to the final: eight episode

150 35 12
                                    

nayeon her pazar olduğu gibi evinin geniş verendasında kahvesini yudumluyordu saatin çoktan sekize varmış olmasına rağmen gökyüzü çiseliyor bulutlu havasını esirgemiyordu ispanya'nın güneşsiz geçen sayılı günlerinden biri olan bugün olacakların erkenden habercisiydi. 

geçen yıl miamiden aldığı ferah hasır terliklerini çıkarıp çıplak ayaklarıyla çimlerde yürürken dünya'dan bağımsız gibiydi. önce kendini yere bir anda bırakıp bal rengi saçlarının çimlere karışmasına izin verdi daha sonra hafifçe sırıttı. 

minik sırıtışları büyüdü büyüdü dışarıdan bakan birinin onu psikopat sanabileceği kahkahalara döndü. yaklaşık üç dakika aralıksız gülerken elini ağzına bastırıp susmaya çalıştı. 

en sonunda sessiz kalmayı başardığında yanı başında ki telefonunu alıp hızlıca ezbere bildiği numaraları teker teker tuşladı. 

"alo chanyeol, chaeyoung'i da alip eve gelin hemen."

demons, who killed yuqi?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin