" Hadi, toparlanın millet!"
Sonbahar rüzgarlarını geride kalmış, yerini Aralığın dondurucu soğuğu almıştı. Quidditch sahası karlarla kaplıydı. Bu noelden önce yapacakları son antremandi ve araya bu kadar hafta girmesi onu endişelendiriyordu.
Nedeni ise süpürgeleriyle gökyüzünden sahaya inen altı kişiydi. Bugünkü antremandan hiç ama hiç memnun kalmamıştı. Hepsi birer dağ trolü gibi oynuyordu.
" Dürüst olmam gerekirse böyle oynamaya devam ederseniz gryffindor a karşı hiçbir şansımız yok. Onlar Hufflepuff değil." dedi Harry ciddiyetle. Geçen ay Hufflepuff maçını kolayca almışlardı ve bu takımının rehavete düşmesine sebep olmuştu.
" Dün Gryffindor un Ravenclaw ile nasıl oynadığını gördünüz... Bundan bahsetmek bile istemiyorum, sıralamada bizden yüz puan ilerideler. Neyiniz var sizin? Bireysel olarak fena değilsiniz fakat birbirinizle olan koordinasyonunuz sıfır."
Tutucu Marcus Williams kendini savunurcasına ellerini havaya kaldırdı. " Bana hiç bakma! Tamamen kovalayıcıların suçu. Yapmam gereken tek şey gönderemedikleri quaffleları tutmaktı."
" Kapa çeneni Williams." homurdadı Theo.
" Hayır, hakkı var." oğlana karşı çıktı Harry. " Bunu söylediğime inanamıyorum ama Crabbe ve Goyle siz üçünüzden daha iyi iş çıkardılar. Oyunları sert olsa da en azından bludgerları hedefi buluyor."
Theo ve Daphne, rahatsız bir bakış paylaştılar. Yemedikleri bludger kalmamıştı. Ortalarında duran Blaise, sözlerine pek de alınmış gibi görünmüyordu.
Marcus " Birazdan McGonagall ile cezaya kalacağım, bu benim gidebilecegim anlamına mı geliyor Harry?" umutla sordu.
Harry iç çekti. " Iyi, git. Goyle, Crabbe siz de Marcus ile kaleye dönebilirsiniz. Diğerleri burada kalsın."
Marcus süpügesini kapıp aceleyle soyunma odasına koştu. Arkasından aptal aptal sırıtan Goyle ve Crabbe de onu takip ettikten sonra Harry, nihayet sağında duran sarışın kıza döndü.
"Daphne, çok hızlı uçuyorsun fakat Zabini ve Nott un elinden quaffle ı almayı denemiyorsun bile."
Daphne huysuzca iki oğlana baktı.
" Bu benim hatam değil, Blaise quaffle ı almama izin vermiyor."" Ya ne yapacaktım?" dedi Blaise, gözlerini devirdi. " Sanki karşı takım topu sana altın tepsiyle sunacak."
" Iyi de şu an sadece paslaşıyoruz." dedi Daphne, kaşlarını çattı. " Benimle iş birligi içinde olman gerekiyordu."
" Antreman faydasız, zaten hiçbirini doğru düzgün tutamayacaksın. Çoktan elinden iki tanesini kaçırdın." dedi Blaise umursamazca. " Kabul et Greengrass, o narin kollarla quidditch oynamaya uygun değilsin. Fakat suçlamamak lazım, asıl seni takıma alanda kabahat."
" Daphne yi eleştirmek yerine önce kendine çeki düzen ver Zabini." dedi Harry sertçe. " Senin de harika oynadığın söylenemez. Bu bir takım oyunu. Nott ve Daphne ile daha sık quaffle paslaşmak zorundasın. Hufflepuff maçında yaptığın şeyi unuttuğumu sanma sakın. Maçı almış olsak bile geride olmamızın sebebi sensin. Ravenclaw ve gryffindor un kovalayıcıları bizi sıkıştırmak için türlü stratejiler geliştiriyorlar. Tek başına bir halt edemezsin."
" Ya, demek bu yüzden Weasley ile sürekli dipdibesin." dedi Blaise alayla.
" Taktiklerini öğrenmek için hepsini tek tek ayartıyor musun? Sırada kim var, Chang mi?"Harry o an Blaise in yüzüne sağlam bir yumruk patlatmak isteğiyle dolup taştı fakat kendine sakin olmak zorunda olduğunu hatırlattı. O takım kaptanıydı. " Öyle olsaydı bile seni ilgilendirmez." ardından Nott a döndü. " Fena değilsin fakat sahada pasif kalıyorsun. Ön plana çıkman lazım. Sağda uçmak yerine artık ortayla ilgilenmeni istiyorum Nott."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE SLYTHERIN
Hayran Kurgu"Düşersin belki de Slytherin'e sen, Bir başkadır sanki oraya giden, Amaçları için neler yapmazlar Açıklasam bitmez sabaha kadar..." * Ya o herkesin kaderini belirleyen Seçmen Şapka sağ kalan çocuğu farklı bir binaya koysaydı? Bütün bildiklerinizi...