"Hyung uyan artık!" Beni dürten el yüzünden daha fazla gözlerimi kapalı tutamamıştım. "Hyung!" Jungkook'un çığlığı ile anında yatağımda dikleştim mecburen. Sabahın köründe tepemde ne yapıyordu? "Sonunda uyanabildin." Dedi. Gözlerimi birkaç kez açıp kapatmış ve karşımda capcanlı bir Jungkook ile karşılaşmıştım.
"Ne oldu? Ne istiyorsun?" Dediğimde Jungkook kollarını bağladı. "Kitap alacağız ya hyung." Tamam alacaktıkta şimdi değildi ki. Önce bir kahvaltı etmemiz gerekiyordu. "Jungkook beni delirtme. Kahvaltı ettikten sonra gideceğiz. Şimdi olmaz." Yatağımdan kalkıp banyoya gittim ve soğuk suyla yüzümü yıkadım. Bu sayede fazla konuşamamış ve susmak zorunda kalmıştı.
Arkamdan gelen Jungkook'a "Annem uyandı mı?" Dedim. "Evet uyandı ve kahvaltı masasını hazırladı." Kesin annemi de zorla kaldırdı ve hazırlamasını istedi. O benim kardeşim Jungkook'tu. Gitmek için her şeyi yapardı. "Tamam sen git. Ben de geliyorum." Kendisi hazırlanmıştı. Eğer ben hazırlanmazsam kahvaltıdan sonra başımın etini yerdi ve asla rahat bırakmazdı.
Dolabımdan çıkardığım siyah pantolonum ve yeşil tişörtümü giyerek saçlarımı düzeltmiştim. Turuncu renkte olan saçlarımı artık başka bir renge mi boyatsam? Bayadır bu rengi kullanıyordum ve sıkılmıştım. Kitabı bulduktan sonra gider boyatır ve parasını Jungkook'a ödetirdim. Bu harika bir fikirdi! Yine siyah rengine sahip olan ceketimi giymiş ve odamdan çıkmıştım.
Jungkook üçer beşer ağzına tıkarken ben de yavaşça yemeye başlamıştım. "Şu kitabı merak ettim. Çabuk bulun çocuklar." Dedi annem. Umarım bulurduk. Bulamazsak çok gezecektik çünkü. "Uzak yerlere mi gideceğiz?" Dedim Jungkook'a. "Ben uzakta olan birçok kitapçıya gittim ama bulamadım. Bir de buralardakine gidelim. Önce burada olanlara gideriz. Bulamazsak başka yerlere bakarız." Dedi. Başımı sallayarak kahvaltıma devam ettim.
"Hyung ben gidip çantamı alacağım. Sen de o zamana kadar bitir." Jungkook mutfaktan çıktıktan sonra anneme "Bugün çok yorulacakmışım gibi hissediyorum. Kesin canımız çıkana kadar gezeceğiz." Dedim. "Gitme. Jungkook kendi gidip arasın." Dedi annem. "İşin ucunda hamburger var. Yoksa gitmezdim." Tabağımdakileri bitirir bitirmez kalkmış ve bana seslenen kardeşimin yanına gitmiştim.
"Hadi hyung gidelim." Anneme sarılmış ve sonra ayakkabımı giyerek Jungkook ile asansöre binmiştim. Oturduğumuz mahalle de 3 tane kitapçı vardı. Yavaş yavaş gezip bakacaktık. Her kitapçı da 15 dakika geçirsek toplam 3 kitapçı da 45 dakika oluyordu. Umarım kısa süre içerisinde bulabilirdik.
"Önce en yakından başlayalım. Yani arka sokaktaki kitapçıya gidelim. Sonra da diğerlerine gideriz." Başımı sallamış ve onu takip etmiştim. Genellikle kitapçılara gitmezdim. Hatta hiç gitmemiş bile olabilirdim çünkü kitap okumayı pek sevmiyordum. "Merhaba." Jungkook kitapçı ile ilgilenirken ben de etraftaki insanlara bakıyordum. Kitap okumaya bayılan ne çok insan varmış öyle. Kardeşim derdini kitapçıya anlatamak ile uğraşırken ben de elime geçen bir kitabın konusunu okuyordum.
"Hyung kitap burada yokmuş sanırım. Yine de birkaç rafa bakıp geliyorum." O gittikten sonra garip adlara sahip olan kitaplara göz gezdirmiştim. Çoğu kitap yabancı yazarlarla doluydu ve şimdiden bunalmıştım. Tam şu an 20 dakika olmuştu bile. "Hyung bulamadım. Gel çıkalım." Jungkook'un koluna girerek sıradaki kitapçıya gittik hızla. Umarım çabuk bulur ve uğraşmazdık.
"Hyung aramama sende yardımcı olur musun?" Kapıyı açtık ve içeri girdik. "Tamam yardımcı olurum." Jungkook kitabın ismini söylemiş ve ben de onunla aramaya başlamıştım. İsmi de garipti zaten. Her bir kitaba bakarken adını söylemeye çalışıyor ve söyleyemiyor sövüyordum kendi kendime. En sonunda sinirden bakmayı bırakmıştım. "Jungkook ben bulamadım." Dediğimde o da "Evet ben de bulamadım. Sıradakine gidelim." Dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Travel |Sope✔
Tarihi KurguHoseok ve kardeşi Jungkook aradıkları kitabı bulabilmek için birçok kitapçı gezmişlerdi ancak aradıkları kitabın yarısı boştu. Tamamlanabilmesi için onların da katkıları gerekiyordu.