Port Angeles'a giderken, sanırım üç kız aynı arabada olmamızdan kaynaklı olsa gerek çene çalarak geçti yol. Angela ve Jessica burayı iyi bildikleri için muhteşem manzaralı nehir kıyısında yürümekle vakit kaybetmek istemediler. Omuzlarım düştü ama çabuk atlattım. Çevredeki en büyük alışveriş merkezine giderken Jessica balonun yarı resmi olacağını söyledi. Bunun ne demek olduğu hakkında en ufak fikrimiz yoktu.
Jess ve Angela daha önce Arizona'da hiç baloya gitmediğimi duyunca bir hayli şaşırdılar.
"Erkek arkadaşınla falan gitmedin mi?" Diye sordu Jess alışveriş merkezinin kapısından girerken.
"Gitmedim." Dedim ikinci kez.
"Neden?"
"Yaşıtlarımla pek ilgilenmiyorum," Edward hariç. Bir saniye, Edward ile ilgileniyor muydum? Yuh. "Ayrıca kimse bana çıkma teklif etmedi. Sanırım ilk sebeple bağlantılı."
Jessica bana şüpheyle baktı. "Burada sana çıkma teklif edenler var." Diye hatırlattı. "Ve sen onlara hayır diyorsun." Gençler için elbise satan bir mağazaya girdik.
"Tyler hariç." Dedi Angela mırıldanarak.
"Efendim?" Dedim istemsizce. "Tyler mı?"
"Tyler herkese partiye birlikte gideceğinizi söyledi." Diye açıkladı Jessica, bana kuşkuyla baktı.
O burnu havada, vurdumduymaz tavırlarından anlamalıydım.
"Ne dedi?" Dedim boğulur gibi dişlerimin arasından.
"Sana doğru olmadığını söylemiştim," dedi Angela, Jessica'ya fısıldayarak. Şaşkınlığım yerini inanılmaz bir hızla öfkeye bırakıyordu, onu pataklamak istiyordum ama giysi seçme merasimi başladığı için bu geride kaldı. Kalmak zorunda kaldı yani.
"Lauren bu yüzden senden hoşlanmıyor," dedi Jessica kıkırdayarak, giysi bakıyordu.
Açıkçası Lauren şu kadarcık bile umurumda değildi. "Sanırım Tyler'ı pataklamam lazım." Diye homurdandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
scent || edward cullen
Fanfiction"Eğer mis kokum seni rahatsız ettiyse oturup sessizce kendi köşende ağlayabilirsin, Cullen." Dudaklarını birbirine bastırdı, gözlerinde gerçek anlamda ağlayacak gibi bir ifade vardı. "Ben oturup ağlayacak tipte erkeklerden değilim Lene." Ağzımdan al...