7.

319 19 4
                                    

25 Kasım

"BAHİSÇİ! BAHSE GİRMEK İSTEYEN? BAHİSÇİ!"

Dışarıda heyecanlı bir kalabalık varken şampiyonlar çadırında bir gerginlik hakimdi.
Screng bir karyolaya oturmuş, elleriyle birşeyler yapıyordu. Agreste ise bir sandalyede oturuyor ve sağ ayağının topuğunu yere vuruyordu. Tonks da çadırın içinde volta atıyor, Remus'sa kendi bölmesinde öğrendiği büyüleri mırıldanarak tekrar ediyordu. Çadırın açılmasıyla dördünün de bakışları o tarafa kaydı. Gelenler Çapulcular ve McRock kardeşlerdi.
James
" N'aber, Aylak?"
Marlene
" Nasıl hissediyorsun?"
Remus
" İyi, gibi. Off... Aşırı gerginim. "
Lily
" Korkmana gerek yok, başaracaksın. "
Sirius
" Öyle tabi. Bu senin için de geçerli, Dora! Unutmayın: ikiniz de çok çalıştınız ve başaracaksınız."
Remus sırıtarak
" Oo, Pati, senden hiç ciddi birşeyler duyacağımı düşünmezdim. "
Marlene
" Aynı fikirdeyim. Siri'm, iyi misin? Ateşin mi var yoksa?"
Peter ürpertiyle geri çekilip
" B-beni ürkütüyorsun. "dedi.
Altısı da güldü. Ama o sırada çadır tekrar açıldı. Gelen turnuva görevlisiydi.
Görevli
" Evet, mücadele birazdan başlıyor. Yarışmacı olmayanlar lütfen çıkabilir mi?" dedi Çapulcular ve McRock kardeşlere bakarak.
Lily
" Evet, tabi. "
James, Remus'un sırtına pat pat vurarak
" Bol şans, Aylak." dedi ve hep beraber çıktılar.
Görevli
" Pekala, yaklaşın, lütfen. Şimdi; Mr Agreste, siz ilk çıkacaksınız. Sonra siz, Mr Screng. Ondan sonra da Miss Tonks. En son da siz Mr Lupin. Her biriniz kendi minotorunu yenip, onun koruduğu sandığı almaya çalışacaksınız. Sandık sizin için çok önemli çünkü bir sonra ki etabın ip ucu sandıkta gizli. Anlaşıldı mı?"
Dördü de sessizce başlarını salladılar.
Görevli motive edercesine gülümseyerek
" Harika! Düdük sesiyle başlayacağız. Hepinize bol şans!"
Görevli gittikten sonra herkes yine işine döndü. 5 dakika sonra da bir düdük sesi duyuldu ve Adrian Agreste çadırdan çıktı.

Zaman geçiyordu. Sıra Tonks'a gelince kız derin bir nefes aldı ve çadırdan çıkacakken Remus
" Bol şans, Dora!" diye bağırdı. Tonks omzunun üzerinden gülümseyerek
" Teşekkürler, Remus. Sana da. " dedi göz kırptı.
Remus kızardığını hissetti.

Yaklaşık yarım saat sonra görevlinin sesi duyuldu
" Ve şimdi de son şampiyonumuz!"
Remus heyecanına ve titreyen bedenine hakim olmaya çalışırken yukardan bazı ses duydu
" BAŞARABİLİRSİN, AYLAK!"
" HADİ, REMUS!"
" BASTIR, LUPİN" Remus arkadaşlarına gülümsedi. Bu biraz olsun iyi hissettirmişti.
Derin bir nefes aldı ve asasını daha da sıkı tutarak toprak zemine bir adım attı. Alan, bir boğa güreşi arenası gibi topraktı ve sandık tam ortada duruyordu. Ayağına uzun bir zincir takılı olan minotor da yanında. Minotor, Remus'u görünce doğruldu ve burnundan soluyarak başını salladı.
Remus yutkundu. Bu minotor kesinlikle bir ölüm makinesiydi. Yaratık boynuzlarını Remus'a doğrultup ayağını yere sürtmeye başladı. Remus anlamıştı. Minotor onu delmek istiyordu ve ne yazık ki kırmızı Gryffindor forması pek de yardımcı olmuyordu. Minotor harekete geçip koşmaya başlayınca hemen kenara çekildi ve asasını minotora doğrulttu.
" Impedimenta!" ancak lanet hiç birşeye yaramadı. Minotor geri dönüp tekrar atağa geçti.
Remus kendini yana atarak bu saldırıdan ucu ucuna kurtuldu ancak kolunun üzerine düştüğünden asa kolu acayip ağrıyordu. Yüzünü buruşturup asayı sol eline aldı ve tekrar ona koşan minotora
" Sersemlet!" dedi. Yine birşey olmadı. Minotor daha da yaklaşıyordu. Artık endişeleniyordu.
" R- reducto!"
Büyü minotorun bir boyunuzunu tamamen parçaladı. Yaratığın gözleri öfkeden resmen kıpkırmızı oldu. Hızını daha da arttırdı.
Remus birşey yapması gerektiğini biliyordu yoksa burada Fransız peyniri olacaktı. Ani bir kararla
" Expecto patronum!" diye bağırdı. Asasının ucundan çıkan gümüşi kurt boğa adamın etrafında koşmaya, sıçramaya başladı. Minotor aniden durup kocaman gözlerle kurt baktı ve bu sefer de onu kovalamaya başladı.
Remus içinden
" Fırsat bu fırsat. "
diye geçirdi ve var gücüyle sandığa koşmaya başladı. Patronusun yok olmasıyla da minotor da o yöne koştu. Kalabalık heyecanla onları izliyordu. Ne olacaktı? Sandığa 2 metre kala Remus kendinin bile beklemeyeceği bir çeviklikle sandığa atıldı ve onun sandığa dokunmasıyla minotor yok oldu.
Tüm Hogwarts coşkuyla alkışlıyorken Remus derin bir nefes vererek kollarında sandık uzanmaya devam etti. Ama bu çok uzun sürmedi. Turnuva görevlisi coşkuyla gelip onu kaldırdı ve bir kolunu havaya kaldırttı.
" Bayanlar ve baylar, işte ilk etabın galibi!"
Herkes ayakta alkışlıyordu. Beauxbatonslar ve Dumsterganlar isteksiz olsa da. Sonunda Madam Pormfrey gelip, Remus'u görevli Mr Alfred'in ellerinden çekip aldı ve hastane kanadına gittiler.
Remus'un şu anda tekistediği sağlam ve deliksiz bir uykuydu.
Madam Pormfrey onu boş bir yatağa yatırdı ve birkaç iksir içirip gitti. Madam Pormfrey odadan çıktığı an Remus'un yanındaki yatağın perdesi açıldı.
" Selam, Remus. Birincinin sen olduğunu duydum. Tebrik ederim. "
Remus
" Tonks? Ah, şey teşekkür ederim. Seni de tebrik ederim. Sonuçta sen de ikinci olmuşsun. Ama bence birinci sen olmalıydın. "
Dora güldü ve
" Bence sonuncu olmalıydım ama neyse. Nasılsın?"
" Harika. Sen?"
" Kolum biraz sızlıyor ama iyiyim. "
Remus o zaman kızın sol kolundaki bandajı fark etti.
" Ne oldu?"
" Yanından geçerken minotorun boynuzu yaptı. "
" A- acıyor mu?"
Dora tekrar güldü. Remus'un neden onunla konuşurken kekelediğini bilmiyordu ama bu haliyle cidden çok tatlıydı.
Ona tam başka birşey söyleyecekti ki koridordan Sirius ve James'in sesleri duyuldu. Perdeyi kapatıp
" Neyse. Benim biraz uykum var. Sana iyi eğlenceler. " dedi.

Aranızda bu mahalle abisini sevmeyen?😍😍😍😍😍😍😍😍😍

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Aranızda bu mahalle abisini sevmeyen?😍😍😍😍😍😍😍😍😍

Remus Lupin ve 4 Büyücü Turnuvası Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin