" Bir an için anlatmayı kesip, neden bahsettiğimi anlamaya çalışan yüz ifadesine baktım. kendimi tutamayıp kahkaha atmaya başladım. öyle şidetli gülüyordumki soluğum kesilmişti.
" Ahaha özür dilerim sadece yaptığım ucuz edebiyat bir an için içler acısı durumu daha da zavallıca yaptı. "
" En son trendeydin, trende Hogwartsa gidişini anlatıyordun " bunu pek inanarak söylememişti.
her şeyin üstünden 2 yıl geçmişti. her şeyi bırakıp kaçmamın üzerinden 2 yıl geçmişti. Yeni(!) komşum beni yemeğe davet etmişti. o kadar bunalmıştımki evimdeki duvarlardan, cazip gelmişti bu yemek teklifi. Psikoloji diplomasını görünce " demek beni seansa davet ediyormuş" diye dalga geçmiştim.
Bi kaç kadan içmiş, yemek yemiştik. Bana kim olduğumu sormuştum sonra bi anda kendimi anlatırken bulmuştum. nereye kadar anlatacaktım ya da o ne kadarına inanacaktı bilmiyordum sadece anlatmak istiyordum." sonra? " hala devam etmemiştim.
" sonra tren kaza yaptı herkes öldü " dedim buz gibi bir ifadeyle hala şaşkın şaşkın bakıyordu.
" dalga geçiyorum " dedim sırıtarak.
" Sen iyi misin ? "
" Sarhoş olduğum için saçmaladığımı düşünüyorsun değil mi ? " dedim elimi boşalan kadehin çevresinde gezdirirken
" İnanması kolay şeyler söylemiyorsun " dedi durup yere baktıktan sonra.
"Birincisi" kadehi önümdeki masaya bırakıp. " kolay kolay sarhoş olup kendimi kaybetmem. " Daha sonra ayağa kalktım. benimle gelemesini söyleyip evden çıktım. karşı daireye yani benim evime gittim. o da içeri girince kapıyı kapattım.
" Asamı bulup geliyorum, sen istediğin gibi takıl" dedim ve yatak odası olarak kullandığım odaya gittim. evin diğer her yeri gibi burasıda korkunç bir haldeydi.
Kıyafet yığınlarının altına, dolaplara, yatağın altına baktım ama asam yoktu. sıkıntıyla odadan çıkıp mutfağa gidip, boş dolapları açıp asamı aradım ama bulamadım.
belki assız büyü yapıp asamı bulabilirdim. O kadar uzun süre büyü yapmadığım için bunun çok zor olacağını biliyordum. yine kendimi toplayıp denicektim kaybedecek bir şeyim yoktu sonuçta.Ne kadar denesemde olmamıştı. Onun karşısında yalancı konumu düşecektim kötü olan kısım bu değildi asıl kötüsü ASAMI kaybetmemdi. Her ne kadar kullanmasamda varlığı bana güven veriyordu. Mutfaktaki balkano çıkıp derin derin nefes aldım. birikmiş yaprak yığınlarını hırsla tekmeledim. bir dal parçasına basıp düşünce küfrettim. eğilip dal parçasını aldım hırsla fırlatacakken asamı fırlatmak üzere olduğumu gördüm. çatlamıştı çok yıpranmıştı ama oydu asam.
" İyi misin ? sesini duydum. " diye seslendi
" İyim düştüm sadece, bak asamıda buldum " deyip asamı salladım.
Gülümsedi. Değişmemişti. Gülümsemesi onca yıla rağmen hala bıraktığım gibiydi. Yutkundum ve önümdeki yaprak yığınına baktım.
" Aklapakla " dedim sessizce, yapraklar ufak bir pop sesiyle kayboldu ve yerini temiz bir zemine bıraktı.
Onüme bakmaya devam ettim. Nasıl bir tepki vereceğini bilmiyordum. Küçük bi ıslık çaldı.
" Şimdi, heycanlı bi hikaye bekleye bilirim sanırım. "
omuz silkip, oturmasını işaret ettim.
" Burda mı anlatmak istiyorsun gerçekten ? "
" Farkeder mi ? "
Başını hayır anlamında sallayıp oturdu. ben de kaldığım yerden edebiyat parçalamaya devam ettim.
☔☔☔☔☔☔☔☔☔☔☔☔☔☔☔☔☔☔
Kayıklarılara kara gölden geçerken büyülenmiştim, karşımda tüm ihtişamıyla Hogwarts vardı ve tepemde binlerce parıl parıl yıldız. Bu anın sonsuza kadar sürmesini diledim, eh 10 dakika için dileğimin kabul olduğunu düşünmüştüm.
Hagrid bizi ortak salonun kapısının önüne getirdi, Mcgonagal eşliğinde büyük salona girdik.
Ve sonra Mcgonal elindeki parşömenden öğrencilerin isimlerini okumaya başladı. Kimsini saniyeler icinde bınasına yolladı kimisinede dakikalarca karar veremedi. Her ögrenci yerleştiginde alkış koptu binasından.
" Potter, James "
James yavaşça tabureye dogru yürüyüp oturdu. Yüzünden ne kadar heycanlı olduğunu okuya biliyordum. Gryffindor'a seçilmeyi ne kadar istediğinide. İstediği oldu ve Mcgonagal şapkayı kafasına yerleştirdikten saniyeler sonra Şapka gryffindor diye bağırdı. Gryffindor masası onu alkışlar coktan gryfindora seçilmiş Sirius'un yanına oturdu. Onların nereye gideceğini biliyordum ama benim hangi binaya gideceğim tamamen bir muammaydı. Çözdüğüm her test farklı şıkmıştı şimdiye kadar. Her ne kadar hangi binaya seçileceğimin önemli olmadığını söyelsemde önemliydi. Sonuçta tanıdığım insanlarala -kitaplardanda olsa- aynı binada olmayı tercih ederdim. Belki de farklı binalarda olmamız daha iyi olurdu. Bir kaç kişi daha çağrıldı sonra adımı duydum.
" POTTER JEAN JULİET "
Yavaşca tabureye doğru yürüyüp oturdum. Nabzımı normele döndürmek için derin derin nefes aldım. Seçmen şapka karakter analizimi yapıyordu. Ama onu duymuyordum. Tek duyduğum şey GRYFFİNDOR diye bağırması oldu. Beni alkışlayan masaya doğru gidip jamesin karşısına oturdum. Yanımda remus vardı. Açıkcası gecenin sonrası en güzel kısımda durmadan yemek yiyor ve konuşuyorduk. Mutluydum. Sonraki gün ilk defa büyü dersi alacaktım. Hogwartstaydım. Her şey fazlasıyla kusursuzdu.
Ayhhh bölüm kısa oldu ve son kontrolleri yapmadım ama şimdi atmazsaö bi daha asla atmam o yüzden BAY
Salak gibi ismi farklı yazmışım sizde hiç uyarmıyorsunuz
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İkiz ( James Potter )
FanfictionTam üç yıl geçmiş her şeyin üstünden. Tam üç yıl. Her şey nasılda ilk günkü gibi ama dalga geçercesine. Nasıl kandırmışlar ama bizi "zaman her şeyin ilacı" derken. Safça inanmışız biz de. Acının her an daha da katlanacağından habersiz. Sadece geçsi...