Aşka yeniden yelken açanlara...
Bölüm 5
3 yıl önce
Doğa'nın anlatımıyla
Artık beş kişilik bir arkadaş grubuyduk. Özgür'ü o kadar çok seviyorduk ki, anlatamam. Ben Burak'ı tıpkı olması gerektiği gibi hayatımdan silmiştim ve kendime yeni bir yol çizmiştim.
Bu sene 12.sınıf olduğumuz için çok çalışmamız gerekiyordu. Hedeflerimiz büyüktü ve bunun için çok emek vermeliydik. Bu yüzden de neredeyse her gün okul çıkışı beş kişi birden kütüphaneye geliyor ve birlikte ders çalışıyorduk. Aramızda en çalışkan olan Özgür olduğu için genelde o bize eksik olan konularımızı anlatıyordu. Beş kişi birlikte çalışmak çok eğlenceydi ama Özgür'le çalışmak... daha farklıydı, eğlenceli olmanın da ötesiydi.
O çok iyi bir arkadaştı, çok iyi bir sırdaştı. Özgür'le sadece ders çalışmak değil, her şey çok güzeldi. Onunla birlikteyken üzgün olmak bile çok güzeldi. Onunla birlikteyken ağlamak bile çok güzeldi, tıpkı onunla gülmenin benim yüzümde çiçek bahçeleri açtırması gibiydi bu güzellik. Özgür, adı gibi özgürlükle besleniyordu ve herkesin özgür olabilmesi için bir savaş veriyordu. Özgür, benim bir parçamdı sanki, ne olduğunu çözemesem de sanki onda bana ait bir şeyler vardı. Özgür, mutluluğun tanımı haline gelmişti son zamanlarda benim. Onun yüzündeki bir tebessüm bana bin tebessüm olarak geri dönüyordu. Onun gözlerindeki bir tane parlama bana bin misli mutluluk olarak geri dönüyordu. O, benim için bir arkadaştan çok daha fazlasıydı. O benim sırdaşımdı. O benim en yakın dostlarımdan biriydi. Özgür, mutlulukla besleniyordu ve herkesin mutlu olması için bir savaş veriyordu. Özgür, o kadar mutluydu, o kadar iyiydi ki ona imreniyordum.
Onun gözleri o kadar güzel parlıyordu ki... onun gözlerinde kaybolmak istiyordum.
Onun yüzü o kadar güzel tebessüm ediyordu ki onun tebessümü olmak istiyordum.
Ben galiba... ona aşık oluyordum.
***
Özgür'ün anlatımıyla
Doğa'ya olan sevgimi anlatmaya ne kelimeler yetiyordu, ne de ben yetiyordum. Doğa'ya olan sevgimi sadece onun gözlerindeki mutluluk anlatabilirdi, ona olan sevgimi sadece onun yüzündeki sıcak tebessüm anlatabilirdi, ona olan sevgimi sadece o üzüldüğünde benim kalbimin parçalanması anlatabilirdi.
Doğa, benim bir parçamdı sanki. O bilmiyordu belki ama ben biliyordum. Onun hangi parçası bendeydi, biliyordum. O kalbini benim kalbime koymuş ve onu en güzel şekilde saklamam için emanet etmişti bana. Onun kalbi artık benim kalbimle birleşmişti ve kayıp parçasını arayan iki yapboz parçası birbirlerini tamamlamıştı.
Ben, ona bakmaya bile kıyamazken ona tokat atan o pislik herif her aklıma geldiğinde tüylerim diken diken oluyor ve öfke tüm vücuduma hücum ediyordu. O günden beri onunla karşılaşmamıştık ve bu bir nebze de olsa kendimi sakin tutmamı sağlıyordu.
Beni en iyi Akay ve Meriç anlardı çünkü onların gözlerinde de görmüştüm benim duygularımın benzerini. Onlar da sonsuz bir aşkla bakıyorlardı birbirlerine. İçimden geçiriyordum hep; umarım bir gün Doğa da bana Akay'ın Meriç'e baktığı gibi bakar diye.
***
Doğa'nın anlatımıyla
Özgür ders arası yanıma geldi ve benimle bir konu hakkında konuşmak istediğini söyledi. Birlikte bahçeye çıktık. Özgür'ün gözleri yine o çok sevdiğim mutluluğuyla ve bir de heyecanla parlıyordu. Yüzü tebessüm ediyordu ama yine de heyecanını saklayamıyordu ve elleri titriyordu. O anda ikimizin de beklemediği bir şey yaptım ve Özgür'ün sakinleştirmek için onun elini tuttum. Yüzüme de taktığım tebessümle ona söyleyeceği her ne ise destek olmaya çalıştım.
''Ben... ne diyeceğimi bilmiyorum. O yüzden direkt söyleyeceğim.'' dedi ve gözlerini kapatıp yutkundu. ''Seni... seni seviyorum Doğa.'' Özgür'ü hayatım boyunca ilk kez bu kadar mutlu ve heyecanlı görmüştüm. Ama yalnız değildi, ben de en az onun kadar mutluydum ve kalbim yerinden çıkacak gibiydi. ''Benimle çıkar mısın Doğa?'' dediğinde hemen atlamamak için kendimi zor tuttum ve birkaç saniye bekledikten sonra ''Evet,'' diye cevapladım sorusunu ve yüzüme sıcak bir tebessüm yerleştirdim.
Özgür titreyen elleriyle elimi tuttu ve bana yaklaşıp beni alnımdan öptü. Ben ise birkaç saniye sonra birdenbire onun boynuna atladım ve sımsıkı sarıldım. ''Teşekkür ederim Özgür. Hayatıma girip bana renk verdiğin için teşekkür ederim.'' Gülümsedi ve eliyle yanağımı okşadı. Sonrasında ise konuştu. ''Renkli olan hep sendin. Ben sadece senin içindeki siyahı aldım ve söküp attım.''
Beş kişi birden toplanmıştık ve lunaparka gidiyorduk. Yine. Ama farklıydı bu sefer. Bu sefer Meriç'le el ele gidiyordum o lunaparka ve Özgür de biricik Doğa'sı ile tebessüm ediyordu.
Biz çiftler olarak el ele lunaparka giderken Ayaz mızmızlanmayı ihmal etmedi. ''Oh, ne güzel. Sizin yüzünüze bakınca sizden mutluluk fışkırıyor. Lan, ben niye sapım yanınızda? Sizle bir sevgilim olana kadar bir yere gelmeyeceğim.'' Ayaz'ın bu sözleri karşısında Ayaz da dahil olmak üzere hepimiz kahkaha attık.
Bugün buraya Doğa ve Özgür'ün sevgili olmasını kutlamaya gelmiştik. O yüzden ben, Ayaz ve Meriç gizli bir plan yapıp onları yalnız bırakacaktık.
Dönme dolaba binelim dedik ilk. Önce Doğa ve Özgür'ü bindirdik dönme dolaba fakat biz binmedik. Ve onları orada bırakıp koşarak oradan gittik.
***
Onlar dönme dolaba binmedikleri an anladım ne yapmaya çalıştıklarını. Onlar her ne kadar bizi uyuz etmeye çalışıp utandırmaya çalışsalar da bu durum bizi uyuz etmekten çok mutlu bile etmişti. Çünkü onlar yanımızdayken ne konuda sohbet edersek edelim bizimle dalga geçiyorlardı.
Dönme dolapta Özgür'le sohbet ederken birden hiç beklemediğimiz bir şey oldu ve dönme dolap tam biz en yukarıdayken durdu. Sanırım bir arıza olmuştu. Görevli adam arızanın düzeltilmesinin 1-2 saat süreceğini söylediğinde sinirlenen herkesin aksine biz gayet mutluyduk.
Özgür bir anda telefonunu çıkardı ve internetini açıp bize romantik bir film açtı. Bu film benim uzun zamandır gitmek istediğim bir filmdi. Fakat bunu bir lunaparkın dönme dolabında izleyeceğimiz hiç aklıma gelmezdi. Film çok duygusaldı ve bu yüzden sulugöz olan ben ağlamaya başlamıştım bile. Özgür tebessüm etti ve yüzümdeki gözyaşlarını eliyle temizledi. Başımı omzuna yasladım ve o şekilde arıza giderilene kadar filmi izledik.
***
Özgür'e karşı hissettiğim şeyler sadece aşk değildi, bir tanecik kelimeyle ifade edilebilecek kadar basit değildi kesinlikle. Ona olan hislerim çok bambaşka bir boyuttaydı, herkesin anlayabileceği bir duygu değildi bana kalırsa.
Sanki Özgür bir okyanustu ve ben bu okyanusun bir parçası olan balıktım. Sanki ben bir yapbozdum, Özgür'se yapbozdaki resim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Acının Rengi
Teen FictionAkay geçmişte acılar yaşamış ve bunlarla yüzleşmeye karar vermiş bir kızdır. Bu hikayede kimsenin -kendisi dahil - masum olmadığına inanır. Meriç ise gittiği klinikte hayatına giren ve birlikte acıları tattığı kişidir. Akay hayatın felsefesini sorgu...