16 Mayıs 2013
Yanağım soğuk taşa değiyordu. Olduğum yerden pek bir şey göremiyordum ama hayal etmek güç de değildi. Rüzgâr yoktu. Bir ağacın tek bir yaprağı bile kıpırdamıyordu. Yapış yapış hissettiren bu sıcaktan dolayı kimse dışarı çıkmıyordu. Okulun bahçesi derin bir sessizliğe gömülmüştü.
Olduğum yerde dönüp sırt üstü uzanmaya devam ettim. Güneş, şimdi tepemdeydi. Gözlerimi acıtsa da ışığı, çekmek istemedim bakışlarımı. Her şeye rağmen her gün bıkmadan, tam orada parladığı için minnet duydum ona. Sonra yüzüme bir gölge düştü ve hemen başıma biri çömeldi. Tıslamaya benzer bir ses çıkardı başta.
"Bu ne şimdi? Dayak yemekten zevk almaya mı başladın yoksa?" Dalga geçer gibi çıkan sesi kulaklarıma dolduğunda yüzüne tükürmek istedim. O diyene dek fark etmemiştim güldüğümü aslında. Manasız sorusunu görmezden gelerek bozmadım yüz ifademi. O da sıkıntıyla tekrar ayaklandı ve az ötede bekleyen arkadaşlarına doğru yürüdü.
"Artık seninle uğraşmak eğlenceli olmamaya başladı. Başka birini mi bulmalıyız? Sicheng'e ne demeli?" O kadar iğrenç bir gülümseme vardı ki suratında bunu gördüğüm için kendimden nefret ettim o an. Ama beni öfkelendiren asıl şey başkaydı. Aldığım darbeleri elimden geldiğince görmezden gelerek hızla ayağa kalktım ve yanına gelip yakasından tuttum. Aniden onu kendime çekmemle kahverengi uzun saçları dağılmış zaten benden kısa olan boyu daha da kısalmıştı. Onu hemen şurada dövmek benim içim zor değildi ama biliyordum devamı gelecek ve yine zarar gören ben olacaktım.
Minjae onu bu şekilde tuttuğum için rahatsız olup kurtulmaya çalışsa da pes etti bir süre sonra. Hemen ardında duran arkadaşları ise duruma müdahale edip etmemek konusunda kararsızlardı. Beni tutsalar, Minjae bir başına elimden kurtulamadığı için onuru kırılmış hissedecekti ve diğerleri bunun olmasını istemiyordu. Öte yandan, iki elimin arasındaki bu çocuğun gücü her ne kadar dayak yemiş olsam da bana yetemezdi.
"Biliyor musun. Doyoung? Sevdiğim şey bu. İfadesizce bakman yerine bana böyle nefretle bakman ve meydan okuman. O zaman daha zavallı gözüküyorsun. Ne yaparsan yap beni yenemeyeceksin Doyoung." Çirkin gülüşü yüzünden hiç silinmiyor aksine daha da yayılıyordu her cümlesinin ardından.
"Seni yenip yenmemek, inan bana umurumda değil Minjae. Sana ne dedim? Bana istediğini yap ama onlara dokunma. Bir yıl. Yalnızca bir yıl daha sana tahammül edeceğim ve her şey bitecek." Dişlerimi sıkarak konuştuğumdan sesim olduğundan boğuk çıkmıştı.
"Beni unutabileceğini mi sanıyorsun? Eminim vücudunda ölene dek geçmeyecek birçok yara kalmıştır. Onlara her baktığında bu yüz gözlerinin önüne gelecek ve uykuların kaçacak." Bu sefer gülme sırası bana geçmişti. O kadar gülünç gelmişti ki dedikleri neredeyse ellerimden sıyrılmasına izin verecektim. Kıpırdanmasıyla gülmeyi kesip bir hışımla geriye ittim onu. Sırtı sertçe yere çarpsa da önemsemedim ve karnına oturdum. Ellerim tekrar yakalarındaki yerini almıştı.
"Senin gibiler her zaman unutulur Minjae. Ben unuturum, bu okulda kötülük yaptığın herkes unutur. Hatta biliyor musun, yanında köpek gibi gezdirdiğin bunlar var ya. Onlar bile unuturlar seni. Olur da geçmişlerini hatırlayacak olurlarsa ölmüş olman için dua ederler sırf yaptıklarının utancına. Minjae, eğer seni unutmayan birileri olursa, inan bana seni öldürmek için gün sayıyordur ancak." Gözlerim sonuna dek açılmış yüzüm neredeyse onunkinden birkaç santim ötedeydi. Minjae ise ağzımdan çıkan bu laflara artık dayanamaz olmuş bağırmıştı. Onun sesiyleyse de arkadaşları harekete geçmişti. Birinin kolumdan tutup çekmesiyle hemen karşımdaki duvara fırlatılmam bir olmuştu o an. Sırtım sertçe çarpmış ve bedenim hemen dibine düşmüştü. Nefes alamıyordum. Ama bu onlara yetmedi. iki büklüm kalan bedenimi acımasızca tekmelemeye devam ettiler. Acı dolu inlemelerimi ve yardım çağrılarımı kimse duymadı. Her zaman olduğu gibi bugün de bir başıma boğuştum her şeyle. Bir başıma göğüs germek için çabaladım kötülüğe.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
our souls • johndo
Fanfiction"Anlıyorum." O da yürümeyi bırakmış ve bana dönmüştü. Konuşurken başı aşağıdaydı. "Sanırım seni korkuttum." Onu reddetmek için ağzımı açacaktım ki yüzüme dönen bakışları beni engelledi. Dudaklarında şeytani bir gülümseme belirdi birden. "Oysaki ona...