. Bu durum 3 yıldır kaderiydi.
Yalnızlığa mahkum olmak, bir adamı ailesine tercih etmenin cezasıydı.
Banyoya yürüdü, önce rahatlatıcı bir duş almalı, sonra ekmek arası bir şeyler hazırlayıp yemeliydi. Akşamın geri kalanında ne yapacağı hakkında da hiçbir fikri yoktu. Zaman geçirmek adına bir uğraş bulma gayretine girecekti.
....
Günün erken vakitleriydi, Eva işe gitmek için erkenden uyanmıştı. Gece doğru düzgün kırpamadığı gözleri uykusuzlukla savaşıyordu. Bunca zamandan sonra yalnız olduğu bir evin içerisinde uyku bile onu bir başına bırakmıştı.
Önce film izlemek istemiş, sadece birkaç dakika sonra geri kapatmıştı. Kitap okumaya çalışmış, odaklanamayıp bırakmıştı. Bir süre telefonuyla zaman geçirmeye gayret etmiş, rehberde dolanırken de kalbi de zihni de sadece kardeşlerinin ismine takılmıştı. Ayrı kaldığı bunca zamanda yüzlerini göremediği gibi seslerini de hiç duymamıştı. Defalarca aramak, bir defa bile olsa duymak istese de ters bir tepkiden endişe duyup vazgeçmişti.
Ayakta kalma sebebi, ona özlem duyduklarına dair kalbinde beslediği ufak umuttu. Hayal kırıklığı yaşamak, gücünü de gayretini de elinden alacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
'NEDAMET' -Bir Pişmanlık Hikayesi (Bitti)
Romance"Hangimiz daha pişman? Senin için ailesini terk eden ben mi? Ailesi için beni terk eden sen mi?" .... "Senden de, senin için ailesinden vazgeçen kendimden de nefret ediyorum!" ... "Seni asla affetmeyeceğim!" Dedi genç kız yüzündeki acı bir hay...