"...Sanırım bu akşamlık bu kadar yeter, Harry," dedi Dumbledore.
Harry, hala düşünselinde gördüklerinin etkisindeydi. Merope Riddle ın hikayesi onu derinden sarsmıştı. Şaşkındı. Lord Voldemort un neden insani duygular barındırmadığını şimdi kavrayabiliyordu. Annesi, aşk iksiri kullanarak babasını kendine âşık etmiş ve bu iksirin etkisi altındayken Tom Riddle ı dünyaya getirmişti. Kocasını köleleştirmekten pişmanlık duyan Merope, iksirin etkisini ortadan kaldırınca adam her şeyin farkına varmış ve oğlunun varlığını kabul etmeksizin kaçmıştı.
Harry başını salladı ve ayağa kalktı. Fakat odadan çıkmadı.
"Profesör... Voldemort un geçmişi hakkında bütün bunları bilmem önemli mi?"
"Çok önemli." dedi Dumbledore.
"Ve... şu kehanetle alakalı bir yanı var mı?"
"Hepsi kehanetle alakalı."
"Tamam," dedi Harry, biraz kafası karışmış bir şekilde. Kehaneti dinlememişti, geçen sene Dumbledore artık öğrenmesi gerektiğine karar vererek Voldemort ve onun arasında yapıldığı iddia edilen kehaneti anlatmıştı. Geçen sene Arthur Weasley e saldıran yılanının niyeti de buydu, küreyi çalmak. Ilkinde başarılı olamasa da Voldemort, bir şekilde küreyi ele geçirmeyi başarmıştı. Bunu biliyordu.
Kendi gözleriyle görmüştü.
Sirius a işkence yaptığını ona göstererek Harry i bakanlıkta tuzağa düşürmeye çalışmıştı. Harry, kendini o günkü kadar çaresiz hissettiğini hiç hatırlamıyordu. Kimse, hem de hiç kimse bakanlıga gitmesine yardım etmemişti. Yapabildiği tek şey can çekişen Sirius için ağlamaktı.
Ancak Grimmauld a vardığında yaşadığına kendi gözleriyle şahit olmuştu. Sonradan anlaşılmıştı ki hepsi bir tuzaktı.
Harry odadan çıkmak için döndü, ve o şeyi gördüğünde neredeyse kapıya varmıştı. Birçok narin görünümlü gümüş aleti taşıyan ince bacaklı masalardan birinin üzerinde çatlamış kocaman siyah taşlı bir yüzük duruyordu.
" Efendim?" dedi Harry, kocaman açılmış yeşil gözlerini yüzüğe dikti.
" Bunu Profesör Slughorn u ikna etmeye gittiğimizde takmıyor muydunuz?"Dumbledore" Evet." dedi sakince.
" Oldukça benzerini."" Ama onu-" durdu. Dumbledore un yaralı görünen eline baktı. " Bu elinizi yaraladığınız zamana denk geliyor. "
" Galiba."
Harry hemen yanıt vermedi. " Peki ama yüzüğü nereden-"
" Çok geç oldu Harry, bu sıkıcı hikayeyi başka zaman duymalısın." dedi Dumbledore gülümseyerek.
" Başka bir şey yoksa?"" Var." dedi Harry kendini durduramadan. Onu dikkatle izleyen yaşlı adamın mavi gözlerinden bakışlarını kaçırdı. " Beni neden takım kaptanı seçtiniz?"
" Eh, bunun nedeni gayet ortada." dedi Dumbledore. " Yeteneklisin Harry ve bu yeteneğinden diğer takım arkadaşların da yararlanması gerektiğini düşündüm. Yoksa bir sorun mu var?"
Elbette vardı. Hem de dev gibi bir sorun. O, Ginny ya da diger takım kaptanları gibi değildi. Harry i kimse kaideye almazdı. Kafa tutmaya ya da aşağılayıcı sözlere katlanmaya yetecek gücü yoktu. Ne düşündüğünü fark etmiş olacak ki Dumbledore, yaralı eliyle diğerini birbirine kavuşturdu. Sandalyesinde geriye yaslandı.
" Yaşıtlarının başaramayacağı pek çok zorluğun üstesinden geldin Harry. Sen cesur bir çocuksun, bu kanında var. Gerçek düşüncemi öğrenmek ister misin? Evet, yetenekli olduğunu düşünüyorum fakat seni takım kaptanı yapmamdaki asıl sebep kendini özgür bırakmandı... Yaşıtların gibi eğlenmek, sosyalleşmek senin de hakkın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE SLYTHERIN
Fanfiction"Düşersin belki de Slytherin'e sen, Bir başkadır sanki oraya giden, Amaçları için neler yapmazlar Açıklasam bitmez sabaha kadar..." * Ya o herkesin kaderini belirleyen Seçmen Şapka sağ kalan çocuğu farklı bir binaya koysaydı? Bütün bildiklerinizi...