2.bölüm

60 0 0
                                    

Geçmiş, insan için en derin sırlar ve acılarla doludur. Sevdiklerini gözü önünde ölüşünü seyretmek. İntikam yeminleri etmek.Sokakta yaşayıp zorbalardan dayak yemek. Beni belki bu ana hazırlayan olaylardı. Belki bunlar olmasa şuan ben şuanda bir savaşın liderliğini üslenecek kadar dayanıklı olmazdım. Daha küçük yaşta bir grup korsan küçük sahil kenarındaki evimizi ateşe verişi gözlerimin ucundan hala gitmedi. Yada beni kaçırıp köle niyetine satışları. Bana ve yanımdakilere işkence eden sahibim. Yada sokaklara kaçtığımda önümü kesen hırsızlar.  Tıpkı Adier  gibi. Beni bulup benim için kendi hayatını feda eden usta Odius un sırtına giren ok. Hiç birini unutmadım ve bunları yapanların canlarını almaya yemin ettim. 

Şimdi iste zırhımı giyiniyorum.  Masanın üstünde duran kılıcımı kemerime yerleştirip siyah ve kırmızının muhteşem uyumuna hayretlerle bakıyorum.  Saçımı arkaya doğru tarayıp en arkasına toka takmak zorundayım yoksa yüzüme geliyor. Odamın kapısını açıp dışarı çıkıyorum büyük salondan bağrış çağrışlar yükseliyor hemen salona koşuyorum. Gözlerime inanamıyorum sefere gönderilen birlik ten geriye iki kişi kalmış.

Frank yanımda beliriyor kardeşim başaramamışlar. Sana işkence eden adamı bulmuşlar ama çıkan çatışmada herkesi kaybetmişler. Hemen önümdekileri kenera itip mellenanın yanına ulaşıyorum kızın kolu yaralı. Kardeşim diyip önünde eğildim ve adamın yüzünü gördün mü dedim.

Bana bir kağıt uzattı yarısı yırtılmış.''bunu onun yatak odasından aldım son anda.'' Hafifçe başımı eğip şükranlarımı sundum. Resme baktığımda anılarım gözlerimde canlandı.

köle olarak çalıştırıldığım günlerdi.benle birlikte kole olarak bulunun yaklaşık 15 kadar çocuk daha vardı. samimi olduğum bir arkadaşım vardı aralarında pek neşeli birisiydi Petro . biz çocukların çıldırmasını engelliyordu. bir gün baronus un mutfağından ekmek çalarken yakalanmıştı yeni gelen aç küçükler için. ertesi gün onun dar ağacına asılmış haliyle karşılaşmıştık. ve o gün baronus hepimize işkence etti deri kayışlarla vucudumuza yaralar açtı.

Haftalar sonra sırtımda ki yaralar kabuk kapmaya başlayınca cesaretimi topladım ve mutfaktan aldığım bıçakla adamın yanına geldim bu gün özgürüm diye bağırdım ve adamın yüzüne bıçağı fırlattım. Şansına adam yüzünü yana dönmüştü. Bıçak yanağına saplandı. Adam çığlıklar atarken adamın atlarından birini çalıp diğer çocuklara seslendim şehre doğru gitmeye başladık. Giderken adama bağırdım ''elveda piç kurusu baronus''

barnous peşimize atlı adamlar göndermişti. tüm çocukları yakalamıştı şehre ulaştığım sırada atımın arkasına saplanan ok ile attan düşmem bir oldu. atta saplanan oku çıkarmaya çalıştım. ok atan adam bana doğru geliyordu. oku çıkarıp yere yattım bir kayanın arkasında. adam atından inip etrafa bakarken oku elimle tutup adamın üstüne sıçradım. adamın boynuna soktuğum ok ile adamın yere yığılması bir oldu. adamın atı bir anda kaçmaya başladı. adamın üstündeki bıçak para yay ne bulursam hepsini topladım ve atımın yanına gittim attım ayağa kalkamayacak durumdaydı. mağlesef onu orada bırakıp şehre tek başıma yürümem gerekmişti. Burada bir ev bulmam gerekiyordu biran önce.

Hemen kendime geldim bu o adamdı yanağındaki yara izinden beliydi hemen bağırarak. Doktorları çağırdım. Sonra silena nın yanına gittim. Silena beni görünce direk bıkkın bir edayla '' niye geldin yine marcus'' ben aceleci bir tavırla resmi gösterdim. ''Bulduk onu baron u bulduk.'' Dedim silena hemen elini  resme attı'' bu omu eminmisin'' dedi. Bende heycanla ''evet şehrin güney tarafındaki bir köşkte köşkün adı gümüş sancak dı.'' silena bana yaratık görmüş gibi bakmaya başladı.'' Macus sen ciddi olamazsın, orası bizim azılı düşmanlarımızın şatolarından, KızılŞahinler'in şatolarından!''

Hemen koşup Commer ın yanına gittim. Bu nu yapabileceğimi onu öldüre bileceğimi söyledim ama bana sadece ''tek başınamı yapacaksın ölümün kaçınılmaz olur. Ama bukadar istekliysen git'' dedi.

Bu sözler beni harekete geçirmeye yetmişti tüm ekipmanlarımı toplayıp şatoya doğru gitmek için hazırlandım. Tam odamın kapısından çıkacaktım ki frank ve silena nereye gidiyorsun koca çocuk diyerek kapıda belirdiler. ''O Baron piçini öldürmeye. '' dedim silena direk cevabı yapıştırdı.''tabi canım kim tutar seni işin bitince cesedini taşıyacak olan biziz sonuçta'' şaşkınlıkla cavapladım ''öyle bişey olmayacak o baronu kendi elerimle gebertecem. Neyin lideri olduğu umrumda değil, onun kelesini size getireceğim.'' Frank konuşmaya başladı. ''iyi ozaman kardeşim bizde seninle geleceğiz senin kıçını kolayacak brileri gerek.'' Kapının ardında krack belirdi sıyah saçları mavi gözlerini dahada belirgin yapıyordu. Heleki frankin siyahımsı tenine göre.elindeki gürzünü sırtına yerleştirdi. Hemen yanında atlantia Katalan mızragığınyla oynarken uzun turuncu saçlarını at kuyruğu yapmış kahve rengi gözlerini üstüme dikmişti. Sırtıp kılıcımı çektim ve ''ozaman şunların canını alalım kardeşlerim'' dedim.

Marcus Atesin SırrıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin