Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
ᝰ
Jaemin
Her ne kadar tüm ortamda yankılanan müzik kulak tırmalayıcı olsa da can sıkıntısından ayağımla ritim tutarak uyum sağlıyordum, açıkçası sahnedeki takımın şarkı seçimi yanlış gelmişti, sözleri açısından resmi bir yarışma için fazla erotik kaçıyordu, üstelik danslarına da uymuyordu.
Tabii o sırada bu ne kadar umrumdaydı, muhtemelen hiç.
Gün boyunca yaptığım tek şey olmasına rağmen derince bir nefes verdim tekrardan, on beş dakika ya vardı ya yoktu sahneye çıkmama ancak odak noktam kesinlikle bu değildi.
İçim içimi yiyordu tam anlamıyla, fazlasıyla da yorgun hissediyordum hem, hazır olduğumu sanmıyordum.
Fakat kaybetmek seçeneklerim arasında yoktu, aylar süren çalışmamızın sonucu hayal kırıklığı olamazdı, takım arkadaşlarımı da kendi sorunlarımla mağlubiyete sürükleyemezdim sonuçta.
Başımı dikleştirdim ve ayaklandım doğrudan, boy aynasından tekrar bir kontrol ettim kendimi ve özel dikim kıyafetlerin içerisinde epey karizma göründüğüme kanaat getirdim o an.
Özgüvenimi olabildiğince yüksek tutmaya çalıştım, depresyonuma yaklaşık bir saat sonra hiçbir şey olmamış gibi devam edebilirdim.
"Cips lazım," diye mırıldandım kendi kendime, kesinlikle beni iyi hissettiren sayılı şeylerden biriydi abur cubur. "Belki bir tane de hamburger. Çıkışta Jeno ile işe gitsem-"
Aynadaki yansımamla yaptığım münakaşayı alacaklı gibi vurulan kapı sesi bozduğunda, doğruyu söylemek gerekirse bu denli öküzlüğü yapacak cesarete sahip şahsı içten içe tebrik ettim.
"Evet?" Karşımdakinin aksine oldukça kibar yanıtladım girişimini, aslında onun dilinden konuşmayı çok isterdim fakat şu anda laf sokmaya bile isteğim yoktu.
Kapı yavaşça açıldığında göz göze geldiğim kişi çok sevgili takım arkadaşım oldu ve bu ilk kez kibar davrandığım için pişman hissettirdi.
"Senin de pek akıllı biri olduğunu sanmıyordum zaten ama tüm çevrenin böyle olması beni biraz üzdü dostum," Kollarını göğsünde kavuşturarak konuşan Minho üzerine şaşkınlığımı saklayamadım açıkça. "Ne? Ne bakıyorsun öyle? Yirmi dakika kadar önce buraya çok şirin bir hanımefendi geldi, koridorda beklerken bana seni sordu ve kuliste olduğunu belirttim. Onunla görüşmek istiyorum diyince herkese yaptığımız gibi onu içeri alamayacağımızı, kurallara aykırı olduğunu söyledim ve ne oldu dersin? Tatlı gülümsemesi soldu, sinirlendi ve bir altmış boyunda küçük bir cadı beni saçlarımı bozmakla tehdit etti! Şunu görüyor musun? Kaç saat sürdü haberin var mı? Bir parmak değse hemencecik kabarır, koyun götüne döner bu saç!"
