özel bölüm / Ay, Güneş ve Mars 3

27 7 7
                                    

Güzel ama bir o kadar da zorlu günlerin sonucu, insanın kalbindeki huzurla birleşince en tatlı günler oluveriyormuş. Sevgi insanı her zaman en derinden iyileştiriyormuş da bunu hep çok sonra anlıyormuşuz. Bir tohum, kadının içinde büyüdükçe o sevgi devlerle eş değer oluyor, tohum çiçek açıp ele avuca sığınca da aşkın bambaşka yanı dünyayı daha da iyi bir yer yapıyormuş.

Nergis ve Kemal'in hayatlarında bir tohum oluşmuş ve o tohum çoktan bir çiçek haline gelmişti. Bebekleri iki yaşına basmış, onlar da ömürlerinden iki yılı devirmişlerdi. Yaşadıkları bu seneler, geçmişte geçirdikleri günlerin üzerini örtüyor ve sanki sadece 2 senedir yaşıyormuş gibi taptazelerdi. Bebeklerinin kokusu tüm odayı hatta tüm evi sardığına, Nergis loş ışıkla döşenmiş çocuk odasında kızı Neşe'yi uyutmaya çalışıyordu. Bedeni oldukça bitkin olsa da, yine de kendini şuan dünyanın en güçlü kadını gibi hissediyordu. Kızının kocaman, tıpkı eşine benzeyen gözlerini gördükçe onu kimse alt edemezmiş gibi geliyordu. Beşikte yatan ve yüzüne ışıltı veren bir gülümsemeyle kendisine bakan kızı ona hiç deneyimlememiş en muhteşem hisleri veriyordu.

Beşiğe yasladığı kafasıyla yavaş yavaş kızını sallıyor bir yandan da ince sesiyle ninni söylüyordu. "Uykudan uyanmış, gülermiş, bakarmış." Neşe'yle birbirlerine bakarken gülümsediler. "Annesi onu çok öpermiş, severmiş."

Neşe tatlı tatlı sesler çıkarırken gözleri de daha da uykulu bakmaya başladı. Tombul ve küçücük elleri annesinin elini tutuyordu. Nergis ninni söylerken Kemal'in kapıdan onları izlediklerini fark etmemişti. Eşi, kapıya başını yaslayıp usul usul ve tebessüm ederek karısını ve kızını izliyordu. Bu anda ise kalbine dolan huzurun ve mutluluğun haddi hesabı yoktu. Hatta öyle bir şeydi ki gözleri dolmadan edememişti.

Nergis devam etti. "Okula gidermiş, yazarmış, çizermiş. Babası onu çok öpermiş, severmiş."

Neşe tatlı uykusuna dalmışken, Nergis'in de gözleri yavaşça kapanıyordu. Yarım uykuları yüzünden ayakta bile uyuyabilecek seviyeye gelmişti ama bundan gram şikâyeti yoktu. Kemal karısının kapanan gözlerine ve kızının çoktan uykuya dalmış yüzünü izlerken gülerek içeriye girdi. Beşiğe yaklaşınca Nergis irkildi ama Kemal'i görünce rahata kavuştu. Kemal ninninin devamını getirirken kızının üzerine örttü. "Annesi onu çok, babası onu çok, herkesler onu çok severmiş, severmiş." Neşe'nin yanağına ufacık bir öpücük kondurup kokusunu içine çekti. Nergis onları izlerken birden karısını kucaklayıp yatak odasına götürdü. Nergis yorgun bir gülüş sergilerken Kemal'in boynuna sarılmayı da ihmal etmedi.

Kemal karısını yatağa yatırıp pijamalarını giymeye başlayınca Nergis çoktan uykuya dalmıştı. Yatağa girip Nergis'e sarıldı ve ikisi de uykunun huzuruna kavuştu.

 Önceden olsa birisi onlara bunları yaşayacaksınız deseler ikisi de güler geçer, hayal dahi edemezlerdi. Fakat şu an belki dünyanın en mutlu insanıydılar. Her zaman kötü günlerin olacağı gibi üzerine iyilerinin de ekleneceğini bilerek sabırla beklemişlerdi. Sabrederek de istediklerine ulaşmışlar ve hayattan daha fazla bir şey istemiyorlardı.

Onlar çoktan kendi mutluluklarına ulaşmış, ellerinin içine küçücük bir el daha eklemiş, kalplerini de bir kişi için daha da genişletmişleri. Küçük bir aile kurarak dünyayı karşılarına alabilecek gücü toplamışlardı. Şimdi ne gelirse gelsin hem kendilerini hem de çocuklarını koruyacak ve birbirlerini sonsuza dek en temiz şekilde sevmeye çaba göstereceklerdi.

...

Nasip olur mu be? Bir de bu son valla... 

anlat ona.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin