4

1.1K 96 66
                                    


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



O gece ve sonraki gecelerde hep aynı rüyayı gördüm. Edward Cullen'ın yalanlarını ve beni dımdızlak bırakıp gitmesini. Her gece öfkeyle uyanıyordum, bazen sinirden ağlıyordum, bazen de boş boş tavana bakıyordum.

Sonraki bir ay, o kadar saçmaydı ki bazen o kazada kafam kopsaydı diye dilemeden edemiyordum. Tyler Crawley bir nevi kuyruğum olmuştu ve beni her yerde takip edip özür diliyordu. Bu konuyu aşması gerekiyordu ama o, yetmezmiş gibi bizimle yemek yemeye başlamıştı. Üstelik herkes sürekli benimle ilgileniyordu, bunu anladığım için başlarda anlayışlı davranmıştım ama ben kibarlaştıkça daha da arttı. Bu yüzden sadece görmezden gelmeye başladım bu tavırlarını.

Bu arada, Mike ve Eric, masanın yeni üyesi Tyler'a o kadar kötü davranıyorlardı ki! Bazen birbirlerine söyledikleri cümlelerden sonra ağzım açık bakakalıyordum. Bu bir keresinde ağzıma salata tıkıştırırken oldu ve duyduklarımdan sonra öksürük krizine girmemle sonuçlandı. Nefesimi kesen bir öksürük krizi... yani hayır, onların kavga edip durmaları iğrençti.

Olayda bacaklarımın parçalanıp, muhtemelen kesilmek zorunda kalmamasını sağlayan kişinin Edward olduğunu bin kere söylememe rağmen kimse umursamıyordu. O her zamanki gibi kardeşleriyle bir köşede oturuyordu ve başına toplanacak kişilerden uzak duruyordu. Öyle yapabilmeyi isterdim... ama tüm sinirimi biyoloji derslerinde tükettiğim için bünyem kalan zamanlarda kibar olmak zorunda kalıyordu.

Biyoloji dersinde beni öyle bir görmezden geliyordu ki! Bana sözü vardı! Nasıl olduğunu bilmek zorundaydım. O, ellerini yumruk yaparak muhtemelen beni kurtarmamayı isterken bile içim içimi yiyordu. Kafamda kurduğum ihtimaller beni bitiriyordu ve ben üstüme düşen kısmı yapmıştım. Onun yanıma uçtuğunu söylememiştim. Haksızlıktı.

Kazadan sonraki ilk gün gayet neşeyle yanına oturup selam vermiştim, dünkü sinirimin gittiğini göstermek için. Ama bana dönmeden başını sallamakla yetindi. Sonra bir daha herhangi bir hayati belirti vermedi yanımdayken.

Her geçen gün daha da beterleşiyordu. Beni görmezden geldiği her gün daha da sinirleniyordum. Ben de her gün farkında olmadan kitaplarımı masaya fırlatıp gürültüyle sıraya oturuyordum. Sonra, bunu fark ettiğimde oyuna çevirdim. Ne kadar uzaktan atabilirim oyununa.

scent || edward cullenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin