6. bölüm - Pizza!

7 4 0
                                    

Zorla sabah etmiştim. Fırat gerçekten çok kafama takılmıştı.

 Okula gittiğimde  Berkan yanıma doğru yaklaşıyordu. "Parla?" dedi. Eski sevgilim bana sürpriz yapmış ne diyebilirim ki? "Evet?" dedim. Bu da sanki "Yaptığın şeyin hiç bir değeri yok!' demiş gibi mi olmuştu ya.. 

"Vaktin varsa bahçede yürüyelim mi biraz konuşmak istiyorum da?" dedi. Ne olacaktı canım. Bugüne bugün bekar bir hatunum.. "Tabii.." dedim. Ve yürümeye başladık. "Parla aslında dün yaptığım, hiçbir zaman gözümü senden alamayışım, şimdi yanına gelişim her şeyi anlatıyordur ama yine de söylemek istiyorum; Seni hala istiyorum ben." dedi. Ne diyeceğimi bilememiştim sustuğumu görünce içini dökmeye devam etti. "Bak ayrılalı uzun zaman oldu ve tüm hatalarımın tek tek farkına vardım. Olgunlaştım ve seni mutlu edeceğime eminim!" derken gözleri ışıl ışıl bana bakıyordu. "Ve şuanda 'Tabi gel barışalım!' demeni de zaten beklemiyorum. Zamanla her şey olur. Sadece sana bunları kanıtlamam için bana izin vermeni istiyorum." dedi. Sanırım artık söyleyecekleri bitmişti ve cevap verme sırası bendeydi.

"Şuanda içinde bulunduğum psikolojik durum ve ruh halim düşünülürse sana kendini ifade etme şansı vermemek için bir sebep göremiyorum." dediğim anda sanki havalara uçacakmış gibi bir heyecan yayıldı yüzüne "Ama tabi ki bu dediğim gibi kendini ifade etme şansı olacak. Barıştık, yeniden sevgiliyiz demek anlamına gelmiyor asla." Burada amacım Fırat'tan içten içe intikam almak mıydı yoksa gerçekten istiyor muydum bilmiyordum ama laf ağızdan çıkmıştı artık. Berkan'la yeniden takılacaktık.

 Olumsuz bir cevap vermediğim için sevinmiş hatta gülümsemesi tüm yüzüne yayılmıştı. Ve gerçekten gülüşü çok güzeldi. Unutmuşum.

"Bana bu şansı verdiğin için seni asla pişman etmeyeceğim. Seni tekrar kaybetmemek için elimden gelen her şeyi yapacağım. " dedi. İstemsizce gülümsemiştim. Böyle şeyleri Ecrin yaşardı. Veya başka kızlar. Ama bir erkek tarafından böyle sözler duyabileceğimi hiç ama hiç düşünmemiştim. Ben cevap vermeden konuşmaya devam etti. "Bu kadar güzel bir kız olmana rağmen benden sonra bir kişiyle bile çıkmadın. Benim yaptığım saçma sapan hareketlerin hiçbirini yapmadın. Beni çok şaşırttın Parla." dedi.

 "Sanırım şu dünyada beni güzel bulan tek erkeksin. Daha önce neredeyse hiç bir erkekten böyle sözler duymadım teşekkür ederim." dedim gülümsemeye devam ediyordum. "Çok daha fazlasını hak ediyorsun. " deyip dudaklarının sağ kısmını bükerek gülümsemişti. Bu onda gerçekten de çok hoş duruyordu. Okul binasına doğru yürüdük, beni sınıfıma bıraktı ve gitti.

 Kendi kendime düşüncelere dalmıştım. Ben bir kızdım. Ve sevgiye ihtiyacım vardı. Saçma sapan bir insanı beklemekle ömür mü geçerdi? Belki de şu sıralar yapabileceğim en iyi şey Berkan'a şans vermek olacaktı. Ecrin'e olanları anlattığımda benden daha sevinçli ve heyecanlı gözüküyordu. "İşte bu be! Yaşasın kardeşlerim benim! Sonunda!" diye bağırıp bana sarılıyordu. Günün sonuna doğru Ecrinden senelerdir gittiği, benim bir türlü cesaret edemediğim falcının numarasını istedim. Hemen "Ben de geleyim eşlik edeyim sana!" Diye atıldı. Ama yalnız gitmem gerekiyordu. Falcı kadını aradım. Ve yarın okul çıkışı saat 16:00'da Ece Cafe'de buluşmaya karar verdik.

Hemen yarın olmasını istiyordum. Duş alıp uyuyakalmıştım. Sabah hazırlandım yolda sallana sallana yürürken telefonum çalmaya başladı. Gizli numara arıyordu. Hem de normalde Fırat'la her gün konuştuğumuz saatte. Meraklı bir şekilde açtım. 

Kim olduğunu az çok tahmin ediyordum. "Alo?" Dedim meraklıca. Ama gerçekten de bu saatte beni arayabilecek tek kişi oydu. "Konuşsana Fırat?" dedim sertçe. Ve telefon yüzüme kapandı. Bir yanım böyle saçma sapan çocukça bir şeye ne gerek vardı? derken bir yanımda belki sesimi özlemiştir? diyordu. Düşüncelere dalıyordum. Hızla kulaklığımı takıp okula geldim. 

Berkan dün gece mesaj filan atmamıştı. Veya aramamıştı. Beklentiye girmiştim açıkcası. Bahçede onu gördüğümde gülümsedim. Ve yanıma doğru yürüdü. "Günaydın" dedi neşeli sesiyle. "Günaydın, naber?" dedim. Çocuğa ilk günden trip atamazdım elbette. Kendisi açıklama yapardı umarım. "İyiyim de akşam ders çalışırken uyuyakalmışım ya yazamadım sana özür dilerim." dedi hem mahcup hem de tebessümlü bir sesle. "Ha hiç önemi yok ya erken uyudum ben de zaten." deyip güldüm.

 "Bugün çıkışta bir planın var mı?" dedi gülümseyerek. Tabi ki de 'Canım ben eski sevgilimle neler olacak merak ediyorum da falcıya gideceğim gel eşlik et!" Diyemezdim. Bunun yerine "Anneme sözüm var erken gideceğim bugün" diyebilmiştim. Hiç bozuntuya vermiyordu. "Iıı peki öğlen için bir planın var mı?" dedi umutsuz bir şekilde. "Hayır yok aslında." dedim ve gülümsememi tüm suratıma yaymıştım. "Tamam o zaman öğlen sınıfından alırım seni." Dedi resmen kaybettiği oyuncağına kavuşmuş çocuk gibi seviniyordu. Bu hali çok tatlı gelmişti ve arkasından yaklaşık bir dakika gülerek bakmıştım. 

Sınıfa gittim ve Ecrin'e hem öğlen hem de çıkışta onu sattığımı söyledim. Hem sevinmiş hem de kızmıştı. Berkan olayına benden çok seviniyordu açıkçası. Bir anda aklıma gelmiş gibi "Az kalsın unutuyordum anlat bakalım aşk kızı sevebildin mi 'çocuğuu' " dedim omuzumu ona dokundurup göz kırparak. Ecrin'den önce bir "Yaaa Parla manyak mısaaan?" gibi bir nida çıkmıştı ki inanın hiç anlam verememiştim. Kendimi tutamayıp şaşkınlık ve kahkaha arası bir mimik sergilemiştim. "Yani nasıl desem dün ilk kez sarıldı bana ve kendimi uzun zamandır hissetmediğim kadar huzurlu hissettirdi. Ya nasıl desem..." dedi muzip sırıtışlarla ve biraz düşünüp devam ederek "Hem tamamen boşum diyemem hem de kesinlikle şuan hissettiğim aşk değil!" dedi son kelimeleri sesini yükselterek sitemle söylemişti. "İşte bebeğim biz ona halk arasında hoşlantı diyoruz sen ne kadar kabul edemesen de." dedim. 

Bugün keyfim yerindeydi ve öğlene kadar Ecrin'e takılmalarımı sürdürdüm. Öğle zili çalınca Berkan hemen kapıda bitmişti. Ultra neşeli sesiyle "Merhabaa!" dedi. Aylardır görüşmüyorduk da benim mi haberim yoktu? Ay bu çocuk beni öldürecek. diye sayıkladım içimden. "Merhabaa nereye gidiyoruz?" dedim en az onun kadar neşeli gözükmeye çalışarak. "Sen pizzayı çok seversin. Yeni bir yer açılmış oraya gidelim mi?" dedi cevabı biliyormuş da sadece teyit etmek için sormuş gibi. "Iım bayılırım. Hemen gidelim" dedim resmen kendimden geçerek. Berkan işini biliyordu! Pizzacıya oturduk. İkimize bir büyük boy karışık pizzanın yeteceğini düşünüp sipariş vermiştik. 

Muhabbet etmeye başladık. Havadan sudan konuşup birbirimizi yeniden tanımaya çalışıyorduk adeta. Konu tam bitiyor 1-2 dakika sessizleşiyorduk hemen bir şeyler sorup konuyu sürdürüyordu. Siparişlerimiz gelmişti. Iım ne güzel şeysin pizza! Seni yerim pizza! Aşığım sana pizza! Evimin kadını ol pizza! diye içimden sayıklayıp pizzadan önce kafayı yemiştim işte.

 Yemeğimizi yedik ve kalktık. Hesabı bana ödetmemişti. Gıcık! Okula gitmek üzere yola koyulmuştuk. Ve düşüncelere daldım. Yani aslında önemli olan yanında mutlu olmak gülmek eğlenmek değil mi? Bunların hepsini Berkan'la yaşayabilecektim sanırım. E ilişkide tabi ki de his de olacaktı. Ama belki işin his kısmını şimdilik rafa kaldırabilirdim. Zamanla her şey olurdu. 

"Şş birazda sen konuşsana ya amma suskunsun!" deyip beni düşüncelerimden sıyırdı. "Ha yok ya benim aklım hala yiyemediğim pizzalarda." deyip güldüm. Okula gittik. Dersler zorla geçti. Ve artık Ece Cafe'deki buluşmama gidebilirdim... 

Okuldan çıktım ve hızla yürüyerek kafeye ulaştım. Kadın daha gelmemişti. Bol şekerli bir türk kahvesi söyledim. Ve tam fincanı kapattığımda kadın gelmişti. "Parla?" dedi. "Evet, buyrun oturabilirsiniz." deyip karşımdaki boş sandalyeyi gösterdim. Fincan soğuyana kadar işte Ecrin arkadaşın mı? O nasıl? Falda ne çıkmasını bekliyorsun ne için baktırıyorsun bir sürü soru sormuştu. Ve fal soğuduğunda açtı, konuşmaya başladı..

  (Evet arkadaşlar hikayemizin Giriş bölümü yavaş yavaş sonlanıyor :D Bir merak uyandırabiliyor muyum veya memnun musunuz? Gerçekten bilmiyorum ama oylarınızı esirgemezseniz sevinirim :D) 

Güzel GünlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin