Zaman kavramını kavrayamadığım anlardan birini yaşıyorum. Zaman insan yaşadıkça vardır. İnsanın kalbi durduğu an durur zaman. Yaşam ile anlamlanır. Her bir insanla var olur ve yine her bir insanla yok olur...
Peki yaşamak nedir? Nefes alıp vermek mi? Yoksa kalbinin atması mı? Nedir yaşamak ?
İnsan neye ihtiyacı varsa onun için yaşar. Benim ihtiyacım olan şey ise “özgürlük”.
Özgür değilsen, kanatların var ama uçamıyorsan, gitmek istiyor ama gidemiyorsan, konuşmak istiyor ama susturuluyorsan ne anlamı var yaşamanın.
İstediği yerde istediği hayatı yaşamalı insan.
Olmak istediğin yerde değilsen olduğun yerde de yoksundur...
Peki ya ölüm. Kalbinin durması mı? Yaşarken de ölmez mi insan? İstemediğin bir yerde olmak ve istemediğin biriyle yaşamaktır ölüm...
Tıpkı benim gibi...
Hayatın benim için bir anlam ifade etmediği anlardan birini yaşıyorum. Sessizlik... Çığlık çığlığa bir sessizlik hakim evin dört bir yanında. Gözyaşlarım ağlamaktan tükenmiş artık. Saatlerce kıpırdamadan oturduğum evimin merdivenlerinde, sabah ezaninin sesiyle kendime geliyorum. Vücudumun karıncalandığını o an algılıyorum. Yerimden kalkmak için, sağ elimle, oturduğum merdivenin korkuluğuna tutunuyorum. Elimin acıdığını hissediyorum. Baktığımda, avucuma gelişi güzel sardığım sargı bezinde ki kanın dışarı taştığını görüyorum. Sargı bezini yenilemek için oturduğum merdivenlerden yavaşça kalkıyorum ve tutulan vücudumun sancısıyla, banyoya doğru yürüyorum.
Banyoya geldiğimde lavabonun önünde duruyorum. Aynanın yanındaki minik dolabı açmak için elimi uzatacakken “aynadaki kadın” ile göz göze geliyorum... Zamanı durduruyorum o an ve birkaç dakika izliyorum onu. Gözlerimi alamıyorum o kadından...
Gelişigüzel toplanmış kahverengi uzun saçları, ağlamaktan balon gibi şişmiş, kan çanağına dönmüş kocaman masmavi gözleri var. Akan rimelleri gözlerinin altına, yanağına kadar yayılmış.
Onu görünce çok içim acıyor. Tanıyorum onu...
O aynada binlerce kez karşılaştım onunla. Bir zamanlar en güzel halleriyle görürdüm onu. Mutlu, ışıl ışıl bakan gözleriyle bana baktığı zamanları da bilirim ben. Mutsuz, üzgün, kırgın anlarına da denk gelmiştim ama bu sefer bir başka...
O kadar zavallı o kadar çaresiz görünüyor ki, ona moral vermek istiyorum ama çok yorgun hissediyorum kendimi. Beynim, vücudum, kalbim sızlıyor ve ayakta zor duruyorum...
Bir süre daha onu izliyorum,
“Bir kadın nasıl bu hale gelir, onu bu hale ne getirir? gibi sorular ve cevapları ile cebelleşirken, daha fazla dayanamıyorum. “ Bir şeyler yapmam , ona yardım etmem lazım. Çünkü benim ondan, onun benden başka hiç kimsesi yok” diye düşünüyorum.Hafifçe gülümsüyorum ona. Zoraki bir gülüş ile karşılık veriyor bana. Öyle zoraki bir gülüş ki dokunsam ağlamaya devam edecek neredeyse. Ama pes etmiyorum onu bu hale getirenleri düşünüyorum. Şu an bir gram vicdanları sızlıyor mu acaba? Tabi ki sızlamıyor... Vicdanları olsaydı zaten bu kadın burada, bu halde olur muydu diyerek veriyorum cevabını.
“Hey!” diyorum “Kendine gel.” Düşmüş omuzlarını kaldırıyorum önce. “Dik dur.” diyorum. Omuzlarımı ve başımı biraz daha dikleştiriyorum... Lavabonun üzerinde duran makyaj temizleme mendilinden bir tane alıyorum ve gözaltlarına akan rimelleri silmeye başlıyorum. Sonra saçlarını düzeltip derin bir nefes alıyorum.
"Evet" diyorum "Böyle daha güzelsin. Az evvelki halini hiç beğenmedim. Bir daha seni öyle görmek istemiyorum. Hep böyle dik dur, hep böyle gülümse...
Senin mutsuzluğun kimsenin umurunda değil, bu gün seni bu şekilde gördüğüm son gecem olacak. Bu günden sonra güçlü olmayı öğreneceksin..
Bu sabah diğer sabahlardan farklı başlayacağız güne.. Bugünden sonra kendin için yaşayacaksın, güçlü ve mutlu olmak için çabalayacaksın... Hayatındaki sorunları yok edemiyorsan onları yok sayacaksın. Bir daha seninle böyle karşılaşmak istemiyorum. Bugün o gözlerinden akıttığın son damlaların olacak. Ağlayacaksan mutluluktan olacak... Bugün yenildiğin gün değil tam tersine savaşının başladığı ilk gün... Unutma en büyük başarılar, yenilgilere karşı verdiğimiz mücadelelerle gerçekleşir...”İşte bu hikaye, aynadaki kadının hikayesi...
Belki de aynadaki milyonlarca kadının hikayesi...
Aynadaki kadın anlatacak ben yazacağım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aynadaki Kadın
Ficción GeneralAynadaki Kadın; Adı Cennet... Hayatını cehenneme çevirenlere inat; aldığı yaraların onu eksiltmesine asla müsaade etmedi. Ne kadar yara aldıysa, o kadar güçlendi. Bilek gücü yoktu belki ama, Tüm zorlukları yürek gücüyle yendi. Ve o gücü ona "Aynadak...