Orion omzuma pansuman yapmak için bana yaklaşırken kafamı hayır anlamında salladım. Zaten pansumanla kapanacağını sanmıyordum. Muhtemelen dikiş atılacaktı. Arenada ki odada volta atıyordum.
-Hani kalkan oluyordu burada.
Bellatrix'e baktım.
-Bizi kapıda bekle.
Hiçbir şey demeden dışarıya çıktı. Orion'a baktım.
-Hile yaptığına inanamıyorum demek isterdim.
-Ne olacak peki. Hem yenildi hem de kuralları bozdu.
-Amacı belliydi. Ben insanlara zarar gelmesin diye uğraşırken arkamdan saldıracaktı. İki ateş arasında kalacaktım.
-Ama bir şeyi gözden kaçırdı.
-Neyi?
-Seni.
Gülümsedim ama kolumda ki sızlamayla gülüşüm yüzümde soldu. Sandelyelerden birine oturdum.
-Peki şimdi ne olacak?
-Eğer kaybeden ben olsaydım ya evlendirilir yada sürgün edilirdim. Ama konu babamın biricik oğlu olunca emin olamıyorum.
-Eh kaybetsen de bir şey olmazmış hani.
-Orion!
-Tamam, tamam. Hadi gidip koluna baktıralım.
-Herkes saraya döndü. Bizde işimizi halledip dönelim. Apollon'u görmek istiyorum hem. Baygınken zaferin tadını çıkaramadım.
-Neden sarayda ki hekimlere baktırmıyorsun?
-Oraya yaralarımla gidemem. Sen yollar mısın buranın görevlilerini.
-Tamam. Ben de Bellatrix ile at ayarlamaya çalışayım.
Dudağımı ısırdım.
-Kırılmış mıdır bana?
-Öyle gibi gözüküyor ama sen gönlünü alırsın onun.
Kafamı salladım. Dişlerimi sıkarak üzerimdeki ceketi çıkardım. Altımda atlet kalmıştı. Omzumda ve diğer kolumda yara vardı. Kapı tekrar çaldı.
-Gel.
-Majesteleri. Yaralarınıza bakmak için gönderildim.
Kafamı salladım. Gelen uzun sıska bir adamdı. İlk önce kolumu sonra da omzumu gözden geçirdi.
-Dikiş atılmalı majesteleri.
-At o zaman.
-Ama şey...
-Ney?
-Emredersiniz. Uyuşturacağım ilk önce sonra da...
-Uyuşturma. Uyuşturmadan yap.
Bir şey diyecek gibi olduysa da vazgeçti. Çantasını açıp eşyalarını çıkarttı. İlk önce kanı temizledi. Ardından yaraya mikrop kapmasın diye ilaç damlattı. Sanki ateşe su damlatmışsın gibi cızırdadığını hissettim. Gözlerimi kapatıp arkama yaslandım. Çok geçmeden ilk dikiş için iğneyi batırdı. Bağırmamak için dilimi ısırdım. Yarım saat sonra dikişler bitmişti. Tekrar kanı temizledi. Ardından kolumu ve omzumu sardı. Çantasını toparlarken ayağa kalktım. Ceketimi elime aldım fakat giyemedim.
-Yardım eder misin?
İlk önce duraksasa da gelip elimden ceketi aldı.
-Elbette majesteleri.
Ceketimi giydirdi.
-Teşekkür ederim.
-Ne demek majesteleri. Görevimiz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARTEMİS
FantasyBiraz önce günbatımının güzelliğine şahit oldum. Daha önce böyle bir şey görüp görmediğimi hatırlamıyorum. Ama bu güzelliği ilk defa görüyormuş gibi olmak mutluluk verici. Hava karardı şimdi. Gökyüzü binlerce yıldızla süslendi. Ay'ın görüntüsü ise y...