Bölüm 1: Kare

719 78 12
                                    

Hoş geldiniz :)

***

"Yok yok bu iş olacak gibi değil, hesaplıyorum hesaplıyorum ama işin içinden çıkamıyorum. Ben bütçe planlamasını yeterince iyi mi yapamıyorum. Bir yerden eksiltiyorum, bir yerden arttırıyorum ama yok yine ay sonu çıkmaza giriyorum. Ne olacak benim halim böyle Arif, bana bir akıl ver." hattın öbür ucunda Leyla'nın yakınmalarını dinleyen Arif derin bir nefes alarak konuşmasına başladı. "Kızım kiralar aldı başını gidiyor. E malum sende yalnız yaşıyorsun, masrafları bölüşecek insanın da yok. Marketten iki şey alıyorsun gidiyor zaten 100 lira. Bence kendine bir ev arkadaşı bul."

"Ev arkadaşı mı? Arifçiğim, canım benim. Sen unuttun herhalde benim ev arkadaşı denemelerimi. Ya daha ilk kirayı ödemeden kaçıp gittiler, ya çok pistiler ya da çok misafirperver oldukları için evi tanımadığım bir sürü insanla dolduruyordular."

Leyla'nın sanki onu görebileceğini umar gibi başını öne doğru sallayan Arif "Doğru diyorsun, bu devirde ev arkadaşı bulmak da zor." dedi daha sonra aklına bir şey geldiğini belli edecek türden Leyla'ya mırıldandı " Aslında bir yolu var Leyla ama sen ne dersin bilmem."

Leyla "Dök bakayım dilindekileri." diye emir verdikten sonra Arif anlatmaya koyuldu. "Kızım senin teyzen yurt dışına çıkmadı mı, çıkarken de daha dönmem demedi mi?" Leyla araya girip "Evet, söyledi" diyerek arkadaşını onayladı. "E bu yüzden anahtarını da sana vermedi mi? Hazır ev, kızım geç buraya otur, boşuna kira verme demedi mi?" Arif doğru söylüyordu, teyzesi iki ay önce Londra'ya yerleşmişti. "Bilmiyorum Arif, ayıp olmaz mı?" Aslında Arif haklıydı, bu kadar da sıkışmışken aslında mantıklı olabilirdi. "Kızım sen bilirsin ama kirayı bu ay ödesen diğer ay ödeyemeyeceksin bari durumu toparlayana kadar orada kal. Neyse benim şimdi biraz işim var akşam iş çıkışı sana uğrayacağım haberin olsun. Bir şey lazım mı gelirken alayım."

"Sağ ol hayatım bir şey lazım değil, akşam görüşürüz."

***

Arif akşam Leyla'nın evine uğradığında yanında bir sürü koli de getirmişti. "Arif bunlar da ne?" Elindeki kolilere salonun ortasına yerleştiren Arif üzerindeki ceketi çıkarıp kanepenin üzerine bıraktıktan sonra Leyla'ya dönüp "E taşınıyorsun ya, o yüzden getirdim." Salık olan saçlarını bileğindeki tokayla toplayıp tekli koltuklardan birine yerleşirken Leyla cevap verdi " Sadece bunu bir fikir olarak önerdin Arif, bu kadar yani taşınma falan yok ortada."

Uzun cüssesini kanepenin üzerine bırakan Arif gözlerini devirerek ayaklarını karşısındaki sehpaya doğru uzattı. "Kızım bırak artık bu fakir ama gururlu kız ayaklarını, başka çaren yok." Leyla tam cevap vermeye yeltenecekti ki telefonunun zil sesi onu durdurdu. Eline aldığı telefonun ekranını Arif'e gösterdi "Arıyor ecelim." arayan ev sahibi Hikmet Bey'di. Utana sıkıla telefonu açan Leyla "İyi akşamlar Hikmet Bey." diyerek karşılık verdi. Meraklı gözlerle Leyla'yı izleyen Arif konuştuklarından pek bir şey alamıyordu. Leyla sadece "Peki, tamam, haklısınız." gibi kelimler ediyordu. En sonunda telefonu kapatan Leyla oturmuş olduğu koltukta iyice yayılarak "Ben de diyordum bu sorunlar bana az, yenisini yok mu ki onunla uğraşayım." Sehpaya uzattığı ayaklarını kendine doğru çekip bağdaş kuran Arif Leyla'nın bir açıklama yapması için gözünün içine bakıyordu. Buna rağmen Leyla'nın ağzından bir kelime çıkmayınca lafa kendi girişti "E sölyesene ne oldu, ne diyor Bay Bıyık?" Arif, Hikmet Bey'e hep böyle hitap ederdi. Hikmet beyin o kadar gür bıyıkları vardı ki yüzünün neredeyse yarısını bıyıkları kaplıyordu. Hatta sadece Arif değil binada yaşayan diğer insanlar bile Hikmet Bey'e 'Bay Bıyık' diye hitap ederdi.

"Taşınıyoruz kuzucum, taşınıyoruz. Bay Bıyık'ın oğlu burada işe girmiş, haliyle İzmir'den bu tarafa taşınacak. Hikmet amca da kendi evi dururken oğlunu kirada oturtacak değil. Kira sözleşmesi de sona ermişti zaten. İki hafta içinde çıkmamı istiyor evden."

KAREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin