Kendime gelmek adına birkaç kez öksürdükten sonra Jungkook ve Jimin odanın kapısını tıklatarak içeri girmişti. Yüzlerinde en ufak bir umut kırıntısı yoktu. Yani bulamamışlardı. "Üzülmeyin. En kısa sürede bulacağız." Gülümsemeye çalıştım fakat ayağımda olan yara yüzünden canım çok yanmıştı.
"Ben niye hep kendimi burada buluyorum anlamıyorum. Sürekli bana bir şeyler oluyor ve ben dinlenmek için hep burada olmak zorunda kalıyorum." İkisi de kıkırdarken Jungkook "Nasıl oldu bu hyung?" Dedi. Beni izlememişler miydi? Halbuki çok istemiştim üstün yeteneğimin onlarında görmesini. "Numara yapayım derken gerçekten düştüm."
Jimin "Kral seninle çok güzel ilgilendi galiba." Dedi. Kucağına aldığı yeri kastediyordu. "Evet evet harika ilgilendi. Hekim çağırdı. Sonra da beni odama kadar taşıdı. Ya bence Kral Min kötü biri değil. Bana çok güzel yardımcı oldu." İkisi de bana inanmayan gözlerle baktı. Doğruları söylüyordum fakat onlar bana inanmıyordu. Kendileri bilirdi.
"Dün akşam kral birini öldürdü." Dedi Jimin. Dikkatimi çekmemişti. Sonuçta kraldı ama yine de böyle bir şeyi yapmak için yeterli sebebe ihtiyacı olmalıydı. "Hem de suçsuz yere." Bakışlarım onu buldu. Bu kadar şeyi nereden biliyordu? "Neden peki? Suçsuzsa neden öldürdü onu?" Dedim. İnanmak istemiyordum. Kral böyle bir şey yapmış olamazdı. "Hoseok ben burada 2 aydır yaşıyorum. Senden daha iyi tanıyorum kralı. Ona güvenme."
"Nedenini söyleyecek misin?" Konunun değişmesini istemiyordum. Bir şey söylediyse sonuna kadar söylemeliydi. Sezon finali verir gibi en heyecanlı yerinde bitirmemeliydi. "Dün akşam kral biriyle konuşuyordu ve o kişi imayla 'bir erkeği sevmek çok yanlış kralım' dedi. Kral ilk anlayamadı. Sonra ise kılıcını çıkardı ve tek hamle de onu öldürdü. Cesedi ne yaptılar bilmiyorum." Jungkook avucunun içine elimi koydu ve sıktı. Jimin'in dedikleri yüzünden nefes alamamıştım.
"Bu zamana göre hareket etmek zorundayız. Dikkatli olmalıyız. Hoseok sana iyi davranıyor olabilir ama bu bizim için geçerli değil. Sen odanda dinlenirken Jungkook ve benim canımı çıkarıyor." Bu dediklerine nedense inanasım gelmiyordu. Neden ben de bilmiyordum ama Jimin'in sanki başka bir amacı vardı. Ona güvenmeyi seçmemeliydim belki de.
"Hyung sana bir şey olmasını istemiyorum. Kral Min ile çok iletişime geçme lütfen." Jungkook ve ben birbirimizin iyiliğini istemezdik. Hatta ortalığı birbirine katardık ama şu an kimsemiz yoktu ve birbirimize sahip çıkmalıydık. "Tamam Jungkook." Demiştim fakat kendime güvenmiyordum. Ben uzak kalmak istesem bile Kral Min istemeyecekti. O hep beni yanında görmek isteyecekti.
Kapıdan tıklama sesi gelmiş ve içeri bir kadın girmişti. "Kral size çorba yapıp götürmemi istedi." Dedi kısa boylu kadın. Tombul yanaklara sahipti ve çok tatlı görünüyordu. Tepsiyi kucağıma bırakıp çıktı. "Kral Min her şekilde kendini belli ediyor." Dedim. Jungkook kaşığı alarak bir yudum içti. "Ne yapıyorsun?" Dediğimde kendisi "İçinde bir şey var mı diye kontrol ediyorum." Dedi. Sanki olsa anlayabilecekti. Biraz bekledi ve benim içmeme izin vermedi.
"Zehirlenmedim. Tamam içebilirsin." Beni neden zehirlemek istesin ki? Jimin Jungkook'un omzuna elini koyarak "Hadi işimizin başına dönelim. Ortalıklar da görünmezsek şüphelenirler." Dedi. İkisi de odadan çıktı ve ben yine yalnız kalmıştım. Sürekli bir şekilde buraya geliyordum. Açıkçası bıkmıştım. Doğru düzgün hiçbir şey yapamıyordum. Sürekli yatmak insanı sıkıyordu. Ben üniversitemi özlemiştim. Sabahladığım zamanları, Jungkook ile kavgalarımızı, annemin şevkatli kollarını, Namjoon hyung ve Taehyung'u özlemiştim.
İç çektim ve çorbayı içmeye başladım. Kral Min'e karşı hissettiklerimi bir kenara bırakmalıydım. O kitap her neredeyse bulmalı ve kendi zamanıma dönmeliydim. Aksi halde Kral Min'e giderek daha çok bağlanacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Travel |Sope✔
Ficción históricaHoseok ve kardeşi Jungkook aradıkları kitabı bulabilmek için birçok kitapçı gezmişlerdi ancak aradıkları kitabın yarısı boştu. Tamamlanabilmesi için onların da katkıları gerekiyordu.