Merdivenlerden çıkıp odama girdim ve terasta oturan kardeşimin yanına oturdum.
-Yorulmuşsun.
-Senin kadar değil. Bugün ne vardı?
-Baca temizliği. Koca bir mahallenin tüm bacaları tertemiz.
-Aferin sana. Tüm bunlar sona erdiğinde emeğinin karşılığını alacaksın.
-Aslında zaten alıyormuşum gibi geliyor.
-Nasıl yani?
-Saray duvarlarının arkasında saklanıp at koşturarak öğrenemeyeceğim şeyler öğreniyorum. Halkı ve dilini anlamak tüm bu emeğimin karşılığını veriyor.
Gururla kardeşime baktım.
-Eğer zihnimdeki seni ve dönüştüğün seni görebilseydin fark karşısında saygıyla eğilirdin.
Uzanıp elimi tuttu.
-Senin sayende.
Elinin üstüne elimi koyup arkama yaslandım. Anna yemeğimi önüme koyarken gözlerime baktı.
-Söyle hadi Anna.
-Bugün Orion uğradı.
-Yine mi?
-Ona hak vermelisin, ne olduğunu anlayamıyor.
Karşıma otururken konuşmaya devam etti.
-Rüyanda gördüğün şeyler yüzünden ayrılığınızı kabul edemiyor.
Duruşma gününden bu yana bir ay geçmişti ve işler tıkırında gidiyordu. Alex bana ilettiği özür mektubunun ardından gönüllü olarak Apollon ile çalışmaya başladı. Leo ve Tanya saraydaki işlerine devam ediyor ve bu değişikliklere alışmaya çalışıyorlar. Bella her zamanki gibi sağ kolum olmaya devam ediyor ve Apollon’a sataşıyor. Anna ikimizi de bir anne gibi sarıp sarmalamaya devam ediyor. Apollon sadık bir şekilde cezasının getirdiği yükümlülükleri yapıyor ve her gün çalışıyor ve Orion. Orion ayrılığı kabullenemiyor. Her gün buraya uğruyor ve bir mektup bırakıyor.
-Onları da affedemez misin Artemis? Çabalıyorlar ve yapacak oldukları şeyleri yapmadılar.
-Elbette ki affedebilirim Anna. Alex kendi cezasını sonlandırdığında aramıza dönecek. Dostum olarak kalmasa da hala bizden biri. Ayrıca beni yıllardır kandıran bir casus olduğu gerçeği değişmez.
Apollon ellerini kaldırdı.
-Özür dilerim ama bu günlerde kimin casusu yok ki?
Kafamı iki yana sallayıp Anna’ya döndüm.
-Ayrıca Orion’a karşı öfkeli değilim. Sadece artık doğru kişi olmadığını biliyorum hepsi bu.
-Doğru kişi mi? Kim o doğru kişi?
Anna’nın sorusu içimi sızlattı. Apollon konuşmaya devam ederken düşünmemeye çalıştım.
-Merak ediyorum da eğer kalbin başka birine ait olmasaydı Orion’u affeder miydin?
-Bilmiyorum.
-Ah benim güzel kızım. Seni tanımıyorlar ve aynı dostluğu yakalaman kolay değil. Unut artık dünyada yaşadıklarını.
Apollon’a döndüm.
-Sen de böyle mi düşünüyorsun?
Apollon başını evet anlamında salladı.
-Senin onlara bağlanmanı sağlayan şeyleri onlar yaşamadı kardeşim. Bu durumda sana koşulsuz dostluk sunmayacaklar. Öte yandan Orion taht için doğru seçim.
Yerimden kalkıp odanın içinde dönmeye başladım. O kadar sık yapıyordum ki artık bunu Anna söylenmeyi bırakmıştı.
-Tahtı düşünmeyi bırakalı çok oldu. Ben benim için doğru olanı yapmak istiyorum.
-Doğru olan ne o zaman?
Anna’nın sorusunu haftalardır kendime soruyordum. Karşılarına çıkıp “Merhaba biz arkadaştık ve savaştık ayrıca sen beni öptün ama sonra uyandım.” mı demeliydim? Düşüncesi bile saçmaydı. Belki de hadi tanışalım diyip kapılarına dayanmalıydım. Bir an zihnimde canlandırdıktan sonra kafamı salladım. Anında beni dışlar, hakkımda araştırma yaparlardı. Devlet sorununa dönüşürdüm. Ayrıca asamı tekrar almalıydım. Bir yolu olmalıydı.
-Keşke bilsem.
-Belki de seni yeniden sürgün etmeliyim.
Anna ters bakışlarını ona çevirince yerinden kalkıp kapıya yöneldi.
-Tamam, tamam. Ben yatmaya gidiyorum yarın bir köylünün bahçesinde çalışacağım.
-İyi geceler kardeşim.
-İyi geceler.
Sabah hava ağarmadan Bella omzumdan dürterek beni uyandırdı.
-Bella hiç uyumuyor musun?
-Bugün bir sürü görüşmen var. Bir an önce başlamalıyız. Ayrıca Ovonel gezegeniyle anlaşma yapman gerekiyor. Yeni pazarlara ihtiyacımız var.
Yorganımı tekmeleyerek üstümden atıp giyinmek için paravanın arkasına geçtim. Anna çoktan kıyafetlerimi seçmişti.
-Anlaşmaya sıcak bakıyorlar mı?
-Birkaç maddeyi tartışacaklarını söylediler. Muhtemelen vergi miktarı hakkında.
-Gerçekten hadlerini bilmiyorlar. Tüm gezegenlerini istila edebilirim. Ben onlara merhamet gösterdikçe kendilerini vazgeçilmez sanıyorlar.
-Hemen ateşlenme, önce toplantıya girelim.
-Hiçbir değişikliği kabul etmiyorum. Ayrıca her ihtimale karşı birilerini yolla. Gezegen hakkında rapor hazırlasınlar.
Odadan çıkıp merdivenlere yöneldim. Arkamdan Bella ve iki muhafız geliyordu. Toplantı odasına girip anlaşma yapacağım elçileri beklemeye koyuldum. Kapı tıklatıldığında aklıma düşen şey ayağa kalkmama sebep oldu. Bella koluma dokunup konuştu.
-Sorun ne?
Elimle saçımı arkaya doğru taradım, bunu nasıl daha önce düşünememiştim. Elimi belime koyup odanın içinde dönmeye başladım. Kapı bir kez daha tıklatıldığında kaşlarım çatıldı. Düşünmeye bile izin yok muydu? Yerime otururken konuştum.
-Herkes dışarı ayrıca kapıyı çalmayı da kesin. Sadece Bella kalsın. Onun dışında kimseyi içeri almayın.
Askerler eğilip odadan çıkarken Bella’ya bakıp oturmasını işaret ettim.
-Bir şey mi yaptım? Yani Apollon’la çok uğraştığım ve işini yaparken onu rahatsız ettiğimi öğrendiysen kızma. Ne var yani azıcık eğlensem?
-Sen Apollon’u mu rahatsız ediyorsun?
-Evet… Hayır. Sen ne söyleyecektin? Can kulağıyla dinliyorum.
Onu azarlamayı ne kadar çok istesem de aklımı kurcalayan fikrin heyecanı ile erteledim.
-Ciddi olalım. Şu anda pazar alanımızı genişletmek için projeni uyguluyoruz ve bir aydır iyi gidiyoruz. Yanlışım var mı?
-Hayır, hatta eksiğin var. Halk ve tüccarlar çok memnun. Diğer yandan hazinemiz de büyüyor.
-Bu gezegenleri neye göre belirliyorsun?
-Birçok süzgeç var. Aramızdaki mesafe, siyasi uyuşmazlıklar ve sosyal eşitsizlikleri göz önünde bulunduruyorum. Bize ne kadar çok uyum sağlarlarsa o kadar kolay olur işimiz ve…
Sabırsızca sözünü kestim.
-Ben de bir gezegen eklemek istiyorum.
-Nereyi?
-Dünya.
-Ne?
-Dünya. Onlarla anlaşalım.
Bella elindeki klasörü masaya koyup düşünmeye çalıştı ama bağı ilk bakışta çözemediğini biliyordum.
-Onlarla ne alışverişi yapacağız? Evet teknik anlamda iyiler. Ayrıca tarım yönünden de fena değiller ama şimdilik ihtiya…
Bir an yüzüme bakıp arkasına yaslandı.
-Planını anlat. Boşuna anlatıyorum zaten.
Gülümseyip bende arkama yaslandım.
-Dünya ile bir anlaşma sağlayalım. Er ya da geç onlarla ya dost olacağız ya düşman. Önce davranalım. Büyük bir Pazar hedeflememize gerek yok. Şimdilik askeri anlamda birlikte olduğumuzu netleştirelim. Burada bir elçilik bulunduralım. Dünya’da ise Mensis adına bir elçilik.
-Sonra ne yapacaksın. Onlarla nasıl karşılaşacaksın. Onları mı isteyeceksin buraya. Belki de katalogları vardır.
-Buraya geleceklerini sanmam. Fury’nin onlardan feragat edeceğini de düşünmüyorum. Döneminin yıldızları onlar. Yenilmez olmak için çalışıyorlar.
-Ne olmak için?
-Yenilmez.
Anlamayan boş gözlerine baktığımda derin bir nefes aldım. Bilmedikleri o kadar çok şeyden bahsediyordum ki her seferinde açıklama yapmam gerekiyordu.
-Boşver, önemli olan o değil. Fury onları bana vermez.
-Garip olan Fury’nin bunu bilmemesi.
Tek bir seçenek kalıyordu artık hevesle Bella’ya baktım.
-O zaman ne yapacaksın. Oraya gidecek değilsin ya.
Yüzüme bakıp kafasını sağa sola sallamaya başladı.
-Hayır, hayır, hayır. Bunu yapamazsın. Burası ne olacak.
-Bir kardeşim var. Benim vekilim olur.
-Kimse ama kimse ona güvenmezken mi?
-Kimse mi? Halkın sevgisini toplamaya başladı Bella, görmüyor musun? Sen dışında herkes ona güveniyor.
-Ben güvenmiyorum. Ya sırtınızdan bıçaklarsa?
-O yüzden yanında durabilirsin. Ayrıca tüm kararları o alsın demiyorum. Çoğu iş zaten akışında. Bir çark sistemi kurduk ve çoğu zaman orada olmam gerekmiyor.
-Artemis gezegeninin başında olmalısın. Sana darbe yaparsa ne yapacaksın?
-Yapmayacak. Hem diyorum ya işlerin yürümesine yardımcı olacak. Tüm kararlar için burada olacağım.
-Işınlanma ve hologram şeklinde mi?
-Kesinlikle. Her zaman ışınlanmanın gerekeceğini sanmıyorum. Yine de her şeye hazırlıklı olmalıyım.
-Bu delilik askerler seni korurken anında ifşa olursun.
-Bence de delilik. O yüzden onları yanıma almayacağım.
-Korumasız mı olacaksın? Bu mümkün değil. Seni yakaladığı yerde derini yüzmek isteyecek binlerce düşmanın var.
-Bir avuç özel eğitimli askerin arasına gidiyorum.
-Durumunu bilmeden sana koşulsuz yardım mı edecekler?
-Sonuçta aynı takımda olacağız.
-Gerçekten seni hemen kucaklayacaklarını mı düşünüyorsun?
-Hayır beni hemen kucaklamayacaklar ama onları tanıyorum takımdan biri için her şeyi yaparlar.
-Ne bahane üretirsem üreteyim vazgeçmeyeceksin ne zaman vazgeçtin ki?
-Yanımda olsan olmaz mı? Diğerleri de karşı çıkacaktır.
Bella masaya koyduğu dosyaları alıp sağ arkama geçerken konuştu.
-Sadece birkaç şartım olacak ama önce işimize bakalım.
İçim rahatlamış bir şekilde gelmelerini söylerken gülümsedim. Öyle ya da böyle onlardan vazgeçmek istemiyorum. Onlar için bin kere daha mı savaşmam gerekiyor? O zaman savaşırım. Elçiler önümde eğilirken oturmalarını işaret ettim.
Beni tanımadıklarını biliyorum ama başta da tanımıyorlardı. Sadece benim yaşamış olmam bunların gerçek olmadığını kanıtlayamaz bana. Her ne olursa olsun bu yaşama burada veda etmem mümkün değil.
-Aslında direk konuya girmek isterim majesteleri.
-Anlatın.
Elçi konuşurken zihnimdekileri toparlamaya çalıştım. Ben bir yabancıyken benim için kavga eden Andrea, hiçbir şey hatırlamıyorken günlerce çabalayan Maria ve boşluktayken elimi tutan Tobias için her şeye değer. Beni sarıp sarmalayan huzursuzluk ruhumu sonunda terk ederken gülümsedim.
-Sizde takdir buyurursunuz ki bu vergi miktarı belimizi büker.
Gerçekten kapılarına dayanacaktım ve “Hey ben Artemis ve sizi çok ama çok özledim.” diyecektim. Kafamı iki yana salladım. Hayır bu olmazdı.
-Anlıyorum peki yüzde yirmilik bir küçülme teklif etsem.
Peki şey nasıl olurdu? “Hey ben Artemis ve sizinle çalışmayı dört gözle bekliyorum.” Çok mu zavallı gözüktü. Tekrar kafamı salladım.
-Peki yüzde onluk?
-Ne?
-Ne?
Beni tekrarlayan elçiye baktım ve ayağa kalktım. Benimle ayağa kalktılar.
-Hiçbir madde değişmeyecek, zaten gerekli araştırmalar yapıldı. Tüm maddeler sizin maddi ve manevi durumlarınız çerçevesinde yazıldı. Menfaatiniz için değişiklik yapmayacağım. İmzaları atalım mı yoksa…
Kolumdaki saate baktım.
-Diğer görüşmeye geçelim mi?
Belgeleri imzalarken hala ne diyeceğimi düşünüyordum. Merdivenlerden çıkarken ve üzerimi değiştirirken. Ayrıca yemek masasında tüm haber vermem gerekenlere planımı anlatırken de. Herkes benim kararım üzerine tartışırken de.
Ailem ve dostlarım yatmaya gittikten sonra terasıma çıkıp yıldızlara ve yüzüme ışığı vuran aya baktım. Görüntülerini kafamda canlandırırken gülümsedim. Onlardan hiçbir şey öğrenmeye hakkım yok. Ama yüzsüzlük yapmalıyım. Onlardan aynı çabayı ve emeği bekleyemeyeceğimi de biliyorum ama bu sefer ben onlar için çabalayabilirim. Sadece dostluklarını ve sıcak kalplerini yeniden kazanmak istiyorum. Beni sevmeseler de olur. Onları tekrar görebiliyorken kimin umurunda ki? Kafamı hızlıca sağa sola salladım. Kesinlikle benim umurumda. Umarım beni yeniden sevebilirsiniz. Çok mu şey istiyorum?
-MERHABA BEN ARTEMİS VE BURADA OLABİLDİĞİM İÇİN ÇOK MUTLUYUM.
“Bunun bir son olduğunu düşünen okurlarım. Bu kesinlikle bir son değil. Artemis yeniden aranıza dönmek için hazırlanmaya başladı bile. O ne yapmaya karar verene kadar ben de sizlerle içimden gelen birkaç cümleyi paylaşmak istiyorum. Öncelikle benim satırlarımı ve Artemis’in yaşamını okuduğunuz için teşekkür ederim. Her biriniz benim için çok kıymetlisiniz ve siz çoğaldıkça şehrimin ışıklarının yerini gökyüzümün yıldızları alıyor. Gecem sizlerle aydınlanıyor. Gecemde ve gündüzümde her biriniz için ayrıca sevindiğimi söylemekten gurur duyuyorum. Eminim ki bir sürü hatam ve eksiğim vardır. Bunun için özür dilerim ve size acemi bir yazar olduğumu hatırlatmak isterim. Yine de bu uzun yolculukta bana ve Artemis’e katlandığınız için teşekkür ederim.
Bunun bir veda olmadığını bildiğim halde duygulanmadan duramıyorum. Bilmenizi istediğim bir diğer şey de karakterlerim. Başta sadece benim yarattığım piyonlar olduğunu düşünüyordum fakat her biri ruhunu ortaya çıkardı. Benim yazdığımı sandığım olayları yaşadılar ve bana sadece yazması kaldı. Başlarken aklımda olmayan kararlar aldılar ve sorunlar yarattılar. Ardından birleşip sorunlarını çözdüler. Kendi kafalarına göre kavga edip barıştılar. Benim tek yaptığım şeyin bunları size aktarmak olduğunu bilmenizi istiyorum. Bu yüzden onların da size teşekkür ettiğini söyleyebilirim.
Eğer bunu bana bıraksalardı sizlere sayfalarca anlatabilirdim fakat Andrea çoktan sıkıldığını söylüyor. Ayrıca Artemis de Dünya’ya dönmek konusunda sabırsız. Diğerleri de bana kızmaya başlamadan önce ufak açılmamı sona erdirmeliyim. Umarım yaşadıklarını okurken sizde benim kadar sevmişsinizdir. Sadede gelecek olursam;
-SİZİ ÇOK SEVİYORUM VE BU YOLDA YANIMDA OLDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM.”
16.02.2021
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARTEMİS
FantasyBiraz önce günbatımının güzelliğine şahit oldum. Daha önce böyle bir şey görüp görmediğimi hatırlamıyorum. Ama bu güzelliği ilk defa görüyormuş gibi olmak mutluluk verici. Hava karardı şimdi. Gökyüzü binlerce yıldızla süslendi. Ay'ın görüntüsü ise y...